Tarih

Celal Bayar Kimdir Hayatı, Siyasi Mücadelesi

Mahmud Celâl Bayar. Siyasetçi, devlet adamı, Türkiye Cumhûriyetinin üçüncü cumhurbaşkanı (D. Bursa Umurbey 16 Mayıs 1883 – Ö. 22 Ağustos 1986).

Gençliği

Bayar’ın babası ilmiye sınıfına mensup bir fıkıh alimi Abdullah Fehmi, 93 Harbi olarak bilinen 1876-77 Osmanlı-Rus savaşı sonrası ailesiyle birlikte, Plevne’den göçmen olarak Gemlik kasabasının (Bursa) Umurbey köyüne yerleşti. Umurbey’de öğretmenlik ve Gemlik’te müftülük yaptı. Mahmut Celâl, Abdullah Fehmi Efendi’nin üçüncü oğludur. (Bayar’ın ağabeyleri Behzat ve Asım genç yaşlarında veremden ölmüşlerdi.)

Mahmud Celâl (Bayar) ilk ve orta tahsilini babasının yanında yaptı. İlk gençliğinde Genç Osmanlılardan Ali Suavi’nin çevresinden olan dayısının etkisi altında kaldı. Abdullah Efendi adlı bir öğretmenden Fransızca öğrenmeğe başladı. Gemlik mahkeme ve reji kalemlerinde memur olarak çalıştı. Bursa Ziraat Bankası’nın açtığı bir yarışmayı kazandı ve oraya giderek bankada görev aldı. Bir yandan da Collège de l’Assomption adlı cizvit okuluna ve bir ipekçilik kursuna (Harir Dârüttalimi) devam ederek kendi kendini yetiştirmeğe çalıştı. Sonra Deutsche Bank’ın Bursa şubesine geçti; burada avrupa basınını yakından izlemeğe başladı. Reşide Hanım (ölümü 1964) ile evlendi; iki oğlu ve bir kızları oldu.

İttihat ve Terakki dönemi (1908-1918)

Bayar. Hüıriyet’in ilânından (23 temmuz 1908) bir süre önce, Bursa’daki İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Küme adlı yeraltı örgütüne girmiş, İkinci Meşrutiyet’te de cemiyetin vilâyet merkez idare heyetine seçilmişti. 31 Mart Olayı (13 nisan 1909) üzerine Hareket Ordusu Rumeli’den İstanbul’a gelirken illerde de, bir ihtiyat tedbiri olarak, gönüllü taburları kurulmuştu; Bayar, Bursa’da kurulan tabura katıldı, İttihat ve Terakki içinde hızla yükselerek, cemiyetin önce Bursa, sonra da İzmir şubesine kâtibi mesul (sorumlu sekreter) oldu. Bayar’ın İzmir’de İttihat ve Terakki il sekreteri olarak yaptığı çalışmalar daha çok toplumsal ve kültürel nitelikte kalmıştır. Bugünkü İzmir Kız Lisesinin (1912) ve Basmahane’de bir Şimendifer Meslek Okulu’nun (1914) açılmasına yardım etmiş, Halka Doğru derneğinin kurucuları arasında yer almıştır. Bu derneğin yayın organı olan Halka Doğru dergisinde de, “Turgut Alp” takma adiyle iktisat konularında yasılar yazdı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında İzmir’de İttihatçılar’ın ileri gelenlerinden Rahmi Bey valiydi; Mahmut Celâl Bey genellikle onun denetimi altında çalıştı.

tarih-2/bayar-celal” 133″ 172″

Mondoros Mütarekesinden sonraki günlerde, İttihat ve Terakki tasfiye edilmiş ve yerine Teceddüt Fırkası (Yenileşme Partisi) kurulmuştu, Bayar bu yeni fırkada görev aldı. Ayrıca, Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti’ne de girdi.

Millî Mücadele dönemi (1919-1924)

Yunanlılar izmir’i işgal edince (15 mayıs 1919), Mahmut Celâl Bey çeteci ve “Galip Hoca” adiyle din adamı kılığına girerek halkı uyarmağa ve bir direniş hareketini örgütlemeğe çalıştı.

1920 başlarında toplanan son Osmanlı Meclisi Mebusanı’na Saruhan’dan (Manisa) üye seçildi. Burada Milli Mücadele’den yana konuşmalar yaptı. Daha sonra Anadolu’ya geçerek Birinci Büyük Millet Meclisi’ne katıldı. 1920 yazında Hariciye vekili Bekir Sami (Kunduk) ve İktisat vekili Yusuf Kemal (Tengirşenk) beyler, Sovyetlerle görüşmeler yapmak için Rusya’ya gönderilince, Mahmut Celâl Bey de Meclis tarafından İktisat Vekâleti’ne vekil olarak seçildi. Çerkez Ethem Ayaklanmasından önce, ona gönderilen arabulucu heyetin başkanı da, yine Bayar’dı. Yusuf Kemal Bey yurda dönünce istifa etti; bir süre vekil vekili olarak bu göreve devam eden Mahmut Celâl Bey, 1921 Şubat ayı sonlarında Meclis tarafından asil.olarak seçildi. 1921 Mayısında, bütçenin zamanında hazırlanamaması yüzünden İcra Vekilleri Heyeti toptan istifa edince yeni kurulan heyette Mahmut Celâl Bey yine İktisat vekili olarak yer aldı ve bu kabineyle birlikte 1922 Temmuzuna kadar çalıştı. Aynı yıl Lozan Konferansı’na gönderilen ilk heyete danışman olarak katıldı, bir süre de Hariciye vekiline vekâlet etti. TBMM’nin ikinci döneminde Bayar, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti adayı olarak İzmir’den milletvekili seçildi, İsmet Paşa’nm (İnönü) 6 Mart 1924te ikinci kere kurduğu Hükûmet’e Mübadele ve İmar ve İskân vekili olarak girdi. 7 Temmuz 1924’te Mustafa Kemal Paşa’nm isteğiyle bu görevden ayrıldı.

İş Bankası genel müdürlüğü (1924-1932)

Bursa’da bulunduğu sırada bankacılık alanında edindiği bilgi ve tecrübeden dolayı Mahmut Celâl Bey, yeni bir ulusal bankayı Örgütlemekle görevlendirilmişti. Böylece, İş Bankası’nı kurdu ve sekiz yıl süreyle bankanın ilk genel müdürlüğünü yaptı. Bu banka, özel bir girişim değil, yarı resmi bir kuruluştu; özel sermaye payları sembolik bir nitelikteydi. Bayar burada kendine özgü bir çeşit devletçiliğin, bir devlet kapitalizminin, daha doğrusu devlet yardımıyle özel mülkiyet düzenine dayalı bir kapitalizmin geliştirilmesi programını uyguladı. Bu nedenle de, böyle bir siyaseti yolsuzluk olarak nitelendiren İktisat vekili Mustafa Şeref Bey ile sürekli olarak çatıştı.

İktisat vekilliği(1932-1937)

İş Bankası yönetim kurulu üyelerinin çoğu Atatürk’ün yakın arkadaşlarıydı. İsmet Paşa’nın direnmesine karşılık, onların ısrarlarıyle Mahmut Celâl Bey 1932 Eylülü başlarında Mustafa Şeref Bey’in yerine İktisat vekili olarak Kabine’ye girdi. İsmet Paşa’nın Başbakanlıktan uzaklaştırıldığı 1937 sonhabarına kadar bu görevde kaldı. Bayar’ın İktisat vekilliği sırasında, ilk beş yıllık sanayi programları hazırlandı, Ziraî Donatım Kurumu ve Toprak Mahsulleri Ofisi örgütlendi; dokuma, şeker gibi sanayiler kuruldu; devletin bu karşılayacak Sümerbank ve Etibank açıldı.

Başbakan’lık (1937-1939)

İsmet İnönü’nün istifasından sonra, 25 Ekim 1937’de Celâl Bayar Başbakanlığa getirildi. (Atatürk’ün bu tercihi, 1950’den önceki yıllarda Demokrat Parti propagandası için halka örnek gösterilecektir.) Atatürk’ün ölümünden sonra, İsmet İnönü Cumhurbaşkanı seçilince Bayar usule uyarak istifa etti; fakat, İsmet İnönü Hükümet’i yeniden onun kurmasını istedi. Ancak bu iki geleneksel rakibin işbirliği fazla uzun sürmedi.    Yeni Cumhurbaşkanı iki buçuk ay sonra (25 Ocak 1939’da) Başbakan’ın istifasını kabul etti. Celâl Bayar Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra, TBMM’nin altıncı (1939-1943) ve yedinci (1943-1946) dönemlerinde İzmir’den milletvekili seçilmekle birlikte, sıradan bir meclis üyesi olarak kaidı.

Demokrat Parti genel başkanlığı (1946-1950)

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin çok partili bir demokrasi düzenine girmesine karar verilirken Celâl Bayar, Fuat Köprülü, Adnan Menderes ve Refik Koraltan ile birlikte C.H.P. içinde bir muhalefet hareketi başlattı. Gösterilen sert tepki üzerine 5 Kasım 1945’te milletvekilliğinden ve C.H.P. üyeliğinden istifa etti. Ertesi yılın ilk günlerinde, bu arkadaşlanyle birlikte DP’yi kurdu. 1946 Temmuz seçimlerinde, çeşitli baskılara rağmen, yeni parti 61 milletvekili çıkararak gücünü ve umut verici bir geleceği olduğunu gösterdi. Seçimlerden bir ay önce. Celâl Bayar, partisinin ikinci kongresinde, dış siyaset görüşünü şöylece açıklıyordu: “Son Cihan Harbi’nden sonra dünya iki manzumeye ayrılmıştır. Biri demokrasi manzumesi, diğeri Sovyet manzumesi. Demokrat Parti. Birleşmiş Milletler Anayasası’nı esas ittihaz etmekle Anglosakson manzumesini ve demokrasi âlemini ele almış ve onunla dost geçinmeyi siyaseti için faydalı bulmuştur”. DP’nin 1950 Mayıs seçimlerinde 393 milletvekilliği kazanarak çoğunluğu sağlamasıyla iktidar değişikliği gerçekleşti,

Cumhurbaşkanlığı (1950-1960)

Demokrat Parti’nin iktidara gelişinden sonra, 22 mayıs 1950’de Celâl Bayar Cumhurbaşkanı oldu: cumhuriyet döneminin ordu kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanı olan Bayar, on yıl süren DP iktidarı sırasında DP Genel Başkanlığı’ndan resmen ayrılmasına rağmen DP hükümetlerinin politikalarının saptanmasında dönemin başbakanı Adnan Menderes’le birlikte ilk derecede söz sahibi olmuştur. Cumhurbaşkanlığı gibi tarafsızlığı gerektiren bir konumda, DP’nin önderi gibi olduğu görünümü veren bir tutum takınması yüzünden, 1950-1960 döneminde muhalefetin sık sık eleştirilerinin hedefinde oldu.

27 Mayıs 1960 ve Sonrası

27 Mayıs 1960 günü yapılan ihtilâlle baş sorumlu olarak tutuklandı. Yassıada’da DP ileri gelenleriyle berâber muhâkemesinin sonunda îdâma mahkûm edildi (15 Eylül 1961). Cumhurbaşkanı tarafından cezâsı müebbet hapse çevrildikten sonra rahatsızlığı sebebiyle 7 Kasım 1964’te serbest bırakıldı. Bundan sonra eski DP’lilerin siyâsî haklarının geri verilmesi için mücâdele etti. 1968’de Bizim Ev adıyla bir kulüp kurdu. 1973 seçimlerinde Demokratik Partiye destek verdi. 1975’ten sonra Adâlet Partisini destekledi. 1980 ihtilâlini destekledi.

Celâl Bayar, Ben de Yazdım adıyla hâtıralarını yazdı. 105 yaşındayken Ağustos 1986’da öldü. Kabri, doğum yeri olan Gemlik-Umurbey’dedir.

Lâiklik konusunda çok hassas olan Bayar, düşünce ve inanç hürriyetine büyük sınırlamalar getiren Türk Cezâ Kânunu’nun 163. maddesine 1949’da bâzı ilâvelerin yapılması husûsunda CHP başbakanı Şemsettin Günaltay’ı desteklemiştir.

Atatürk’ü sevmenin millî bir ibâdet olduğunu daha 1930’larda söylemiş ve bunu zaman zaman tekrarlamıştır. Nitekim onun gayretleriyle 1951’de Atatürk’ü koruma kânunu çıkarılmıştır. Bu konulardaki katı tutumu halkın tepkisini çekmiştir. Diğer yandan dış politikada batı yanlısı bir politika tâkip edilmesinde etkili olmuştur. ABD ile imzâlanan birçok ikili anlaşma onun eseri olup, çoğu meclisten geçmemiştir. Türkiye’yi küçük bir Amerika hâline getirmeye çalışmıştır.

İlgili Makaleler