Felsefe Yazıları

Bilimilerin Tasnifi, Sınıflandırılması (Bilim Felsefesi)

felsefe/bilimsnf BİLİMLERİN TASNİFİ

Bilim mantıksal ve metadolojik olarak tutarlı bir önermeler yığını olarak tanımlanabilir. Bilim, iç bağlantılarla kendi aralannda birbirine bağlı olan bir önermeler sistemidir. Sınıf­landırma ise konular ve kavramları sistemli olarak bölümleme ve sıraya koyma işlemidir. Bilimlerin sınıflandırılması, bilimleri belli açılardan hareketle tasnif etmektir; konulan, amaçlan, yararlan, sadelik veya karmaşıklıkları, edinme yollan vb. dikkate alınarak bilimler sınıflandırılmıştır. Sınıflandırmada, belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği haline koyma, canlıları, cinsten başlayarak alt bölümlere ve Öbeklere ayırma, insan toplumunu ortak bir kültür ve hayat düzeyi olan bireyler topluluğu şeklinde öbeklere bölme, aynı ekonomik şartlar ve ilişkilerle birbirine bağlı olan topluluk ve tabakalara ayırmak sözkonusudur.

Bilimler konuları, yöntemleri, görüş açılan vb. bakımından birbirlerinden ayrılmakta, hatta uzlaşmaları mümkün olmayacak farklılıkları ortaya koymaktadırlar. Bilimler arasında na­sıl, ne gibi bir sıra ve düzen bulunduğu husu­su, üzerinde durulması gereken önemli bir ko­nudur. Bilimler gelişerek birbirlerinden ayrılmaya başladıktan, birer özel bütün halinde ortaya çıktıktan sonra, bilim adamları bunları sınıflara ayırmak, bir tasnif ve düzene tabi tut­mak ihtiyacını duymuşlardır. Bilim dalları artıp karmaşıklaştıkça ve alt-dallara bölünmeler Çoğaldıkça bilimleri sınıflamakta zorlaşmıştır.

Bilimlerin sınıflandırılması konusunda orta­ya atılan ayrımlar iki bölümde sıralanabilir:

a) Keyfi sınıflandırma: Keyfi olarak (rastgele) seçilmiş, bir takım ayırdedici vasıflara dayalı ve ancak herşeyi yerli yerinde bulmak amacına yönelik olan sınıflandırmadır;

b) Tabii sınıflandırma: Aralarında en fazla doğal benzerlik bulunan nesneleri karşılaştırmak ve bu yöntemle bir takım kanunların keşfedilmesine yol açmak amacına dayalı sınıflandırmadır.

Bilim, yalnızca zihin için bir ışık değil, aynı zamanda irade için de bir güçtür. Bilimin teorik işlevi olayları açıklamaktan ibarettir. Buna karşın, onun pratik yanı, varlıkları ve olayları ihtiyaçlarımıza göre değiştirebilmemiz için doğaya karşı iktidarımızı artırmaktan ibarettir. Bu açıdan Bacon’ın ifadesiyle “bilmek, muktedir olmaktır” denebilir.

Buna göre özel bir bilimi, “belirli bîr nesne ile ilgili kesin, genel ve metotlu bilgilerin toplamıdır” diye tanımlayabiliriz. Hemen ilave et­mek gerekir ki, evren, çeşitli parçalan bir nedenler ve İlkeler hiyerarşisi (sıralaması) bulu­nan bir bağlantı biçimiyle uyumlu bir düzen­dir. Bu durumda evrenin çeşitli parçalarını araştıran çeşitli bilimler arasında da bir sıralamanın bulunması gerekir. Onların hepsini, özel bilimleri ayırd ederken bu parçaları bir­leştiren bağa riayet etmek ve onların bağlantı ve ilişkilerini göstermek gerekir. Yani, onları sıralamak ve sınıflandırmak gerekir.

Aristoteles bilimleri tasnif eden ilk filozoftur. Aslında Aristoteles yaklaşık M.Ö.V.binlerden itibaren oluşmaya başlayan Mezopotamya ve Mısır bilim ve tekniğinden intikal eden bilgileri rasyonelteştirmekte büyük emekleri bulunan, kendi çabalarıyla buna yeni, özgür bilgiler de katan İyonya filozoflarının bilim ve felsefelerini uyumlu bir bütün ha­linde bir arada değerlendirir. Temel bilim ola­rak da felsefenin varlığını ölçü alır; felsefenin konusu ise, eşyanın zamanla değişen mahiyetini araştırmadır. Felsefe, bilimleri yöneldikleri amaç açısından ve Teorik, Pratik ve Poetik ilimler olarak üç kısma ayırmıştır. Teorik bilimler, hakikati seyretmekle yetinirler. Bunlar matematik, fizik ve ilk felsefe (metafizik)den ibarettir. Pratik bilimler, eylemlerimizi yönetmesi gereken kuralları belirler. Poetik (şiire ait) bilimler harici eserler yapma yeteneği kazandıran araçları gösterirler. Bunlar, poetik (şiir), retorik (iyi konuşma sanatı) ve diyalektiktir. Aristoteles’in bu ayrımını şu şekilde açıklayabiliriz: Bilim, varlıklarından bilgi edindiğimiz birçok olayları ve değişimleri özel temeller üzerinde tertiplenmiş ve sınıflandırılmış olarak kavramayı mümkün kılar; olaylar ile değişimlerin kanunların ilkelerini bulmada yararlı olur. Fakat her bilim ancak kendi konu­suyla veya alanıyla ilgilidir; her bilim olayları kendine özgü tertip ve ayrım sınırları içinde algılar. Dolayısıyla evrenin külli olarak kavranmasında belli ve genel bir düşünce ileri sürme imkanı bulamaz. Fakat insan yapısı gereği evrenin bütünü üzerinde düşünür. Bilimlerin sağladığı bilgileri, birleştirme eğilimi ve tecessüsünü gösterir ki, buna cevabı felsefe verme­ye çalışır. Metafizik olarak nitelendirilen bilgi alanı budur.

Aristoteles’in üçlü ayrımının Stoacılar tarafından da benimsendiğini görüyoruz. Onlar da bilimi üçe ayırırlar: a) Fizik, b) Etik, c) Mantık. Ancak Stoacılar bu üç bilimi birbirine bağlayan temel üzerinde ısrarla dururlar. Çünkü bunlardan herhangi biri tek başına bü­tünlüğü veya yetkinliği gerçekleştiremez. Baş­ka söyleyişle “bütün bilimler bir bahçeye benzetilebilir” ki, mantık bu bahçeyi dış etkilerden ve saldırılardan koruyan duvardır; fizik asıl verimli toprak, yani madde; yetişen meyveler de Etik’tir.

Ortaçağ’da bilimin alanları sınıflandırılırken basit bir tasnifin yapıldığını da görüyoruz. Bu tasnif, iki öbekte toplanan yedi bilgi alanını kapsıyordu:

a) Trivium (üçlü öbek): Gramer, retorik ve diyalektik,

b) Quadrivium:(Dörtlü Öbek): Aritmetik, geometri, müzik ve astronomi. Üçlü öbekte dil ağırlıklı bir bilgi sözkonu-suyken, dörtlü öbeğin dersleri akademik sevi­ye olarak görülüyordu. Burada Geometri kapsamında öklid teoremleri, ispatlanmaksizın öğrenilirdi. Aritmetik ve astronominin işlevi Hıristiyanlığın ayin ve ritüellerinİn zamanlarının belirlenmesiyle sınırlandırılmıştı.

Yeni Çağda bilimsel yöntemin tartışılması yanında bilimlerin tasnifi konusunda yetersiz olmakla birlikte, bu alandaki girişimi bakımından Francİs Bacon’ın bilim tasnifi önemlidir. Bacon’a göre beşeri ruhun üç temel yetisi olan hafıza (bellek), muhayyile ve aklın karşı­lıkları olarak bilimi: a) Tarih, b) Şiir, c) Felse­fe şeklinde üçe ayırabiliriz. Hafızaya dayanan tarih de: a)Tabii tarih (Historia Naturalis), b) Medeni tarih (Historia Civilis) olarak ikiye ayrılır. Medeni tarih aynı zamanda manevi bilimlerin tarihini de kapsar. Yine Bacon’ın bu ayrımı karşılaştırmalı otopsi ve bitki bilimleri, ayrıca milli devletler tarihi, edebiyat tarihi gibi düşüncelerin doğmasına da zemin hazırla­mıştır. Şiir ise a) Destan tarzında, b) Dramatik tarzda, c) Sembolik tarzda ortaya çıkar. Bacon’a göre Felsefenin Tann, insan ve doğa olmak üzere üç konusu (objesi) vardır. Görüldüğü gibi Bacon, bilimleri sübjektif bir yaklaşım­la tasnif etmiştir.

Ampere (1775-1863), Bacon’un sübjektif prensibi yerine bilimleri daha objektif olarak tasnif eder. Ampere’in bilimleri sınıflandırması unutulmuş görünse bile yapılan sınıflandırmaların en sistematiği olma özelliğini taşımaktadır. Gerçekten Ampere ne sadece zihni ve ruhi yetkilerin eğilimine uygun bir ayrıma yer vermiş, ne de var olan bilimlerin basit bir sayım ve dökümüyle yetinmiştir. Eleştirici bir bakışla bilimlerin konularını hangi açıdan sıralamak gerektiğini araştırmıştır. Bu bağlamda dört ayrı görüş açısı ileri sürmüş ve bilimleri sınıflandırmayı da bunlara dayandırmıştır

a) Tasviri (Descriptif veya autoptique) görüş: İlk bakışta dikkati çeken özelliklerine göre bir araya toplanabilen bilimler,

b) İlk bakışta ve gözlemde sezilerek ortaya çıkarılamayan, bu nedenle ilk sınıfta kendilerine yer verilemeyen bilgilerle ilgili bilimler. Bunlar daha ileri bir zihni çabayı gerektirirler;

c) İlk iki sınıfa göre bilimlerin konularında yer alan olay ve nesnelerdeki değişimlerin yasa veya ilkelerini araştıran bilimlerdir;

d) İkinci ve üçüncü gurublar arasındaki kapsam ve derece bağıntısı­na göre, üçüncü ile benzerlik yönünden ilişki-lendirilen bilimlerdir.

Auguste Comte bilimleri şu üç temele dayanarak tasnif eder: a) Tabiatta en basit olaylar en genel olaylardır; b) Her üstün varlık düze­ni, şart olarak, daha basit ve daha genel varlık düzenlerini gerekli kılar; c) Nesneleri bilme güçlüğü, onların karmaşık oldukları inancını verir. Comte, bu üç temelden bütün bilimle­rin tek bir sıra veya sınıf içinde sıralanabileeği sonucu çıkarır. İncelenmesi en basit ve en ko­laylarından hareketle basamak basamak daha karmaşık olanlarına doğru çıkmak için, tek bir sıra içinde, şu altı bilimi sıralar: Matema­tik, astronomi, fizik, kimya, biyoloji ve sosyolo­ji-

Herbert Spencer Comte gibi bilimleri şu üç

gruba indirger: 1- Soyut bilimler veya salt ilişki bilimleri. Matematik gibi; 2- Soyut-somut bilimler yahut olguların ve kanunların bilimle­ri. Bu bilimler birinci grupta yer alan bilimler­den daha az ve üçüncü gruptakilerden daha soyut oldukları için, soyut-somut bilimler diye anılmışlardır. Bunlar; astronomi, mekanik, fi­zik ve kimya bilimleridir. 3- Somut bilimler; veya varlıkların bilimleri. Biyolojik ve tabii bi­limler, psikolojik ve sosyolojik bilimler gibi. Genellikle kabul edilen sınıflamaya göre bilimler, konularına ve karmaşıklık sırasına gö­re dört ana sınıfa ayrılmışlardır:

1- Matematik Bilimler. Bu bilimlerin konusu nicelik (kantitetir. Bu nicelik, bizzat nesnelerden soyut ve bağımsız olarak kabul edilen bir nicelik olup, sayı, uzam ve hareketten iba­rettir. Matematik bilimleri, salt ve uygulamalı olmak üzere iki kısımdır. Yalın biçimde teorik olanlarına salt matematik, temel nesnesi, salt matematiklerin formüllerini bazı deney verile­rine uygulamaktan ibaret olanlarına da uygu­lamalı matematik denir.

2- Fizİk-Kimya bilimleri. Bu bilimler, cansız maddeyi, onu kanunlarını ve özelliklerini inceler ve aşağıdaki bilim­leri İçerirler: a) Fizik, maddenin en genel özel­liklerini ve bütün cisimlerde ortak olan ağır­lık, sıcaklık, ışık, ses, elektrik gibi hususiyetle­ri inceleyen bilimdir. Fizik bilimlerinin çeşitli branşları, maddenin bu en genel özelliklerin­den doğmuş olup baroloji, termoloji, optik, akustik, elektroloji vs… diye sıralanabilir, b) Kimya, tabiatı ve özellikle her bir cismin husu­si özelliklerini inceleyen bilimdir. Mesela oksi­jen, klor, asit ve bunların kısımlarını, uyuşum­larını yani bunların benzer başka bir cisimle belli bîr oranda birleşmeleri özelliğini inceler. Tabiat bilimleri adım hayat bilimleri ve canlı cisimler bilimlerine ait kılabilmek için minera­loji ve jeoloji, normal olarak da fiziko-şimik bi­limlere bağlanmaktadır.

3- Tabiat veya hayat bilimleri. Bunlar, hayatı, hayat kanunlarını ve canlı varlıkları etkileyen çeşitli faktörleri İnceler. Bu bilimlerin iki ana dalı vardır: 1- Botanik: Bitkisel hayatın bi­limleri; 2- Zooloji: Hayvansal hayatın bilimle­ri. Bu iki ana bilim dalının her birinin ikinci dereceden alt bilim dallan vardır: a) Anato­mi: Hayvansal ya da bitkisel alanda, organla­rın biçim ve yapısını açıklayan bilim dalıdır; b) Fizyoloji: Bitkisel veya hayvansal alanda, organların işleyişini inceleyen bilim dalıdır; c) Embriyoloji: Canü varlığın gelişmesini incele­yen bilim dalıdır; d) Paleontoloji: Ölü organiz­malarla ilgilenen bilim dalıdır; e) Sistematik: Hayvansal veya bitkisel alanda, hayvan veya bitki türlerini anlatan ve sınıflandıran bilim dalıdır.

Tabiat ve hayat bilimleri arasında iki bilimi de kaydetmek gerekir: Antropoloji ve Etnoloji. Bu iki bilim dalı, topyekün olarak insan ırk­larının aslım ve ayrımlarım inceler.

4- Ahlaki ve Sosyal Bilimler. Bunlar insanla ilgilenen ve çeşitli yönleriyle İnsanı inceleyen bilimlerdir. Akıllı, hür, sosyal bir varlık olarak insanın yalnızca özü ile değil, aynı zamanda onun fiilleriyle ve ahlaki hayatında, sosyal ha­yatında görüntüleri olan bir takım dış olaylar­la da bu bililer ilgilenir. Bunlar üç ana bölüme ayrılır:

1- Psikolojik bilimler: Düşünceler, duygular, heyecanlar, alışkanlıklar gibi insan tabiatında bulunan genel hadiseleri inceler ve bu hadise­lerin kanunlannı belirlemeyi amaç edinirler. Bu bilimlerin üç alt dalı vardır: a) Psikoloji: Bi­linç olaylarını inceleyen ve onların gerçek (re-el) kanunlannı belirleyen bir bilim dalıdır; b) Mantık: Zihni doğruyu aramaya yönelten bi­lim dalı; c) Estetik: Üstün hayal gücünü, güze­li takdir etmeye ve gerçekleştirmeye sevk eden bilim dalı; d) Ahlak: İradeyi iyi işler yap­maya yönelten bilimdir.

Mantık, estetik ve ahlak bilimleri kural koyucudurlar (normatif). Çünkü bunlar ruha, fark­lı alanlarda etkin olmak için izlenmesi gere­ken kurallan anlatırlar.

2- Tarih Bilimleri: İnsanlığın hayatında ard arda gelen hadiseleri, sebeplerini, kanunlannı inceleyen bilim dalıdır.

3- Sosyal ve Politik Bilimler: İnsan topluluklarının genel yapısını, normal işleyişlerinin ve gelişmelerinin kanunlarını araştıran bilim dal­lan Sosyoloji, Hukuk, Politika, Ekonomi vb.

İslam uygarlığında bilime verilen önem onun tasnifinde de dikkat çekici çalışmalan sağlamıştır. Müslüman filozoflar temelde Aristotelesİ esas almakla birlikte bilimi iki ka­tegoride tasnif ederler; a) Akli bilimler; b) Nakli bilimler. Akli bilimler teorik hikmet ve pratik hikmet diye ikiye ayrılır. Yani matema­tik, astronomi asıl hikmet (yani fizik, genel olarak Aristo fiziği) ile kimya, botanik, zoolo­ji ve madeniyatı (mİneroloji) içine alan tabiat bilimleri; coğrafya, akli bilimler arasında sayı­lırdı.

Nakli bilimler ise, İslâm dininin esaslanna ve muamelat (hukuk) kısmına ait bilgileri edinmek üzere arapçayı esas tuttuğundan, ön­ce gramer ve edebiyatla (yani lügat, iştikak, sarf, nahiv, bedi, beyan… gibi bölümleriyle) mantığı içine alan alet bilimleri ve seri bilim­ler diye ikiye ayrılıyordu. Seri bilimler de Kur’ân, tefsir, hadis, fıkıh, usul-i fıkıh ve fera-iz vb. Ayrıca ileri seviyeli eğitim veren medre­selerde İslam’ın itikadı esaslarını öğretmek için ilmi Kelam öğretilirdi. Mevzuatü’l-U-tum’un yazan Taşköprüzade’nin birçok bakım­lardan değerli bir belge olan eserinde, çok da­ha fazla ayrıntıya girecek yüzlerce bilim adı sa­yılmaktadır.

“İlimlerin Sayımı” (İhsâ’-ül-ulûm) adlı bağımsız bir eser yazarak bilimlerin tasnifinde İslâm aleminde öncü sayılan Farâbî, bilimleri başlıca beş bölüme ayırır:

1- Dil Bilimi

, 2-Mantık İlmi,

3- Riyazi ilimler,

Bilimi beş ana bölüme ayıran Fârabî her bir bilimi kendi içinde tasnif ederek geniş bir şekilde İncelemeye koyulur. Buna göre; Dil Bili­mi kendi içinde bütün olarak iki kısımdır

a) Halk arasında her hangi bir anlama işaret eden kelimeleri ezberlemek ve onlardan herbirinin delalet ettiği şeyi bilmek;

b) Kelimelerin “kanun”larını bilmek.

Ayrıca dilin incelenmesine göre dil bilimi yedi bölüme ayrılır.

1- Tek kelimelerin bilimi,

2-. Toplu kelimelerin bilimi;

3- Kelimelerin tek oldukları zamanki kanunları,

4- Kelimelerin toplu oldukları zamanki kanunları;

5- Doğru yazma kanunları

; 6- Doğru okuma kanunları;

7- Doğru şiir okuma kanunları.

Mantık bilimi de kendi içinde sekize ayrılmakta (üçü Kıyas’ın türleri)dir. Geriye kalan beşi kıyasın kullanılmasına yarayan sanat tür­leridir; bunlar, burhan, cedel, mugalata (sofis-tâî), hitabet, şiirdir.

Öğretme (ta’lim) bilimleri; sayı (aded) bilimi, hendese (geometri), menazır (optik), yıldızlar bilimi (astroloji, astronomi), musiki, ağırlıklar bilimi (ilm-i cerr-i eşkal), tedbirler (hiyel) bilimi (mekanik ve İlgili bilimler) ola­rak yedi öbekte toplanır. Ayrıca tabiat, ilahi­yat, medeni bilim (bazı toplumsal) bilimler İle

etik, psikoloji vb.) Fıkıh, Kelam da ayrı bilim dalları olarak sayılır.

Harezmi, ilimleri İki ana bölüme ayırır:

1-Şer’i ve Asabi olan ilimler,

2- Yunanlıların ve diğer milletlerin ilimleri, fıkıh, kelam, gramer, hitabet, şiir, haberler birinci grup ilmin dalları­nı oluşturur. Felsefe, mantık, tıp, geometri, he­sap ilmi, nücum ilmi, musiki, hiyel, kimya gibi ilimler de ikinci grup ilmin dallarını teşkil eder.

İbn Sina, bütün ilimleri felsefe İçinde mütala etmiş ve şeriatla felsefe arasında bir zıtlığın olmadığını ileri sürmüştür. O, felsefi ilimleri “nazari” ve “ameli” olmak üzere İki ana bölü­me ayırmış, “nazari ilimler”de

1- Tabii Bilimler,

2- Riyazi Bilimler (orta ilimler);

3- İlahi İlimler (yüksek ilimler) olmak üzere bölümlere ayırmıştır. Ameli Felsefe’yi de ahlak, ev ida­resi, siyaset diye üç kısma ayırarak bunların ay­nı zamanda şer’î bilimler olduğunu kabul et­miştir.

Hasan ŞAHİN – SBA

İlgili Makaleler