Tarih

Behçet Mustafa Efendi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Behçet Mustafa Efendi, (1774-1834) III. Selim ve II. Mahmud devri hekim basılarından, şair, tabip.

Babası Dîvân-ı Hümâyun kâtiplerinden Mehmed Emin Şükûhî Efendi, annesi meşhur hekimbaşılarından Büyük Hayrullah Efendi’nin kızı Nefise Hanım’dır. Kardeşi Abdülhak Molla da II. Mahmud devri hekimbaşılanndandır. İstanbul’da doğdu, iyi bir medrese tahsili gördü. Yir­mi yaşlarında iken Dîvân-ı Hümâyun ter­cümanı Yahya Naci Efendi’den Latince ve İtalyanca öğrendi. Bu arada bir nevi aile mesleği olan tıpla meşgul oldu ve bu alanda kendini yetiştirdi. Bir yandan da bazı medreselerde müderrislik yap­tı. Şeyhülislâm Mekkî Efendi zamanın­da kendisine sâniye-i mîr-i mîrân (bey­lerbeyi) rütbesi verildi ve 1796’da saray hekimleri arasında yer aidi. Burada ye­di yıl hizmetten sonra 1803’te hekim-başilığa getirildi. Bu mevkide iken 1805’te Kuruçeşme’de bir tıbbiye mek­tebi açtırma teşebbüsünde bulundu. Er­tesi yıl devrin Bahriye nâzırı tarafından hazırlanan bir takririe donanmaya bağlı yeni bir tıphâne ve hastahane açıldı. Ay­nı tarihte İzmir kadılığı payesini aldı. III. Selim’in tahttan indirilmesi üzerine o da azledildi. II. Mahmud zamanında Mısır kadısı oldu (1812) ve sırasıyla Mekke, Medine ve İstanbul kadılıkları payelerini elde etti. 1817’de devrin nüfuzlu şah­siyeti Halet Efendi’nin tavsiyesiyle ikin­ci defa hekimbaşılığa getirildi. 1821’de Anadolu kazaskeri oldu ve Meclis-i Vâlâ’da da görevlendirildi. Ancak aynı yıl yine Halet Efendi’nin bu defa menfi te­siriyle görevlerinden alınarak Keşan’a sürüldü. Bir süre sonra affedilerek üçün­cü defa hekimbaşılığa ve daha sonra da Rumeli kazaskerliğine tayin edildi. 1834 yılında yakalandığı şarbon hastalı­ğından öldü. Mezarı Üsküdar Doğancılar’da Nasûhî Dergâhı (Camii) hazîresindedir.

Devrin idarecileri arasında da itibarlı bir yeri olan Behçet Efendi onlarla sık sık dış meseleler üzerinde tartışır ve ge­nellikle görüşleri benimsenirdi. Gerek Yeniçeri Ocaği’nın ilgası, gerekse yeni kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’nin teşkilâtlanması sırasında önem­li hizmetleri geçmiş, II. Mahmud tara­fından birkaç defa taltif edilmiştir. Onun II. Mahmud’a verdiği bir lâyiha üzerine Şehzadebaşı’nda açıian Tıbhâne-i Âmi­re 1827’de öğretime başlamış, burada Batı’daki tıp kurumlarında okutulan ana­tomi, fizyoloji ve pratiğe dayalı klinik derslerine ağırlık verilmiş, bu dersler için Avrupa’dan hocalar getirtilmiştir. Osmanlılar’da karantina usulü de yine onun himmet ve çabalarıyla gerçekleşmiştir. Diğer taraftan eski çağlardan beri kul­lanılan halk ilâçlanyla tedavi usullerini toplamaya çalıştığı Hezâr Esrar adında bir kitap telifine başlamış, böylece hem eski tıbbın son temsilcilerinden hem de modern tıbbın öncülerinden biri olmuş­tur. Behçet Efendi yerli ve yabancı dev­let büyüklerinin uğrak yeri olan Bebek’­teki meşhur yalısında hayatı boyunca topladığı değerli kitaplardan oluşan bir de kütüphane kurmuştur.

Eserleri

1- Hezâr Esrar, Behçet Mustafa Efendi’nin yazmaya baş­ladığı bu eser, eski tıbba dair çoğu folk­lorik mahiyette bilgileri ve bazı ilâç for­müllerini ihtiva etmektedir. Eseri 850. maddeden itibaren Abdülhak Molla yazmaya devam etmiş, ancak o da bitireme-miştir. Daha sonra oğlu Hayrullah Efendi tarafından 1000 madde olarak tamam­lanmıştır. Eserin taş baskısı olarak ya­pılmış tarihsiz bir neşri daha vardır.

2- Tertîb-i Ecza. Hacılar için hazırlanmış bir sağlık rehberidir. Mustafa Reşid Efendi’­nin (ö. 1830) hazırladığı eser Behçet Efen­di tarafından gözden geçirilerek bazı ilâ­veler yapılmış ve hacla ilgili Mehmed Edib’in Nehcetü’l-menözil ile Murad Nakşibendî’nin Nebzetü’l-menâsik adlı eserleriyle bir arada basılmış­tır.

3- Kolera Risalesi. Ko­lera mikrobunun henüz keşfedilmediği bir dönemde kaleme alınan bu eser ko­leranın belirtileri, bu hastalıktan korun­ma ve tedavi yollarıyla ilgili olup Almanca’ya ve Arapça’ya tercüme edilmiştir.

4- Makale îî emrâzi’l – firengiyye. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde Abdülhak Molla adına kayıtlı olan (TY, nr. 4209) ve 1243 (1827-28) tarihli müellif nüshası olduğu belirtilen risale aslında Behçet Efendi’ye aittir.

Behçet Mustafa Efendi ayrıca Batı dil­lerinden bazı risalelerle Abdurrahman el-Cebertî’nin Mazharü’t-takdis bizehâbi devleti’l-Fransîs’in Târîh-i Mısır ve Buffon’un Histoire Naturelle’mı de Târîh-i Tabîî adlarıyla Türkçe’ye çevirmiştir. Fizyoloji alanında­ki tercümesi üzerine ise E. Kâhya Mus­tafa Behçet Efendi’nin “Fizyoloji Ter­cümesi” Adlı Kitabı, Çağında Avru­pa’da ve Bizde Fizyoloji Çalışmaları adıyla bir araştırma yapmıştır. Aynı za­manda şair olan Mustafa Behçet Efen­di’nin çeşitli şiir mecmualarında şiirleri, Arif Hikmet ve Fatİn tezkirelerinde ise şiirlerinden örnekler bulunmaktadır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi