Nedir ?

Beddua Nedir, Beddua Etmek Ne Demek, Anlamı, Hakkında Bilgi, İslamda Beddua

Beddua, Bir kimsenin başına kötü şeyler gelmesi için yapılan dua.

Beddua, Farsça’da “kötü” anlamına ge­len bed ile Arapça’da “dileme, isteme” gibi anlamlara gelen dua kelimelerinden oluşmuş bir bileşik isimdir. Dinin zulüm ve haksızlık saydığı geçerli sebeplere da­yanması şartıyla beddua etmenin caiz olduğunu gösteren âyet ve hadisler var­dır. Nitekim müfessirlerin çoğu. “Allah kötü sözün alenen söylenmesini sevmez; ancak zulme uğrayanlar hariçtir” mealindeki âyetin haksızlığa uğrayanların zalime beddua etmelerine izin verdiğini belirtmişlerdir. Ayrıca Hz. Peygamberin de müslümanlara işken­ce etmek, İslâm dinine şiddet ve baskı yoluyla karşı koymak gibi kötülü ki Griyle tanınan bazı müşriklere beddua ettiğini ve bu bedduasının etkisini gösterdiğini bildiren hadisler vardır. Bu hadislerin birinde verilen bilgiye göre Resûl-i Ek­rem, müşriklerin önde gelenlerinden Ebû Cehil, Ümeyye b. Halef (veya Übey b. Ha­lef), Utbe b. Rebîa, Şeybe b. Rebîa ve Ukbe b. Ebû Muayt’ın içinde bulunduğu ye­di kişi hakkında beddua etmiş ve hadi­sin râvisi İbn Mes’ûd’un bildirdiğine gö­re bu kişilerin hepsi Bedir Savaşı sıra­sında öldürülmüş, böylece Peygamber’in bedduası yerini bulmuştur. Yine Hz. Muhammed’in müslümanları uyarmak düşüncesiyle, para­ya taparcasına düşkün olan Buharı, “Cihâd”, 70, “Rikâk”, 101, ana babaya âsi olan bazı kimselere ad vermeden beddua ettiği bilinmektedir.

Özellikle mazlumun bedduasının ka­bul olunacağına dair bazı hadisler var­dır. Nitekim birçok kaynakta yer alan bir hadise göre Resûlullah Muâz b. Cebel’i Yemen’e vali olarak gönderirken bazı görevlerini sıraladıktan sonra, “Maz­lumun bedduasından sakın! Çünkü onun­la Allah arasında perde yoktur” diyerek zulüm ve haksızlık konusunda onu uyar­mıştır. Ayrıca baş­ka hadislerinde de misafirin duası ve babanın çocuğu hakkındaki duası, ada­letli devlet başkanı ve oruçlu kimsenin duasıyla mazlumun bedduasının kabul edileceğinden şüphesi olmadığını belirt­miş, bizzat kendisi de mazlu­mun bedduasına uğramaktan Allah’a sı­ğınmıştır.

Bununla birlikte beddua Hz. Peygamber’den en az duyulan sözlerdendir. Bu­nun sebebi, İslâm ahlâkında af ve ihsa­na adaletten daha çok önem verilme­sidir. Nitekim, “Bir kötülüğün karşılığı onun dengi bir kötülüktür. Yine de bir kimse bağışlar ve böylece iyilik yolunu tutarsa artık onu ödüllendirmek Allah’a düşer”; “Kim sabreder ve bağışlarsa işte bu, muhakkak ki bü­yüklere yaraşır yüce davranışlardandır” mealindeki âyetler ba­ğışlamanın üstünlüğünü açıkça göster­mektedir. Hatta bazı tefsirlerde, Uhud’-da müslümanlara karşı savaşan müşrik­lerle ilgili olarak Hz. Muhammed’e hita­ben, “Senin yapacağın bir şey yok. Allah ya onların tövbelerini kabul edecek ya da kendilerine kötülük ettikleri için onlan azaba uğratacaktır” mealindeki âyetin, bazı müşriklere beddua eden Hz. Peygamberi ikaz et­mek maksadıyla geldiği, nitekim bu ki­şilerin sonradan müslüman oldukları be­lirtilmektedir. Esasen Hz. Muham­med’in genellikle İslâmiyet’e karşı dire­nenlere beddua etmek yerine onların hi­dayete ermeleri için dua ettiği bilinmek­tedir.

İslâm âlimleri, müslümanların olur ol­maz sebeplerle birbirleri aleyhine bed­dua etmelerinin İslâm ahlakıyla uyuşma­yacağına dikkat çekmişlerdir. Bilhassa mutasavvıf ahlâkçılar bedduanın tasav­vuf! edeple bağdaşmadığını belirtirler. Nitekim Gazzâlî tevekkül ehlinin uyması gereken kuralları sıralarken bunlardan birinin de malı çalınan kimsenin hırsıza beddua etmekten kaçınması olduğunu, eğer beddua ederse tevekkülünün bâtıl olacağını kaydettikten sonra zâhid ve mutasavvıfların zalime beddua etmek yerine ona acıdıklarını, ıslah olması için dua ettiklerini anlatan rivayetler aktarır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler