Edebi Şahsiyetler

Beşir Fuad Kimdir, Hayatı, Kitapları, Edebi Kişiliği, Hakkında Bilgi

BEŞİR FUAD (1852-1887)

Osmanlı eleştirmen, yazar. Yazılarıyla Tanzimat edebiyatının romantizmine karşı çıkmış, Doğalcılık ve Pozitivizm’den kaynaklanan görüşleriyle döneminin edebiyat ortamında etkili olmuştur.

İstanbul’da doğdu. Fatih Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra bir süre babasının görevli olduğu Suriye’deki Cizvit Mektebi’nde okudu. 1871’de Askeri İdadi’den, 1873’te Mekteb-i Harbiye’den mezun oldu. 1873-1876 yılları arasında Sarayda Sultan Abdülaziz’in yaveri olarak görev yaptı. 1875 Osmanlı-Sırp, 1877 Osmanlı-Rus savaşlarına ve 1878’de Girit isyanının bastırılmasına gönüllü olarak katıldı. 1884 yılında Kolağası rütbesiyle Harbiye Levazımat-ı Umumiye Dairesi Teftiş Komisyonu üyesiyken askerlikten istifa edip yayıncılığa başladı. Üç yıl sonra 5 Şubat 1887’de bilek damarlarını keserek yaşamına son verdi. Mezarı Eyüp’tedir.

Beşir Fuad çalışmalarına 1883 yılında Envâr-ı Zekâ dergisine çeviriler yaparak, felsefe ve fizyolojiye ilişkin makaleler yazarak başladı. Çok kısa süren yazarlık yaşamında Hâver ve Güneş dergilerini çıkardı. Ceride-i Havadis gazetesinin başyazarlığını yaptı, Tercüman-ı Hakikat ve Saadet gazetelerinde yazıları yayımlandı. Fransızca, İngilizce ve Almanca’yı çok iyi bilmesi Beşir Fuad’a Batı’da gelişen fikir ve sanat akımlarını hızla ve yakından izleme olanağını sağladı. Namık Kemal, Recaizade Ekrem ve Muallim Naci gibi dönemin Romantizm’den etkilenmiş yazar ve şairlerine karşı Zola’nın doğalcılığım savunarak etkileyici tartışmalara girdi. Beşir Fuad’m sanata ve felsefeye ilişkin tutumunu en açık bir biçimde gösteren yapıtı Vıktor Hügo, aynı zamanda Türkiye’de yazılmış ilk eleştirel biyografi çalışmasıdır. Edebiyat tarihimizde dönemin terimleriyle “hayaliyyun-haki-kiyyun” tartışması olarak geçen ve Beşir Fuad’la karşıtları arasında yer yer sertleşerek gelişen bir tartışmaya yol açan bu yapıtı, Zola ve Doğalcılık’ı Türk edebiyatının gündemine getirmiş, d’Alembert ve Diderot gibi ansiklopedicileri, Claude Bernard ve Auguste Comte gibi olgucuları Türk aydınlarına tanıtmıştır. Dönemin okurlarına Gerçekçilik ile Doğalcılık arasındaki farkları belirtmeyi gereksiz bulan Beşir Fuad, bu akımların özünü “hayalden, mübalağadan kaçınmak ve hakikati olduğu gibi” anlatmak biçiminde açıklar. Çağdaş pozitif bilimlerdeki neden-sonuç ilişkisinin edebiyat ürünlerinde de göz önünde tutulmasını isteyen yazar, bilimden kaynaklanan bir nesnelliğin her türlü “hayalat”tan çok daha değerli olduğunu vurgular. Beşir Fuad’m felsefi görüşlerini açığa çıkardığı bir başka ürünü de Volter’dir. Osmanlı resmi görüşüne göre öteden beri dinsiz olarak tanınan bu Aydınlanma düşünürünü Hıristiyanlık’ın “taasu-buna” cesaretle karşı çıkan ve Batı’nın vardığı uygarlık düzeyine ulaşabilmesi için mücadele eden kurtarıcılardan biri olarak ele almıştır. İslam dinine saygısızlık etmemekle birlikte dinsiz bir aydm sayabileceğimiz Beşir Fuad, çağdaşı Alman materyalisti Ludwig Büchner’i birçok yazısında açık ya da kapalı bir biçimde savunmuş, yaşamın maddede kendi kendine oluştuğunu, herhangi bir varlıkta öncelikle “Madde ve Kuvvet” bulunduğunu savunmuştur.

Tanzimat edebiyatının etkinliğini sürdürdüğü bir dönemde bu edebiyatın temel taşlarından biri sayılan Romantizm’e, görüşlerinin güçlü tepkilere yol açacağını bile bile sert eleştirilerde bulunan Beşir Fuad, çok kısa süren yazarlığında hayli etkili olmuş, Ahmet Midhat, Muallim Naci, Nabizade Nazım gibi önemli yazarların görüşlerinde belirli değişikliklerin oluşmasını sağlamıştır. Batı’nm önemli sanatçı ve düşünürlerini, ülkesinde bilinmeyen akımları tanıtmakta öncülük etmiş, ilk kapsamlı biyografileriyle öteden beri kısıtlı birtakım düşünceler çevresinde değerlendirilmiş büyük yazarların nesnel bir bakışla görülebilmesini sağlamaya çalışmıştır.

•    YAPITLAR (başlıca): Viktor Hügo, 1885; Beşer, 1886; Volter, 1886; Intikad, 1887, (Muallim Naci’ye mektuplar); Mektubat, 1888, (Fazlı Necib’e mektuplar).

•    KAYNAKLAR: Ahmet Midhat, Beşir Fuad, 1887; M.O. Okay, Beşir Fuad, 1969.

İlgili Makaleler