BÜYÜ
BÜYÜ
Büyü terimi, kişiler
ve grupların amaçlarını gerçekleştirmek gayesiyle çevrelerini kontrol etmek ya
da değiştirmek üzere girişilen karmaşık İnanç ve işleme atfen kullanılır.
Büyünün esası, deneysel yoldan test edilemeyen inançlara ve çevreyi kontrole
dayanır. Birincisi onu bilimden ayırırken, ikincisi de dinden farklı kılar.
Büyü, Tylar ve
Frazer’İn antropolojik incelemelerinden sonra bilimsel açıdan değersiz ve
hatta saçma bir şey olarak değerlendirilmiştir. Oysa büyünün de kendine göre
bir “rationa-le”i vardır ve tüm büyüsel uygulama ve inançlar evrenin
belli bir algılanışına dayalıdır. Bu da, “kainattaki her şeyin birbirini
etkilediği” inancıdır. Büyücü belli bir fenomeni (normal olarak
bakıldığında konuyla ilgili olmayan bir fenomeni) uyararak onu başka bir
fenomen üzerinde etkili kılmakta ve büyü gerçekleşmektedir. Bu konu son
yıllarda batıda özellikle C.Castaneda’nın popüler eserleriyle tekrar gündeme
gelmiş ve D.Bohm gibi fizikçiler evrenin her unsuru birbirini etkileyen bir
düzeni içerdiğini öne sürerek büyünün modern çağda yeniden dirilmesine zemin
hazırlamaktadırlar.
Latince
“mageia” kelimesinden gelen şekliyle genel olarak, alışılmamış bir
takım uygulamalar yoluyla tabii hadiselere aykırı işler yapabilme sanatı diye
de tarif edilen büyünün genelde sosyal bilimcilerce tesbit edilen iki çeşidinden
söz edilir: 1-Kam büyü: Asıl büyü olup kötü maksatlarla bazı kimselerin,
cinlerin, Özellikle şeytanın yardımıyla tabiî kanunların aksine, olağanüstü bir
takım etkiler yapabilmeleridir. Bu büyü esasta kaynağını şeytandan alır; bir
diğer ifadeyle şeytana izafe edilen bir büyüdür. 2- Ak (beyaz) büyü: Görünüşte
acayip, ama aslında tabiî hadiselere uygun olan bir takım İşlerdir. Burada
büyücü, genellikle insanların cehaletinden yararlanır. Hokkabazhklarbununtipik
örneğidir. Su dolu bardağın ağzına bir kağıt kapatır, ters çevirir, dökülmez;
halkın ekserisi hava basıncının sözü edilen kâğıda baskı yaparak suyıın
dökülmesini önlediğini ve bunun normal tabiî bir hadise olduğunu bilmezler.
Tabiî hadiselere
uygunluğu ve ondan istifade edilerek yapıldığı için bazı kaynaklar ak (beyaz)
büyüye tabiî büyü de derler. Son zamanlarda yazılan sözlüklerden bazıları
tabiî büyüyü üçüncü bir büyü çeşidi olarak zikretmeye başlamışlardır. Bazıları
daha ileri giderek 5 türlü büyüden söz ederler.
Büyünün bilimsel
olarak İncelenmesi ancak 19. yüzyıldan sonra olmuştur. Geçmiş kavimlerin
psikolojisi ve sosyolojisi hakkındaki bilgilerimiz, etnografik çalışmalar
sayesinde bir hayli artmış olmasma.rağmen büyünün doğuşu ve temel
özellikleriyle ilgili görüşlerde bir birlik sağlanamamıştır. Hatta tabiatüstü,
esrarengiz bir gücün etkisine inanmaktan ibaret görüldüğünden, yeryer bu tür
dinî İnançlarla karıştırılmış, bazan dinden doğduğu (Loisy, Allier, Durkheim,
Huvelin), bazan dinin büyüden çıktığı (Frazer), bazan her ikisinin aynı kaynaktan
meydana geldiği (Mauss-Hubert, Levy-Bruhl) ve bazan da birbirine
indirgene-meyecek kadar aykırı mahiyetlerde olduğu (Bergson) iddia edilmiştir.
Bilim ve tekniğin büyüden çıktığına dair izahlar da yapılmıştır (Malinowski,
Evans-Pritchard).
Tarihi açıdan konuya
yaklaşılacak olursa, büyünün çok eski devirlerden beri çeşitli toplumlarda
mevcut olduğunu görürüz. Özellikle eski Mısır’da büyü çok yaygındı. Kur’ân
Hz.Mu-sa (a.s)’nın Mısır sihirbazlarının hilelerini boşa çıkarmak için asasını
kullandığından söz eder Hz.Musa’dan önce de Mısırlılar kanunen caiz gördükleri
büyü şeklini daha çok tatbik ederlerdi. Ancak bu, kanuna uymayan büyüye
başvurmazlar demek değildi. Sihirbazların hayata ve Ölüme hükmettiklerine, iyi
veya kötü cinleri yardıma davet etme kudretini haiz olduklarına, kuvvetlerini
diledikleri gibi kullanabildiklerine inanılırdı.
Yahudilerde de büyü
çok yaygındır. Büyü formüllerinde eski ananelerden, yahut diğer
dinlerdeki cin ve peri
isimlerinden Önemli Ölçüde yararlanmışlardı.
Keldaniler perilerin
her yere dağılarak tabiî hadiseleri idare ettiklerine inanırlardı. Bazı yaratıkların
şeytanî güçlere sahip oldukları sanılırdı, ancak bu tür güçler erkeklerden çok
kadınlarda bulunurdu. Şeytanlar ve cadılar insanların bedenine hulul etme
gücüne de maliktiler. Perilerin bazılarının tesirlerini artırmak için hayvan
şekline girdikleri gibi, bazan da insan şeklinde göründüklerine inanılırdı.
Eski Yunan’da da
büyücülük yaygındı. Yunan sihirbazları güçlerini daha da artırmak maksadıyle
yabancı tanrılara da başvururlardı. Kendi tanrıları içinde “Hecata”
cadıların tanrısı idi. Büyücülükte en ünlü kişiler, diğer sanatlarda olduğu
gibi Teselya kıtasından yetişirdi.
Roma büyücülükte
diğerlerinden geri değildi. Her türlü büyü yapılıyordu. Üstatları Yunanlılar
ve Etrüsklerdi. Doğunun büyüyle ilgili inançlarına son derece güveniyorlardı.
Büyü, Roma’da, İmparator Ogüst zamanında en çok itibar edilen bir sanat
olmuştu. Devlet ileri gelenleri büyücülere müracaat etmekte, onların
söylediklerine göre hareket etmekteydiler.
Ortaçağda daha yoğun
olmak üzere, batıda, hemen hemen her millette, Keklerde, Töton-larda, Kinlerde,
İskandinav ülkelerinde büyünün her türlüsü bilinir ve yapılırdı.
Uzak doğu ve Çin de
büyünün her çeşidini biliyor ve uyguluyordu. Konfüçyüs’den sonraki dönemde Wu
adlı bir cadının devletin sosyal teşkilatında resmî bir makamı vardı. Raks,
şiddetli korku, çeşitli bitkiler, sihirbaz aynaları gibi çeşitli büyücülük
usûlleri tatbik ederlerdi. Gelecek hakkında fikir beyan etmek habis (kötü) ruhları
def etmek ve insan vücudundan çıkarmak, aile mutluluğunu temin etmek gibi
konularda büyücülere başvurulurdu, öyle ki, Çin’de 1795’te bu konuda bir kitap
bile yayınlanmıştı. Kitapta insan kaderini iyi olarak kullanmasına yarayan
esaslar, evini nerede kuracağı, nereye gömüleceğine dair prensipler vardı.
Müslümanların büyüdeki
üstatları Yahudi-İcr, Suriyeliler, İranlılar, Keldanüer ve Yunanlılardı.
Kur’an’da ifade edildiği gibi cinlerin varlığına inanılırdı. Bazan elverişsiz
ve ıssız yerlerde kendilerini rahatsız eden İnsanları çarptığına inanılırdı.
Büyü, realite olarak kabul ediliyordu. Ama büyücülük yapmak yasaktı. Ancak,
kötü maksatla yapılmış büyünün sonuçlarından kurtulmak, cin çarpmasını tedavi
etmek için başvurulabilirdi. Ne varki, halk arasında gizli olarak çok çeşitli
büyüler uygulanırdı. Parası, sığın, davan veya herhangi bir şeyi kaybolan
kişi büyücülere müracat ederek yitiğin bulunmasına çalışılırdı. Bugün eskisi
kadar olmasa bile, yine de değişik müslüman toplumların halkları arasında büyü
yapılmaktadır.
İzzet ER
Bk. Animizm; Ayin.