Sosyoloji Tarihi

BELLEK – Belleğin Yapısı

Bellek geçmiş ile ilgili bilgilerin hatırda tutulması becerisidir. Psikologlara göre bellek bilginin kodlanması, depolanması ve hatırlanması süreçlerini kapsar. Bu sü­reçleri bilgisayarı örnek vererek anlatmak gerekirse kodlama klavye ile donanım depolama ile ve bilgisayar belleğinden gidip bilgiyi alarak ekrana yansıtan yazılım da hatırlama ile ifade edilebilir. Bu süreçler belleğin anlaşılmasında bir zemin oluş­turmakla birlikte bellek sistemini anlayabilmek için kodlanan ve depolanan bilgi­nin ne olduğunu be bu bilginin nasıl hatırlandığını incelemek gerekmektedir.

Belleğin Yapısı

Bellekte üçlü sistem yaklaşım Atkinson ve Shiffrin (1968) tarafından önerilmiştir. Bu yaklaşım duyusal, kısa süreli ve uzun süreli bellek aşamasını içerdiğinden üç aşamalı bellek modeli olarak da adlandırılmaktadır (Şekil 4.10). Bu modele göre bilgi ilk önce bireyin ilgili duyu sistemi tarafından yakalanarak duyusal belleğe kaydedilir. Bilgi burada sadece fiziksel olarak kodlanır ve çok kısa süre (~1 sani­ye) tutulur. Bir sonraki aşamaya geçemeyen bilgiler duyusal bellekte silinmekle birlikte buradaki temsil birebir karbon kopya türü bir temsildir. Daha sonra bilgi
duyusal bellekten kısa süreli belleğe (KSB) aktarılır ve yaklaşık olarak 15-25 sani­ye süresince burada depolanır. Buradaki kodlama anlamsal nitelik kazanmaktadır, Kısa süreli belleğin kapasitesi sınırlı olmakla beraber bu bellekte bilgi miktarı 7±2 madde veya bellek kümesi ile belirlenmektedir. Kısa süreli bellekte bir birim de­polanan uyaranların anlamsal gruplanmasına bellek kümesi denilmektedir. Bellek kümesi harfler ya da sayılardan oluşabilir. Bellek kümesi kelimeler veya başka an­lamlı sembollerden oluşan daha fazla kategoriler halinde de olabilir.

Üçlü bellek sistemi duyusal, kısa süreli ve uzun süreli bellek olmak üzere üç bellek sistemini içermektedir.

 

Bilişsel psikologlar kısa süreli belleği sınırlı kapasitesi olan, geçici olarak bilgi­yi işleme sokan ve depolayan bellek olarak görmektedir. Bu hâliyle kısa süreli bel­leğe çalışma belleği adı verilmektedir. Çalışma belleği merkezi bir yönetici ile gör­sel mekansal kopyalama, epizodik tampon ve fonolojik döngü olarak adlandırılan üç bileşenden oluşmaktadır. Bilginin geçici olarak depolanması ya fonolojik dön­gü ya da görsel mekansal bellekte gerçekleşir. Bunlar değişik modalitelerde depo­lama yapan tampon bölgeleridir. Bu bölgelerden merkezi de çalışma belleğini uzun süreli belleğe bağlar. Çalışma belleğinin savunulmasının bir nedeni insanla­rın iki şeyi aynı anda yapabiliyor olmasıdır. Bu nedenle çalışma belleği çift görev performansını ölçebilmektedir. Çalışma belleğinin bir başka özelliği de bilginin eş zamanlı olarak saklanması ve işlenmesidir.

Bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılması büyük ölçüde tek­rara bağlıdır. Tekrar bilginin kısa süreli bellekte tutulması ve de uzun süreli belle­ğe gönderilmesini sağlamaktadır. Son olarak bilgi kalıcı olarak uzun süreli belleğe gönderilir. Kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe bilginin ne kadarının aktarılaca­ğı ne tür ve ne kadar tekrar mekanizmaları ile belirlenir. Kısa süreli bellekte devam­lı tekrar ile bilgi tutulurken uzun süreli bellekte özümseme, anlamlandırma veya ay- rıntılandırma ile bilgi kodlanmaktadır. Bundan dolayı da bilgi uzun süreli bellekte kalıcıdır. Ayrıca uzun süreli belleğin kapasitesi sınırsızdır. Yıllar boyu yapılan araş­tırmalar uzun süreli belleğin farklı bellek modüllerinden oluştuğunu göstermekte­dir. Bu modüllerin her biri beyindeki ayrı bellek sistemlerini barındırmaktadır

Uzun süreli bellek içindeki majör ayrım bildirimsel ve işlemsel bellek ayrımıdır. Olgulara dayanan bilgilerin oluşturduğu uzun süreli bellek modülü bildirimsel bel­lektir. Burada yüzler, tarihler ve olgulara ait bilgiler depolanmaktadır. Örneğin “gözlük iki cam ve metal ya da kemik çerçeveden oluşur” bilgisi bildirimsel belle­ğe örnektir. Buna karşın işlemsel bellek becerilerin ve alışkanlıkların belleğidir. Örneğin bir müzik aleti çalmak, futbol oynamak ve araba kullanmak gibi eylemle­re ait bilgiler işlemsel belleği oluşturmaktadır. Bildirimsel bellek daha çok “NE” so­rusuna yanıt verirken işlemsel bellek ise “NASIL” sorusunu yanıtlamaktadır.

Bildirimsel bellek anlamsal ve epizodik bellek olarak iki ayrı modül ile sınıflan­dırılmaktadır. Anlamsal bellek evren ile ilgili genel bilgileri ve olguları içeren bel­lektir. Buna ilave olarak tümdengelim ve tümevarım gibi mantık kuralları ile ilgili bilgilerde bu modül altında depolanmaktadır. Anlamsal bellek vasıtasıyla evimizin adresini ya da Sinop ilinin ülkemizin kuzeyindeki en üç noktasında olduğunu bi­liriz. Anlamsal bellek bir açıdan bir bilgi ansiklopedisi gibidir. Öte yandan epizo­dik bellek ise belli bir zaman, yer ve bağlamda oluşan olaylarla ilgili bellektir. On sekiz yaşını kutladığınız doğum gününde erkek ya da kız arkadaşınızdan aldığınız hediyeyi ya da bisiklet kullanmayı öğrendiğinizi hatırlamanız epizodik bellek ile il­gilidir.

Bazen kişilerin bilinçli olmadıkları durumdaki anıları hatırladıkları gözlenmek­tedir. Örneğin anestezi altındaki bazı bireyler sonrasında ameliyat sırasında yaşa­nanların bir kısmını hatırlamışlardır. Bu durum iki tür belleğin olduğu işaret etmek­tedir. Bunlar açık ve örtük belleklerdir. Açık bellek bilinçli ve istemli olarak bilgi­nin toplanarak bellek sistemine gönderilmesidir. Daha önce öğrenilmiş bir bilginin hatırlanması o bilginin açık ve istemli bir şekilde bellekten geri getirtilmesini içer­mektedir. Öte yandan, örtük bellek bilinç dışı olan bellektir. Belirli bir kelimenin ne anlama geldiği, nasıl yemek yendiği, nasıl araba kullanıldığı gibi. Örtük bellek­te olan, örtük belleğe girmiş bir uyaranın bizim bir sonraki davranışımızı farkında olmadığımız bir şekilde etkilemesidir. Bu durum sanki hatırlamak değil, hazır hâle getirmek gibidir. Yani, kişiyi belli bir şekilde davranmaya hazır hâle getirmek. Bu olguya hazır olma (priming) denir

İlgili Makaleler