Edebiyat

Cahit Külebi Kimdir, Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Câhit Külebi. Şair, yazar. 20 Aralık 1917’de Tokat’ın Zile ilçesine bağlı Çeltek köyünde doğdu, 20 Haziran 1997’de Ankara’da öldü.

Yaşamı

Sivas Lisesi’nden (1936) sonra İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü (1940) bitirdi. Antalya Lisesi’nde (1942-1945), Devlet Konservatuvarı’nda (1945-1954), Ankara Gazi Lisesi’nde (1954-1956) edebiyat öğretmeni ve yönetici olarak çalıştı. Milli Eğitim Bakanlığı başmüfettişliği (1956-1960), İsviçre bölgesi öğrenci müfettişliği ve kültür ataşeliği (1960-1964), Millî Eğitim Bakanlığı başmüfettişliği (1964-1969), kültür müsteşarı yardımcılığı (1969-1971), yeniden başmüfettişlik (1971-1973) görevlerinde bulundu. Emekliye ayrıldığı yıl olan 1973’ten, 1983’e dek Türk Dil Kurumu’nda çalıştı. 12 Eylül 1980 sonrası kurulan Sosyal Demokrat Partisi ve Sosyal Demokrat Halkçı Partinin kurucuları arasında yer aldı. 20 Haziran 1997’de Ankara’da tedavi gördüğü hastanede öldü. Mezarı Ankara’da bulunan Cahit Külebi’nin ve eşi Süheyla Külebi’nin naaşı, oğlu Ali Külebi’nin başvurusu üzerine, Niksar’ın Karşıbağ Mahallesi’ndeki Şair Erzurumlu Emrah Türbesinin yanında defnedildi.

Edebi Kişiliği

Cahit Külebi Türk edebiyatının II. Dünya Savaşı içinde gelişen canlı bir döneminde eser vermeğe başladı. Birbirinden ayrı, değişik akımlara bağlanan, ayrı kaynaklardan beslenen o dönemin şiirini dikkat çekici bir bileşim haline getirdi. Bu şiir bir yandan halk edebiyatının, öte yandan serbest şiirin tekniklerinden yararlanıyor, Hececiler’le Garipçiler’in deneylerini yeni bir kullanış içinde yan yana getiriyordu; ayrıca yurt güzelliklerini romantik açıdan ele alan folklorcu şairler kuşağı ile Anadolu insanının acılı yaşantısını yansıtan toplumcu şairler arasında bir köprüydü.

İlk şiirleri Gençlik Dergisi’nde çıkmıştır. Şiirinde tuttuğu yolu “gerçekçi romantizm” diye adlandırılan Câhid Külebi, Anadolu insanının sıkıntılarını, yurdun perişan yerlerini anlatırken doktrinlerin emrine girmemiş; gördüğünü, yaşadığını ve hissettiğini zaman zaman buruk bir edâyla, açık, sâde bir dil ve halk şâirlerine has bir ustalıkla anlatmıştır. Bütün şiirlerinde, “Sanat eseri, makâlenin, hitâbenin ödevini benimsememelidir.” görüşünü uygulamıştır.

Şiirlerinde en çok işlediği konulardan biri gurbettir. Kendisi büyük şehirlerde olmasına rağmen köyünden kopmamış, köy hâtıralarını unutmamış, bunları kâh bir şâir hissiyâtı içinde şiirlerinde, kâh bir aydın olarak nesirlerinde konu edinmiştir. Anadolu köylüsünün saf ve temiz yüzü, garipliği ve kendisine has özellikleri Câhid Külebi’nin şiirlerinde sık sık yer almıştır. Konuşma diline yakın ve halk deyimleriyle yazmış, sâde bir Türkçe kullanmıştır. Hece ölçüsü ve serbest tarzda yazdığı şiirlerinde ses benzeşmeleri ve yarım kâfiyelere çok rastlanır. Son yıllarda eski Türk Dil Kurumu bünyesinde tutturduğu çok aşırı uydurmacılık ile açık ve tabiî Anadolu Türkçesinden kopmuş ve ilk eserlerinin diline ters düşmüştür.

Eserleri

Adamın Biri (1946),  Rüzgâr (1949),Atatürk Kurtuluş Savaşında (1952) Oratoryo haline getirilmiştir.Yeşeren Otlar (1954), 1955 Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü,Süt (1965),Şiirler (1969),Türk Mavisi (1973),Sıkıntı ve Umut (1977),Yangın (1980), 1981 Yeditepe Şiir Ödülü,
Bütün Şiirleri (1982),Güz Türküleri (1991),Bütün Şiirleri (1997),Güzel Yurdum (1996),Zerdali ağacı,Kamyonlar Kavun Taşır (1999),Biz Biliriz Bizim İşlerimizi,Herkesin Bir Derdi Var,Ekinin Göz Yaşları,

Düz Yazıları
Şiir Her Zaman (1985),
Ecenin Günlüğü,

Hatırat
İçi Sevdâ Dolu Yolculuk (1986),