Tarih

Büyük Selçuklular Devleti Tarihi, Hakkında Bilgi, Özet

Büyük Selçuklular Devleti. 11. yüzyılda kurulan ve çeşitli kolları İran, Irak, Horasan, Kirman ve Suriye’de hüküm süren meşhur Türk-İslâm hanedanı.

İslama Geçmeleri

Hanedan, adını Oğuz Beyi Selçuk b. Dukak’dan alır. Selçuklular Oğuzların Kınık boyuna mensubtur. Selçuk’un babası Dukak, Oğuz Devleti’nde sözü geçen nüfuzlu ve itibarlı bir başbuğ idi. Bazı eserlerde onun İslam müdafii bir şahıs olarak gösterilmesine rağmen Oğuzların o sırada henüz müslüman olmadığını düşünerek bu hanedandan İslâmî kabul eden bir şahsın Selçuk olduğunu söylemek daha doğru olur. M. 10. asrın ilk yıllarında doğan Selçuk, babası Dukak öldüğünde 17-18 yaşlarında bulunuyordu. Yabgu, bir süre sonra onu babasının yerine subaşılık (ordu kumandanlığı) makamına getirdi. Selçuk’un giderek güçlenmesi Yabgu ile aralarının açılmasına sebeb oldu. Oğuzlar 10.asrın ikinci yarısında Aral gölü ve Hazar denizi ile, Güney Urallar arasındaki sahada göçebe olarak yaşıyorlardı.Yabgu ile arası açılar. Selçuk, yurdunu terkederek Yeniken’den Cend havalisine göçmek zorunda kaldı. Cend’de arkadaşlarıyla bir durum muhakemesi yapan Selçuk “yaşamak zorunda olduğumuz bu ülkede halkın dinine (İslâm) girmezsek kimse bize katılmaz ve cemaat halinde kalmaya mahkum oluruz” demiş, Buhara’nın kuzeyindeki müsiüman şehirlere adam gönderip kendilerine İslaâmı öğretecek muallimlerin gönderilmesini istemişti. Arzusu yerine getirilen Selçuk maiyetiyle beraber müslüman oldu. Bu hadise Türk-İslâm tarihinde dönüm noktası teşkil eder. Selçuk’un müslüman olduktan sonra, Oğuz Yabgusu’nun yergi toplamak için gönderdiği memurlara Müslümanlar kâfirlere haraç vermez” diyerek kovması ve onlara karşı cihad ilân etmesi kendisine “el-Melikü’l-Gazi” unvanının kazandırdı.

Bağımsızlık Öncesi

Selçuk’un oğlu Mikâil böyle bir gaza esnasında şehid düşünce dedesi, Tuğrul ve Çağrı Bey adlı torunlarını yanına aldı. Selçuk’un şöhreti giderek artınca Samaniler (M.874-999) Karahanlı saldırılarına karşı Buhara ve Semerkand arasındaki Nur kasabasını Selçuklulara yurt olarak verdiler. Fakat Selçuk buraya göçmeden M.1009’a doğru 100 yaşını aşkın olduğu halde vefat etti ve Cend’de toprağa yerildi. Selçuk’un dört oğlu vardı. Mikail, Arslan, Yusuf ve Musa. Mikâil babası Selçuk’tan önce öldüğünden dolayı Arslan, babası Selçuk’un yerine geçti, Yusuf Yınal (V.995’den sonra) ve Musa İnanç da (V.1054’den sonra) onun yardımcılığına getirildiler. Selçuklular Meveraünnehr’e indikleri zaman Sâmanîler yıkılmış, Buhara-Semerkand arası Karahanlı hakimiyetine geçmiştir. Karahanlı hükümdarı Nasr Han, Selçuklulardan çekiniyordu. Tuğrul ve Çağrı beyler diğer Karahanlı hükümdarı Buğra Han’a müracaat ederek Talas yöresine gittiler. Fakat Tuğrul Bey, haince tevkif edildi. Bunun üzerine Çağrı Bey şiddetli bir taarruzla kardeşini kurtardı. Karahanlı hükümdarı Yusuf Kadir Han, Gazneli Sultan Mahmud ile 1026’da buluşup bütün İran ve Turan mes’elelerini müzâkere ettikleri bir toplantıda Selçukluların Horasan’a sürülmesine karar verdiler. Gazneli Sultan Mahmud bir süre sonra Selçuk’un oğlu Aslan’ı hile ile yakalatıp tevkif etti ve Hindistan’daki Kalincar kalesine hapsetti. Yedi sene hapiste kalan Aslan Yabgu 1032’de burada öldü. Başsız kalan Türmenler çeşitli yerlere dağıldılar ve nihayet Sultan Mahmud’la yapılan müracaat sonunda Horasan’a nakledilerek Nesa, Baverd ve Fergana bölgesine yerleştirildiler. Ali Tegin’in her taraftan saldırılarıyla karşılaştılar ve Harezm’e doğru çekilmek zorunda kaldılar. Bu sırada Gazneli Sultan Mahmud ölmüş ve yerine oğlu Mesud geçmişti. Selçuklular Şah Melik ve Ali Tegin oğullarının tazyiki altında olduklarından Horasan’a göç etmekten başka çareleri kalmamıştı. 1035’de Ceyhun’u geçip Gazne topraklarına girdiler. Gazneiiler’in Hacib Bey Toğdu komutasında gönderdikleri ordu mağlub oldu (1035).

Tuğrul Bey ve Bağımsızlık

Daha sonra 1038 Mayısında Serahs yakınlarında cereyan eden savaşı da Selçuklular kazandı, Bu zafer Selçukluların Horasan’a hakim olmasını sağlayan bir istiklâl hareketiydi. Tuğrul Bey üç bin kişiyle Horasan’ın başkentine girdi ve Mesud’un tahtına oturdu. Sultan Mesud Selçuklular’a son bir darbe indirmek üzere büyük bir ordu ile yola çıktı. Selçuklular baskın tarzında akınlar düzenleyerek geri çekiliyor ve su kuyularını tahrib ediyorlardı. Bu şekilde Dandanakan’a kadar geldiler ve savaşı burada kabul ettiler. Üç gün devam eden savaşta Gazneliler korkunç bir hezimete uğradılar (24 Mayıs 1040). Selçuklu başbuğları Cuma namazından sonra yaptıkları toplantıda Tuğrul Bey’i Selçuklu Sultanı ilân ettiler (1040-1063),Tuğrul Bey, halife Kaim bi-Emrillah’ın daveti üzerine 1055’de Bağdad’a gelerek Bağdad’ı Şiî hakimiyetinden kurtardı. Halife, Tuğrul Bey’e “Melikü’l-Maşrik ve’l-Mağrib” (Şarkın Garbın Sultanı) ünvanını verdi. Büyük Selçuklu Devleti’nin ilk hükümdarı Tuğrul Bey, Irak, Azerbaycan ve Harezm’e kadar olan İran mıntıkasında hakimiyet tesis ettikten sonra 70 yaşında vefat etti (1063).

Alparslan

Tuğrul Bey’in ölümünden sonra Çağrı Bey’in oğlu Süleyman Sultan ilan edilmişse de kardeşi Alpaslan karşısında tutunamayarak saltanatı ona bırakmak ve başkenti terketmek zorunda kalmıştır. Alpaslan Selçukluların hakimiyet sahalarını daha da genişletti. Gümüştekin, Afşin, Ahmedşah ve Dilmaçoğlu gibi kumandanlarla Doğu Anadolu bölgesinde ileri harekata girişti. 26 Ağustos 1071’de Bizans İmparatoru Romonos Diogenes’e karşı kazandığı muhteşem zaferlerle Anadolu kapılarını bir daha kapanmamak üzere Türk-İslam dünyasını açtı. Ertesi yıl çok kalabalık bir orduyla Maveraünnehr seferine çıkan Sultan Alpaslan 1072’de Yusuf Harezmi adlı bir bâtını tarafından şehid edildi.

Melikşah

Sultan Alpaslan’dan sonra Büyük Selçuklu tahtına çıkan Melikşah (1072-1092) Selçuklular’a azamet devrini yaşattı. Onun devri müslim ve gayr-i müslim tebası için tarihin en mesud devirlerinden birini teşkil eder. Melikşah ve büyük devlet adamı Nizamü’l-Mülk’ün gayretleri sayesinde devlet kurulduğundan beri en geniş sınırlarına ulaştı, halkın emniyet ve refahı ülkenin medeniyet ilim ve kültür seviyesi bütün tarihçilerin haklı bir övgüyle kaybettikleri yüceliğe erişti. Büyük Selçuklu Devleti’nin zirvede bulunduğu böyle bir zamanda Sultan Melikşah ile veziri Nizamü’l-Mülk arasındaki münâsebetlerin bozulması yalnız Selçuklular için değil genelde bütün İslâm dünyası için zararlı sonuçlar doğurmuştur.

Gerileme ve Dağılma Dönemi

Melikşah’tan sonra sırasıyla başa geçen I. Mahmud (1092-1094), Berkyaruk (1094-1105), Müizzeddin Melikşah (1105-1105) ve Muhammed Tapar (1105-1118) dönemlerinde Büyük Selçuklu Devleti gücünü ve eyaletlerdeki merkezi denetimini giderek yitirdi. 1118’de tahta çıkan Ahmed Sencer’in ülke topraklarını yeniden birleştirme çabası da başarılı olduysa da devlet hiçbir zaman Melikşah dönemindeki sınırlarına ve otoritesine kavuşamadı. 1128’de Doğudaki Doğu ve Batı Karahanlı Devletlerine boyun eğdiren Karahitaylar Selçuklu Devleti ile komşu oldu ve baskı yaratmaya başladı. 9 Eylül 1141’de Karahitay ve Selçuklu orduları arasındaki Katvan Savaşı‘nda yenilgiye uğrayan Selçuklu Devleti hızlı bir dağılma sürecine girdi. Karahitayların devletin en verimli toprakları olan Maveraünnehir’i işgal etmeleri Selçuklu Devleti’nin ekonomisini ve ordusunu iyice sıkıntıya soktu. Sultan Sencer, giderek artan ekonomik buhran nedeniyle ayaklanan göçebe Oğuzlara 1153’te tutsak düştü. İki yıl sonra kaçarak kurtulduysa da ülkede iktidarını yeniden sağlayamadan 22 Nisan 1157’de öldü. Büyük Selçuklu Devleti böylece sona erdi.

Selçuklu Devleti’nin diğer kolları ise şunlardır:

Irak Selçukluları (1118—1194) Büyük Selçuklu Sultan Muhammed Tapar’in oğiu Mahmud ve kardeşleri tarafından devam ettirilen kol olup son Irak Selçuklu Sultanı Tuğrul’un Rey yakınındaki savaşta Harezmşah Tekiş tarafından öldürülmesi üzerine ortadan kalktı (H 590/1194).

Kirman Selçukluları (1048-1186) Çağrı Bey’in oğlu Karaaslan Kavur tarafından Kirman’da kurulan hanedan. Kirman Selçuklu meliki Tuğrulşah (1156-1169)’ın ölümünden sonra üç oğlu arasında başlayan mücadele, hanedanı zayıflatmış ve ülke bir ara Gurlu Devleti’ni bağlı kalmış ve nihayet Oğuz beylerbeyine Dinar Bey son Selçuklu meliki Muhammed Şah zamanında Kirman’ı istila ederek bu hanedana son vermiştir.

Suriye Selçukluları (1078—1117) Sultan Alpaslan’ın oğlu Tacüd-Devle Tutuş tarafından temelleri atılan bu hanedan, Tutuş’un 1095’de Rey yakınlarındaki savaşta Sultan Berkyaruk’a mağlub olup öldürülmesinden sonra Haleb ve Dımaşk Selçuklu melikliği olmak üzere iki kola ayrıldı. Haleb’deki kolun başında Rıdvan, Dımaşk’da ise Dukak bulunuyordu. Haleb Selçuklu melikliği 1117’de Dımaşk Selçuklu melikliği ise 1104’de sona ermiştir (bk.Türkiye Selçukluları.)