Nedir ?

Bedi Nedir, Ne Demek, Esmaül Hüsna’dan Bedî İsminin Anlamı

Bedî’, Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri.

“Örneği ve benzeri bulunmayan bir şe­yi icat etmek, iş yapmak-, ilk olmak, eş­siz ve benzersiz olmak” anlamındaki bed’ kökünden türeyen bedî’, “bir şeyi yoktan var eden, bir işi ilk defa yapan; ben­zeri bulunmayan ilk varlık ve yaratılan şey” mânalarına gelir. Yaratılan şeylere bedî’ denmesi, geçmiş bir örneği bulun­maması itibariyle olup izafîdir. “Dinde sonradan icat edilen her şey” anlamında­ki bid’at kelimesi de aynı kökten gelir. Bedîin, “örneksiz olarak yaratmak” anla­mındaki ibda’ kökünden türeyen mübdi’ yerine kullanıldığı kabul edilirse de bedV kelimesinde mübdiin ihtiva etmediği devam ve sübût mânası da mevcuttur. Bedîin ibtidâ’ kökünden türeyen mübtedi’ ile eş anlamlı olduğunu kabul eden­ler de vardır. Bununla birlikte “dinde bu­lunmayan bir hususu sonradan ihdas eden (bid’atçı)” mânasını taşıyan müb-tediin Allah’ın isimlerinden olan bedı” ile eş anlamlı kabul edilmesi uygun gö­rülmemektedir.

Bedî’ Kur’ân-ı Kerîm’in iki âyetinde “göklerin ve yerin yaratıcısı” anlamında Allah’a nisbet edilmekte ve her ikisin­de de yüce yaratıcıya oğul veya kız iza­fe eden yahudi, hıristiyan ve Arap müş­riklerinin inancı reddedilerek Allah ile kâinat arasındaki münasebetin baba-evlât münasebeti değil yaratan-yaratılan ilgisinden ibaret olduğu vurgulan­maktadır.(Bakara 2/116-117; En’âm 6/100-101) Hadislerde ise Allah’ın güzel isimleri sayılırken ve kabul edil­mesi umulan dualar sırasında söylenme­si gereken isimlerden bahsedilirken bedî’ de zikredilmektedir.

İslâm âlimleri bedr ismini, bütün un­surlarıyla âlemi yaratan ve benzeri bu­lunmayan Allah’ın esmâ-i hüsnâsından biri olarak kabul etmekle birlikte İfade ettiği anlam konusunda başlıca iki fark­lı görüş ortaya koymuşlardır:

1- Bedî’, “bütün varlıkları, başka herhangi bir şey­den değil yoktan (lâ şey”) yaratan varlık” demektir. Başta Ebü Mansûr el-Mâtü-rîdî olmak üzere Ebü’l-Hasan er-Eş’arî, Halîmî, Abdülkâhir el-Bağdâdî, Fahred-din er-Râzî gibi pek çok Ehl-i sünnet kelâmcısının yanı sıra Mu’tezile âlimleri de bu görüşü benimsemiştir. Ebû Zeyd el-Belhî, “yaratılan şeyler” mânasına ge­lebileceği için bedîin mutlak olarak de­ğil sadece Kur’ân-ı Kerîm’de geçtiği şe­kilde (bedî’u’s-semâvâti ve’l-arz — gök­lerin ve yerin yaratıcısı) bir terkip halin­de Allah’a atfedilebileceğini söylemiştir. Ehl-i sünnet kelâmcılarının çoğunluğu ise bedîin esmâ-i hüsnâ hadisinin ya­nında diğer bazı hadislerde de terkip halinde olmadan Allah’a nisbet edilme­sini ve ayrıca cebbar, mütekebbir gibi bazı isimlerin de yaratıklar nezdinde zât-ı ulûhiyyetle bağdaşması imkânsız birtakım anlamlar taşımalarına rağmen ilâhî isimler arasında yer aldıkları nok­tasında bir ihtilâf bulunmamasını delil göstererek bedî’ isminin mutlak olarak Allah’a izafe edilebileceğini söylemişler­dir. “Varlıkları yaratan” anlamına geldi­ği hususunda kelâm âlimlenyie aynı gö­rüşü paylaştıkları halde Aristo felsefe­sinden etkilenen İslâm filozofları ile on­ların tesirinde kalan bazı bilginler bediin “yoktan yaratmak” anlamına değil “şe­kilsiz olarak mevcut olan maddeye şekil verip örneği bulunmayan varlıklar mey­dana getirmek” mânasına geldiğini id­dia etmişlerdir.

2- Bedî’, “benzeri bulunmayan yegâne varlık” de­mektir. Başta Gazzâlî olmak üzere bir kısım Sünnî âlimler bu görüşü benimse­miştir. Bunlara göre bediin ihtiva ettiği asıl mâna Allah’ın zât, sıfat ve fiil açı­sından benzeri bulunmayan bir varlık oluşudur. Herhangi bir varlık için zât, sıfat ve fiil açısından herhangi bir ben­zerlik söz konusu edilirse bu o varlığın mutlak olarak bedf oluşuna engel teş­kil eder. Bu bakımdan mutlak bedî’ Al­lah’tır. Ancak ilâhî ilham, ilim, fazilet ve­ya sanatta meslektaş veya çağdaşları arasında sivrilen, yenilikler meydana getiren kişiler için bedî’ lakabının İzafî ola­rak kullanılması mümkündür. Arap ede­biyatında makâme türünün mucidi sa­yılan Ebü’l-Fazl el-Hemedânî (ö. 398/ 1008) için “Bedîüzzaman” lakabının kul­lanılması bunun örneklerinden birini teş­kil eder.

Öyle görünüyor ki bedî’, keiâmcılarca benimsenen her iki anlamı da içermektedir. Ancak birinci anlamda kabul edilirse kâinatla ilgili ilâhî bir isim, ikin­ci anlamda kabul edilirse zâtı niteleyen bir isim olur. Kelâmcıların bedî’ ismine verdikleri birinci anlamın onların kâina­tın yoktan yaratıldığına ilişkin görüşle­riyle uyum halindedir. İslâm filozofları­nın bedf kavramına verdikleri mâna pek isabetli görünmemektedir. Çünkü teistik açıdan yoktan yaratmak mevcuttan (şey’) yaratmaktan daha tutarlı olduğu gibi aşkın, üstün ve mükemmel bir tanrı an­layışına da daha uygun düşmektedir. Akıl nazarında yoktan yaratan bir ilâh anlayışının mevcuttan yaratan ilâh an­layışından daha mükemmel olduğu tar­tışmasız kabui edilmelidir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler