Nedir ?

Berkofça Nerede, Tarihi, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Berkofça, Kuzeybatı Bulgaristan’da bugün Berkövitsa adını taşıyan bir kasaba.             

Sofya ile Vidin arasındaki tarihîye! üze­rinde, Petro Han geçidinin alt yanında yer almakta olup sık ormanlarla kaplı Balkan dağlarının eteklerinde, denizden 400 m. yükseklikteki bir düzlükte uza­nır. Geç antik döneme ait kalesinin ha­rabeleri 100 m. daha yüksektedir. Os­manlılar döneminde XV. yüzyıldan Tan­zimat’a kadar Sofya’ya (Paşa livası) bağlı bir kaza merkezi durumundaki kasaba, Kuzeybatı Bulgaristan kesiminde İslâm’ın ileri bir karakolu özelliğini taşımıştır. XVII ve XVIII. yüzyıllarda ise önemli bir sanayi şehri olarak gelişmeye başlamış ve Ku­zeybatı Bulgaristan’ın Çiprovçe (Ciprovets) maden bölgesinin merkezini teşkil etmiştir.

Berkofça’nın Ortaçağ’lar Bulgar tari­hindeki yeri bilinmemektedir. V, yüzyılda yapılan iki büyük kilise kalıntısına rast­lanması, kaienin bu dönemde önemli ve kalabalık bir yerleşim yeri olduğunu or­taya koyar. II. Dünya Savaşı öncesi Bul­gar tarihçileri ise kasabanın Türkler ta­rafından kurulduğunu belirtirler. Bu gö­rüş, XIII ve XIV. yüzyıllarda kalenin kul­lanılması, XIV. yüzyılın sonlarına doğru Türk kuvvetlerinin burayı fethedişleri, bunun sonucu burada kalabalık bir müslüman Türk grubunun yerleştirilmesi se­bebiyle kuvvetle muhtemel görünmek­tedir. Berkofça adına ilk defa 1479 ta­rihli bir icmal defterinde mahallî bir teş­kilât merkezi olarak rastlanır. Nüfus du­rumu hakkında ilk ayrıntılı kayıt ise 1524 tarihli bir tahrir defterinde yer alır. Bu­na göre kasabada 171 hane müslüman, yirmi dört hane hıristiyan yaşamaktay­dı (yaklaşık 1000 kişi) ve bunlar çok eski­den beri avarız ve öşür gibi vergilerden muaftı. Vergi muafiyeti, hemen hemen tamamıyla hıristiyan Bulgarlar’dan olu­şan bölgede Türk nüfusun iskânını sağ­lamak ve teşvik etmek amacını taşıyor­du. Nitekim bu sayede XVI. yüzyılın baş­larında olduğu gibi ikinci yarısında da nüfusun büyük kısmı Türk müslüman ahaliden oluşmuştu. XVI. yüzyılın ikinci yarısında kasabada beş mahalle bulunu­yordu. Nüfus ise 212 hane müslüman Türk, on hane müslüman Çingene, on dört hane de hıristiyandan ibaretti. Müs­lüman nüfusun % 4’ten az kısmını ise mühtediler teşkil ediyordu.

Kâtib Çelebi’nin eserinde bir maden bölgesinin merkezi ve kadılık olarak ge­çen Berkofça, XVII ve XVIII. yüzyıllarda yüksek kalitedeki bakır işçiliği, dericili­ği ve tekstil ürünleriyle tanınmaya baş­ladı. Ayrıca XVIII. yüzyılda kerestesiyle de önem kazandı. 1688’de Berkofça ka­zası, Osmanlı idarecilerinin baskısı ve Çiprovçe bölgesindeki Katolik madenci köylerinin Habsburglar’ın kışkırtmasıy­la ayaklanmaları yüzünden karışıklıklar içine düştü. Bu yüzyılda kasabada 15.000 kişi yaşıyordu. Ayrıca Berkofça kazası sı­nırları içindeki dağlarda Yörük grupları bulunuyordu. 1576 tarihli bir celebke-şan defterine göre bunlardan on dört celep kaydedilmişti. Berkofça’da da ay­nı yıl ikisi Bulgar yirmi yedi celep yazıl­mıştı. Kasaba 1800’de patlak veren Kır-cali karışıklıkları sırasında eşkıya çete­lerinin tahribatına uğradı, yakılıp yıkıl­dı. Böylece zamanla Bulgar etkisi gide­rek önem kazanmaya başladı. Bulgarlar 1830’da burada bir mektep kurdukla­rı gibi büyük bir de kilise (Kutsal Virgin) yaptılar. Ayrıca kasabanın civarında Lopuşanski Manastırı inşa edildi. XIX. yüz­yılda ise hıristiyan Bulgar nüfusu yavaş yavaş kasaba nüfusunun çoğunluğunu oluşturmaya başladı.

Osmanlı hâkimiyetinin son dönemle­rine doğru Berkofça kazasına Kırım’dan bazı Tatar grupları yerleştirildi; ayrıca 300 Çerkez aile de buraya sürüldü. Bun­lar jhsâniye, Rüşdiye, Feyz-i Huda ve Ahmediye adlı dört yeni köy kurdular. Tu­na vilâyet salnameleri ve bazı Batılı sey­yahlar Osmanlı hâkimiyetinin sonlarına doğru Berkofça’nın nüfusu, ekonomik yapısı ve fizikî durumu hakkında bilgi vermektedirler. Seyyah Aubaret 1867’de burada toplam 13.000 kişinin yaşadığı­nı, bunun yansından fazlasını hıristiyan-ların oluşturduğunu, halıcılık ve doku­macılığın önem kazandığını yazar. 1871′-de Felix Kanitz kasabada 500 Türk, 520 Bulgar, otuz altı kadar da İspanyolca ko­nuşan yahudi evinin yer aldığını belirtir. 1290 (1873) tarihli Tuna Vilâyeti Salnâmesi’nüe ise nüfusu 500 müslüman hane, 700 gayri müslim hane şeklinde verilir. Buna göre toplam nüfus 12.400 civarındaydı ve bunun % 40’ını müslü­man nüfus teşkil ediyordu. Berkofça ka­zasında ise doksan köy vardı. Bunların sadece dokuzu müslüman köyü olup Ta­tar ve Çerkez köyleri dışında yalnızca iki­si Türk köyüydü [Hacılar ve Cuma). Bu iki köyde yaşayanlar muhtemelen XVI. yüzyıldaki Yörükler’in torunları olmalı­dır. Berkofça kasabasında dokuz cami, iki kilise, bir sinagog, bir medrese, iki hiristiyan mektebi, iki hamam, on beş han ve 332 dükkân vardı. Seyyah Kanitz burada yıllık 10.000 okka ipek imal edil­diğini de yazmaktadır. Ayrıca deri ma­mulleri başta gelen ihraç maddesini teş­kil ediyordu.

Rus işgalinden ve bağımsız Bulgaris­tan’ın ilânından sonra kasaba, Bulgar tarih kaynaklarının da doğruladığı gibi hızla önemini kaybetmeye başladı. Ka­sabanın ve köylerin müslüman nüfusu­nun hemen hemen tamamı, savaş veya onu takip eden göçler sırasında bölgeyi terketti. 1879 Eylülünde Kanitz burada harap camiler ve yıkık minareler gör­müştü. Geride küçük bir müslüman gru­bu, ibadet yapılabilen bir cami ve XVII. yüzyıl yapısı eski bir hamam kaldı. On­lar da II. Dünya Savaşı sonrasında orta­dan kalktı. 1880’de Berkofça’da sadece 5429 kişi yaşıyordu, bu nüfus 1887’de 4977’ye düştü. XX. yüzyılın ilk yarısında 6000 dolayında seyreden nüfusu mo­dernleştirme çabaları ve endüstri tesisle­rinin kurulması sonucu 1975’te 16.253’e yükselebildi.

Bugün XVII. yüzyıldan kalma kubbeli bir hamam ile 1762’de yapılan saat ku­lesi ve XIX. yüzyıla ait güzel konaklar ka­sabanın İslâmî geçmişinin kalıntılarını teşkil etmektedir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler