Kimdir

Cahit Külebi kimdir? Hayatı ve eserleri

Cahit Külebi kimdir? Hayatı ve eserleri: Zile’nin Çeltek köyünde doğdu (1917-20 Haziran 1997). Ortaöğrenimini Sivas Lisesi’nde, yükseköğrenimini Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı (1940). Öğretmenlik, kültür ataşeliği, müs­teşar yardımcılığı, müsteşarlık yaptı. İsteğiyle emekliye; ayrıldıktan sonra uzun yıllar Türk Dil Kurumu genel sekreterliği görevinde bulundu. İlk şiirle­ri Nazmi Cahit imzası ile Gençlik ve Varlık’ta çıktı. Sonra yeni edebiyat ha­reketinin organlarından Sokak, İnsan, Söz, Yaratış (1940-45) dergilerinde göründü. Varlık, İstanbul, Türk Dili’nde yazdı.

Lirizme varan içtenliği, sesi ve şiirinin yapısıyla 1940 kuşağının öncüleri arasında sayılan Cahit Külebi, ilk çıkışında evrimini kendi içinde tamamla­mış bir şair olarak görünmüştür. Gerçeği özgün tamlama ve benzetilerle şi­ire dönüştürme becerisi kazanan sokulgan bir kişilik… Çoğu şairin uzun ça­balardan sonra elde edebildiği bu özellik tekilden almış, çoğula götürmüştür onu. Sözcükten, kavramdan almış, yaşama, ülkemize, insanlarımıza götür­müştür. Yalınlığı aleladeden, şairce söyleyişi şairanelikten ayırmanın ustası olduğu için ince ve berraktır.

İlk yıllarının önemli örnekleri arasında sayabileceğimiz İstanbul’da (So­kak dergisi, sayı 1, 6 Mart 1940) bu nitelikler daha başlangıç dizelerinde yeni bir şiirin belirgin öğeleri olarak sarar okuru.

Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm,

Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm –

Niksarda evimizdeyken Küçük bir serçe kadar hürdüm-.

Şiirinin bu parçasında -8’i yinelendiği için sayı dışı bırakırsak- 15 söz­cükten yalnız ikisi (hürlük ve düşünce) soyut kavramlar olduğu halde, 13 sözcüğü egemenliğine almış gibidir. Somut durumlarda şairce çağrışımlar uyandırmak… Bunu Külebi şiirinin belirgin özelliklerinden sayabiliriz.

Güncele bağlı sorunları yansıtırken somutla soyut arasında dolaşmayı se­ver şair, sorunsalı aramadan, dünyayı şiirsel olarak algıladığını düşündüren dizeler yazar. Estetiğini oluştururken ayrı bir uğraş vermemiş gibi rahattır.

Az sözcük, kısa dizeler ve elden geldiğince arınmanın rahatlığıdır bu. Bir de sorunlara halk gibi yaklaşmanın. Belki bu yaklaşım nedeniyle “0”nunla Haşan ya da Mehmet Ali’yle kendisi arasındaki birlikteliği korumaya özen gösterir. “İşte bu dünya onun, sizin -ve benim mutluluğumuzun dünyasıdır.

Acılarımızın, savaşımlarımızın dünyasıdır” dediğini duyar gibiyizdir. Savaşa katılmışların, savaşa evlat gönderenlerin, gurbetten mektup bekleyenlerin yürek çarpıntısı ve duygululuğu içtenlik olarak görünür Külebi’nin şiirinde.

Ve şiirsel öğelerini beraberinde getirir. Bu içtenlikten yoksun kaldığını sezin­lediğimiz parçalarda, şairin alıştığı beceriler yapıyı kurtarmaya yetmez. Bir döneminde gücünü “meleşir – güleşir – yeşerir”, “uçar – geçer – nâçar” gibi uyaklarda aradığı Bizim Dağlar, Yurdum (Rüzgâr) türünden şiirlerle kendi­ni yinelerken, Tokat’a Doğru’da (Yeşeren Otlar) sıçrama yapmıştır.

Birikmiş duyguların ortaya çıkardığı güzellikler bu şiirde dizeler boyun­ca akıp giderken küçük bir bozulmaya uğramadan yapının geliştiğine tanık oluruz. Sımsıkı bir organizması vardır şiirin. Beş dörtlükten oluşan ve her dörtlüğün son dizesinde yinelenen “dön geri bak” sözcüklerini açıkta bırak­mayan uyaklarla zenginleşir. Sivas Yollarında şiirinde doğa, toplum ve in­san gerçeği bir duyarlığın bütünleşmiş öğeleri olarak görünmesine karşılık,

Tokat’a Doğru’da doğa, yaşanan zaman gerçeği ile anı güzelliğini oluşturur.

Ama şair, okuyacağınız dörtlüklerde görüldüğü gibi, anılarıyla bütünleştir-

diği yerde tekilden çoğula gitmiştir.

Atların kuyruğu düğümlü

Bir yandan yağmur yağar, ıslak

Bir yandan hamutlar şak şak eder

Bir yandan tekerler döner, dön geri bak.

Melih Cevdet, Oktay Rifat, Orhan Veli, İlhan Berk gibi şairlerin değişik dönemlerinde geçmişteki beğenilerinden çok ayrı özellikleri olan şiirler yaz­dığını biliyoruz. Cahit Külebi şiirinin gelişiminde bu tür değişmeler söz ko­nusu değildir.

ŞİİR KİTAPLARI:

Kaynak: Çağdaş Türk Edebiyatı 3, Cumhuriyet Dönemi 1, Şükran YURDAKUL, 1994, Evrensel Basım Yayın.

İlgili Makaleler