BİLİMCİLİK
BİLİMCİLİK
Bilimcilik, a- Bilimin
insan hayatındaki tüm değer sorunlarını çözebileceği; b- Bilimin insan
hayatındaki tüm değer İfa etme sorunlarını çözebileceği; cBilimin bir dereceye
kadar deneysel gözlem temelinde insan davranışını önceden tahmin edip kontrol
edebileceği iddialarına karşı olanların ve bu iddialara pejoratif bir anlam
yükleyenlerin kullandıkları bir terimdir. Örneğin F.Capra terimi şöyle kullanılır:
“Kültürümüz bilimsel olmakla övünür; çağımızdan Bilimsel Çağ diye söz
edilmektedir. Bu çağ rasyonel düşüncenin egemenliğindedir ve bilimsel bilgi
genellikle tek kabul edilebilir bilgi türü olarak görülür. Sezgisel ya da
“yakİ-nf bilginin de geçerli ve işe yarar olabileeği pek dikkate alınmaz.
Bilimcilik olarak bilinen bu tutum, eğitim sistemimizi ve tüm diğer toplumsal
ve siyasal kurumlarımızı kaplayacak denli yayılmıştır.” Capra’nın
kullandığı anlamda terim, dikkat edildiğinde görüleceği gibi pejoratif
olmaktan çok olumsuzdur ve doğrudan modern toplum ve kültürün bir tezahürüdür.
Capra’ya göre Descartes’in tüm bilgiyi düşüncede (rex cogitans) ve tüm
bilinecekleri doğada (rex extensa) toplamasıyla başlayan ikicilik, Newton’un
deneysel ve matematiksel yöntemleri birleştiren çalışmasıyla zirve noktasına
ulaşmış ve “bilim” en geçerli ve güvenilir bilgi edinme kaynağı
durumunu almıştır. Böylece bilim ‘düşünen şey’İn (Foucault’nun deyişiyle
“aşkın özne”nin) yerini almış, bilimin konusunu oluşturan tabiat -ve
sonraları da insan- ise büyük ikilemin pasif kutbuna, yani nesne yerine
oturtulmuştur. Dünyanın bu şekilde tasarlanması; yani akla ve deney ve gözleme
giderek artan oranda egemenlik tanınması, tüm diğer bilgi biçimlerini
(sezgisel, manevi, hatta sanatsal bilgiyi) geçersiz görmeye yol açmış, bu ise
rasyonel olarak düzenlenmiş günümüz dünya düzenini doğurmuştur. Bilimciliğin bu
dünyanın en geçerli tavırlarından biri olması şaşırtıcı olmasa gerektir. Zİra
dinin ve dini değerlerin el-etek çektiği/çektirildiği bir dünyada bilimin ve
onun Hnass”lannın insanların zihnine hakikat diye kabul ettirilmesi güç
olmamaktadır.
Bilimcilik temelde,
tabiat bilimlerinin karakteristiği olan tümdengelim (induction) yönteminin
tek gerçek bilgi kaynağı olduğunu ve özellikle sadece tabiat bilimlerinin İnsan
ve toplum hakkında bizi bilgi sahibi kılacaklarını savunan görüştür. Bu görüş,
yukarıda izah ettiğimiz ikicilik (dualism) ten kaynaklanmıştır. Zira
Descartes’in getirdiği bu ikicilik sonucu, dışımızdaki dünya tek gerçek bilgi
kaynağı addedilmiş ve duyumlarımızın ondan aldıkları veriler esas kabul
edilmiştir. Tabiata ilişkin bilgileri elde edeceğimiz bilimler (tabiat
bilim-leri)’in yöntemleri sosyal bilimlerin yönteminden daha sağlıklıdır. Zira
taiîiat bilimleri sabit, değişmez ve tekrarlanan fenomenleri tümdengelim
yoluyla İncelerken, sosyal bilimler kaçınılmaz olarak soyut ve tümde
ngelimcidir. Bu yüzden sosyal bilimlerde, bilimciliğe göre gerçek bilim olmak
istiyorlarsa, tabiat bilimlerinin yöntemlerini taklit etmelidirler.
Mustafa ARMAĞAN Bk.
Bilim; Determinizm; İndİrgemerilik.