Psikoloji

Bilinç Bozuklukları (Psikoloji)

Bilince biyoloji ve genel tıpta verilen anlam ile psikoloji ve psikiyatride verilen anlam bir­birinden farklıdır. Psikolojik bilinç, biyolojik bilincin kişinin çevresinin farkında olma ve uyanıklık hali tanımıyla sınırlı değildir. Biyolo­jik bilinci olduğu kadar algılama, tanıma, dik­kat, hafıza, zeka, soyut düşünme ve düşünme gibi birçok psikolojik bileşeni de kapsar. Bu nedenle psikolojik bilinç, biyolojik bilinçle ka­rıştırılmamak için daha çok biliş (cognition) olarak adlandırılır. Bilinç sözcüğü ise daha çok biyolojik bilinç anlamına kullanılır. Bura­da bilişsel (cognitive) bozuklukları ele alaca­ğız.

Kognitif yetiler, bedensel ve psikolojik rahat­sızlıklar tarafından bozulabilirler. Kognitif ye­tilerin yürütülebilmesini sağlayan sinir sistemi­nin iletim yollan veya biyokimyasal yapısı, be­densel bir rahatsızlık yüzünden tahrip edildi­ğinde bütün kognitif yetiler bozulabilir. Örne­ğin şeker hastalığı olan ve kandaki şeker mik­tarı çok fazla yükselen birinin (biyolojik) bilin­ci de bozulmaya başlar. Uykuya eğilimi artar, çevresinde olup bitenleri farkedemez. Bulun­duğu yeri ve zamanı tanıyamaz. Çevreyi algıla­ması bozulabilir, olmayan nesnelerin varol­duklarını ileri sürerken, varolan nesneleri ol­duklarından değişik algılayabilir. Saçma, man­tıksız düşünceleri durmadan tekrar edebilir.

Kognitif yetilerden birisi olan soyut düşün­me, kavramları nesne ve durumların simgeleri olarak kullanabilen düşünme tarzıdır. Normal erişkin insanın düşünme tarzı genelde böyle­dir. Çocuklukta ise düşünce somuttur, kav­ramlar birer simge değil, nesne ve durumların kendileri olarak kavranırlar. Çocuk, babası­nın “aferin, şimdi gözüme girdin” demesini bir türlü anlayamaz, gerçekten babasının gözüne girmiş olduğunu hayal eder. Sinir sisteminin iletim yollarını ve biyokimyasal yapısını bozan bunama gibi uzun süreli bedensel rahatsızlık­larda soyut düşünme ortadan kalkar, düşünce somutlasın Bu tür rahatsızlıklarda zeka da iş­levini kaybeder, özellikle yeni yaşanan olay­lar hızla unutulur.

Kognitif yetilerin, bedensel bir rahatsızlık ta­rafından bozulmalarına tıpta “organik beyin sendromları” denir.

Psikolojik rahatsızlıklarda ise biyolojik (tıb­bi) anlamdaki bilinç değişmeden kalır. Yani kişinin çevreyi farketmesi, uyanıklığı bozul­maz. Yine bulunduğu yeri, zamanı, insanları tanır. Bu durumdaki kişiye tıpta “bilinci açık” denir. Zeka ve soyut düşünme yetisi ise ancak çok ileri ve ağır psikolojik rahatsızlıklarda kıs­men bozulabilir. Genelde bilinenin aksine, psi­kolojik rahatsızlıkların çoğu kere zekanın dü­şük ya da yüksek oluşuyla ilişkileri bulunmaz. Psikolojik rahatsızlıklarda dikkat ve hafızada daha çok artma veya azalma şeklinde bozul­malar olur.

Psikolojik rahatsızlıklarda bozukluk daha zi­yade algılama ve düşünme gibi kognitif yetiler­de olur. Algılama bozuklukları, genellikle san­rılar (hallucination) şeklindedir. Sanrı, çevre­den gelen bir uyaran olmadığı halde, bir şeyin sanki varmış gibi hissedilmesine denir. Psiko­lojik rahatsızlığı olanların sanrı çoğunlukla işitsel niteliktedir. Ama olmayan bir uyaranı varmış gibi görme şeklinde de olabilirler. Bu insanların çevreleri tarafından “kendi kendisiy­le konuşuyor” şeklinde tanımlanmaları genel­likle bu sannları nedeniyledir.

Düşünce bozuklukları ise düşüncenin akışın­da ve muhtevasındaki bozulmalar olmak üze­re İkiye ayrılırlar. Düşünce akışındaki bozul­malar, kendilerini kişinin konuşmasında belli ederler. Konuşma çağrışımları artıp azalabi­lir. Kavramlar sanki belli bir kurala bağlı ol­maksızın rastgele ardarda sıralanıyormuş gibi gelebilirler. Kelimeler veya cümleler, kalıplar halinde tekrar edilirler. Konuşma anlamsız, saçma izlenimi verebilir. Düşüncenin muhte­vasındaki bozulmalar, kuşkular, saplantılar, mantıksız korkular, düşüncelerin çalınması gi­bi acaip düşünceler ve hezeyanlarla belirgin­dir, özellikle hezeyanlar, çağdaş psikiyatrinin ağır rahatsızlıklar olarak kabul ettiği şizofreni ve paranoid bozukluklarda görülürler. Heze­yan, gerçekle ilişkisi olmayan ve mantıklı düşünce ile değiştirilemeyen saçma inanç demek­tir. Bir çok hezeyan türü tek veya karışık hal­de bir psikiyatrik rahatsızlığı olan insanda bu­lunabilir. Kendini tarihteki bir büyüğün yeri­ne koyma veya kendisine olmayacak kudretler atfetme şeklindeki büyüklük hezeyanları ile kendisine başkaları tarafından bir kötülük ya­pılacağım sanma şeklindeki kötülük görme he­zeyanları en çok karşılaşılan hezeyan türleri­dir.

Kognitif bozukluklar içinde sınıflanamayacak, ama psikolojik rahatsızlıklarda sık görü­len bir durum da duygusal değişikliklerdir. Psi­kolojik rahatsızlığı olanlar gerçek duruma uy­gun olmayan duygusal tepkiler verirler. Bu tepkiler hiçbir duygusal belirti görülmeyen duygusal küntlük halinden, nedeni bilinme­yen bir iç sıkıntısına veya neşe taşmasına ka­dar değişebilir, psikolojik rahatsızlıklardaki duygusal tepkiler normal tepkilerden gelip ge­çici olmayıp kalıcı olmalarıyla ayrılırlar.

Erol GÖKA – SBA

İlgili Makaleler