Tarih

Batuhan Kimdir, Hayatı, -Altın Orda Devleti Kurucusu-

Batuhan, (ö, 653/1256) Altın Orda Hanlığı’nın kurucusu ve ilk hükümdarı (1227-1256).

Cengiz Han’ın torunu ve Cuci’nin oğ­ludur. Annesi, Cuci ulusunun ünlü kabi­lelerinden biri olan Kongiradlar’dan Elçi Noyan’ın kızı Erkin Kuçin (Ögey Kuçin) Hatun’dur. XIII. yüzyılın başlarında doğ­duğu tahmin edilmektedir.

Eski Türk geleneklerine göre ülke top­raklarından bazı parçalar hükümdar aile­sinin fertlerine daha iyi bir yönetim sağ­lamak amacıyla “yurt” olarak verilirdi. Cengiz Han da, Batu’nun babası Cuci Han’a Doğu Deşt-i Kıpçak’ı yurt ve Hârizm’i de “yemlik” olarak vermişti. Cuci Han kendisine bırakılan toprakları 1222-1227 yılları arasında idare ettikten son­ra 1227’de bir kaza sonucu Cengiz Han’­dan altı ay önce öldü. Kendi adıyla anı­lacak olan Cuci ulusunun temellerini atan Cuci Han öldüğü zaman hâkimiyet sa­hası batıda İtil (Volga) boyuna kadar uza­nıyordu. Batı Deşt-i Kıpçak henüz fethedilmemekle birlikte İtil’in batısındaki bütün bozkırlar, “yeryüzünün Moğol at­larının ayaklarının bastığı yerlere kadar olan kısmı” Cuci’nin ülkesi sayılıyordu.

Cuci Han’ın ölümünden sonra on se­kiz oğlundan ikincisi olan Batu ile ağa­beyi Orda, babalarının yerine geçme ko­nusunda anlaşamadılar. Batu büyük ol­duğu için Orda’nın, Orda ise daha kabili­yetli olduğu için kardeşi Batu’nun ba­şa geçmesini istiyordu. Birbirleri lehine tahttan feragat eden kardeşler mese­lenin çözümü için dedeleri Cengiz Han’a başvurdular. Torunlarına iltifat ve ihsan­larda bulunan Cengiz Han Batu’ya “Sayın Han”, Orda’ya da “İçen Han” lakaplarını verdi. Cuci ulusunu Türkler’deki ikili İda­re sistemine göre yeniden düzenledi. “Sol-Kol”u yani Doğu Deşt-i Kıpçak’ı Or­da Han’ın, “Sağ-Kol”u yani Batı Deşt-i Kıpçak ile İtil boyunu Batu Han’ın yöne­timine verdi. Orda Han’ı Sayın Han’a tâ­bi kıldı. Böylece Batu Han bütün Cuci ulusunun hanı oldu. Cengiz Han hâkimi­yet alâmeti olarak Batu Han için “altın busagalı ak orda” (altın akşamlı ak otağ) kurdurdu. Bundan dolayı Batu Han so­yundan gelenlere Ak Orda veya Altın Or­da hanedanı denildi. Diğer torunu Orda için de “gümüş busagaiı gök orda” (gü­müş akşamlı gök otağ) kurdurduğundan dolayı bunun soyundan gelenlere de Gök Orda hanedanı denildi. Batu Han so­yundan gelenler Cuci ulusunun ve aile­sinin başkanı olmakta devam ettikleri gibi Gök Orda hanedanı da bunların üs­tün hâkimiyetlerini tanımak suretiyle varlıklarını sürdürdüler.

Batu Han’ın da hazır bulunduğu bü­yük kurultay Cengiz Han’ın yerine üçün­cü oğlu Ögedey’i kağan seçti (1228). Ba­tu Han’ın babasının topraklarını yönet­mesini amcası Ögedey Han da tasdik et­ti. Ertesi yıl açılması kararlaştırılan ikin­ci Kıpçak seferi için Batu Han başbuğluğa tayin edildi. Batu Han’ın da katıldı­ğı bu kurultay batı seferinin başlaması­nı kararlaştırdı. Kağanın oğlu Göyük da­hil Batu’nun diğer amcaları Çağatay ve Tuluy’un oğullarından pek çoğu kendi birlikleriyle beraber Batu Han’ın emri­ne verildi. Ünlü Moğol kumandanı Subitay Noyan müşavir olarak Batu’nun ya­nında yer aldı. Kağanın emriyle Cengiz sülâlesinin birçok “tigin”leri Batu Han ordusuna katıldılar. Büyük kısmı Türk olan ve birkaç yüz bin kişiden oluşan Türk-Moğol ordusu 1229’da hare­kete geçti.

Batu Han’ın orduları önce, 1223’te Kalka Meydan Muharebesindeki zafer­den sonra dönerken uğradıkları yenilgi­nin intikamını almak üzere Deşt-i Kıp­çak’a saldırdı. Buralardaki bozkırlara adı­nı veren Kıpçaklar. XI. yüzyıl ortaların­dan itibaren Yayık havzasından çıkarak Karpatlar’a ve Tuna’ya kadar Karade­niz’in kuzeyindeki ovaları tamamen hâ­kimiyetlerine alan ve buralara daha ön­ce gelip yerleşen Hazar, Uz (Oğuz) ve Peçenek gibi diğer Türk illerinin kalıntıla­rını da bünyelerine katan büyük bir Türk iliydi. 1223’ten beri de Moğol istilâsına karşı mücadele veriyorlardı. Batu’nun ordusuyla Kıpçaklar arasında şiddetli ça­tışmalar oldu. Önce Bulgarlar üzerine yüründü, kısa zamanda yenilen Bulgarlar’ın başta Bulgar şehri olmak üzere bütün şehirleri tahrip edildi ve yağma­landı. Kama Bulgarlan’nın yüzyıllardan beri kurdukları veya geliştirdikleri dev­let ve ticaret müesseseleri kısa sürede imha edildi. 1239’da Kıpçaklar’ın, Bulgarlar’ın. Başkırtlar’ın ve Aslar’ın (Alan) son direnişleri de kırıldı. Böylece batıda Karpatlar’a, güneybatıda Boğdan, Eflâk ve Dobruca’yı içine alarak Tuna nehrinin denize döküldüğü yere kadar bütün top­raklar Batu’nun eline geçti. Kıpçak-Mo­ğol mücadelesi Batu’nun zaferiyle Mo­ğollar lehine sonuçlanırken Cuci ulusu azametli yapısıyla tarih sahnesine çık­mış oldu.

Batu Han Deşt-i Kıpçak’ın fethiyle uğ­raşırken bir taraftan da Rus prenslik­leri üzerine sefer yapmaktan geri kal­madı. 1237 sonunda mevsim kış oldu­ğu halde, bu sırada pek çok kınezlikler-den oluşan Rus yurdunun fethine baş­landı. Pek çok şehir zaptedildikten son­ra 1238 Şubatında Moskova, 1239’da Çernikov yağmalandı. 1240 Aralık ayın­da Kiev zaptedilerek tahrip edildi. Bun­dan sonra Batu Han’ın orduları Polon­ya, Macaristan, Avusturya ve Dalmaçya’ya kadar olan ülkeleri çiğneyerek yağ­maladılar. 9 Nisan 1241’de Liegnitz ya­kınında karşılarına çıkan Alman kuvvet­lerini de yendiler. Fakat daha ileriye gi-demeyerek Macaristan’a döndüler. Ba­tu Han’ın ordusu bütün meydan savaş­larını kazandı. Binlerce kilometrekare genişliğindeki Doğu Avrupa sahasını ele geçirdi. Bu sırada Ögedey Kağan’ın Ölüm haberi geldi. Buna göre bü­tün Moğol başbuğlarının geri dönmesi ve seferin bitmesi gerekiyordu. Aslında bu büyük askerî harekât, daha 1240’ta Kiev’in zaptı ile tamamlanmış olu­yordu. Polonya, Macaristan, Avusturya ve Dalmaçya’ya kadar uzanan harekât seferin asıl gayesini aşmış ve yağmaya dönüşmüştü. Pek çok ganimet elde edil­mişti; ancak ordu yorulmuş ve Batu Han ile Ögedey’in oğlu Göyük ve Çağatay’ın oğlu Börü arasında birtakım anlaşmaz­lıklar çıkmıştı. Bu şartlar altında sefere devam etmek istemeyen Batu Han, Öge­dey’in ölüm haberini seferin bitiş emri gibi telakki ederek Eflâk ve Boğdan üze­rinden 1242’de yurduna döndü. Bu uzun seferin en önemli sonucu, Cengiz Han zamanında “Moğol atlarının çiğne­diği” bütün sahaların Cuci’ye verileceği vaadinin onun oğlu Batu Han tarafın­dan gerçekleştirilmesiydi. Bu sefer so­nunda, babasının adıyla anılan Cuci ulu­sunun ve bu ulusun batı kanadını teşkil eden Altın Orda Hanlığı’nın gerçek ku­rucusu Batu Han olmuştur.

Batu Han’ın batı seferini yeni bir ulus ve yeni bir devlet kurma düşüncesiyle başlattığı anlaşılmaktadır. Doğuda İrtiş, batıda Tuna nehirlerine kadar uzanan sahada yeni bir ulusun ve yeni bir dev­letin temellerini atan Batu Han, Deşt-i Kıpçak’ın fethi sırasında büyük yararlık gösteren kardeşi Şiban’a (Şeybân) Kara-kum ve Arakum sahası ile Siriderya ve Sarısu ırmağı ayağına kadar olan yerle­ri kışlamak; Irgız, Sıvuk, Or ve İlek ır­maklarından Ural dağlarına kadar Ya­yık ırmağının doğusunu yaylak olmak üzere verdi. Batu Han ile ağabeyi Orda Han arasındaki bu bölge daha sonra Şiban Yurdu olarak anıldı. Batu Han, Mo­ğol fethi sırasında büyük çapta zarara uğrayan Deşt-i Kıpçak şehir hayatını ve ticaretini yeniden canlandırmaya çalıştı. Sefer sırasında meydana gelen tahriba­tın sosyal ve ekonomik hayat üzerinde­ki olumsuz etkilerini silmek için araia-nnda her çeşit millet ve dinden tüccar­ların bulunduğu bir danışma kurulun­dan faydalandı. Hâkimiyeti altına giren Kırım, Bulgar, Kuzey Kafkasya, Hârizm ülkelerinin ticarî önemini kavrayan Ba­tu Han, doğu-batı ve kuzey-güney yö­nünde geçen eski ticaret yollarını emni­yet altına aldığı takdirde iktisadî ve si­yasî iktidarının kuvvetleneceğini düşü­nüyordu. Asya’dan Avrupa’ya ve Yukarı Bulgarya’dan güneye giden kervan yol­larının kesiştiği noktada İtil ırmağının sol sahilinde başşehri Saray’ı kurdu. Kı­rım’da Kefe, Kerç, Sudak, Azak limanla­rıyla; Yukarı Bulgarya’nın Bulgar, Ükek; Kuzey Kafkasya’nın Macar; Hârizm ül­kesinin Ürgenç gibi şehirleri kısa zaman­da tekrar eski ticarî canlılıklarını kazan­dılar, kervanların ve tacirlerin uğrak ve faaliyet merkezleri oldular.

Batu Han’ın amcaları Çağatay Han ve Ögedey Kağan’ın birbiri ardından 1241’de ölmeleri üzerine dört ulus için­de en yaşlı ve itibarlı kişi olarak Cengiz Han’ın torunu Batu Han kalmıştı. Ku­rultaylarda ve toplantılarda onun reyi­nin aksine teklifte bu lun ula mayaca k ka­dar nüfuz kazanmış olmasına rağmen yasalara uygun şekilde kağanlık maka­mına hürmetini daima muhafaza etti. Batu Han ve ondan sonra gelen Berke Han, yalnızca kağanların isimlerini ve damgalarını ihtiva eden paralar bastır­mışlardır.

Ögedey Kağan hayatta iken veliaht olarak düşündüğü oğlu Koşi’nin ölümü üzerine ondan olan torunu Siramun’u veliaht yaptı. Ögedey Han ölünce kağan olan Şiramun’un yaşı küçük olduğu için annesi Turakina Hatun onun naibi ol­du. Bazı başbuğlar ise Ögedey’in oğlu Göyük’ü seçmek istiyorlardı. Batu Han Kıpçak seferi sırasında kavga ettiği Gö-yük’ün seçilmesine karşı idi. Sefer sıra­sındaki itaatsizliğini kağana şikâyet et­miş ve Ögedey Kağan da oğlu Göyük’ü azarlamıştı. Bu yüzden Batu Han Göyük’ün seçileceği kurultaya gitmek is­temiyordu. Beş yıla yakın bir mücadele­den sonra kurultay nihayet 1246 Ağus­tosunda toplanabildi. Batu Han maze­ret beyan ederek kurultaya katılmadı, vekâleten kardeşlerini gönderdi. Göyük kağan seçildikten sonra kendisine mu­halefet eden Batu Han ile uğraşmaya başladı. Batu’nun Azerbaycan’daki ku­mandanlarını görevden uzaklaştırdı. Ba­tu da kağanın onların yerine gönderdiği adamını öldürttü. Buna hiddetlenen Gö­yük Kağan büyük bir ordu ile 1248 yılında Batu Han üzerine yürüdü. Batu da onu karşılamak üzere yola çıktı. İki or­du birbirlerine yaklaştıkları sırada Gö­yük Kağan öldüğü için ordusu dağıldı. Bunun üzerine Batu Han, kuvvetlerini kardeşlerinin kumandası altında olmak üzere amcası Tuîuy Han’ın büyük oğlu Mengü’nün hizmetine gönderdi. Topla­nan kurultay Batu Han’ın isteğine uya­rak Temmuz 1251’de Mengü’yü kağan seçti. Böylece Ögedey Kağan evlâdı hâ­kimiyeti kaybetmiş ve Tuluy evlâdı ka­ğanlık makamını ele geçirmiş oldu.

Mengü’nün kardeşi Hülâgû Han’ın İran, Azerbaycan ve Anadolu’yu istilâ hareke­tine Batu Han’ın askerleri de katıldılar ve Azerbaycan’ı ele geçirdiler. Batu’nun Göyük Kağan tarafından kovulan emîr ve dârûgaları yine bu bölgeye hâkim ol­dular. Batu Han’ın memurları ve tahsil­darlar onun adına Azerbaycan’da vergi topluyorlardı. Daha sonraları Altın Orda hanları buna dayanarak Azerbaycan top­raklan üzerinde hâkim olmak istemiş­lerdir.

Doğu Avrupa’ya yaptığı büyük sefer­le Altın Orda Devleti ve sonraları onun birer kalıntısı olan Kırım-Kazan ve Nogay hanlıklarının kurucusu sayılan Batu Han’ın ölüm tarihi kesin olarak bilinme­mektedir. Çeşitli kaynakların karşılaştırıl­masından çıkan sonuca göre Batu Han büyük bir ihtimalle 1255 sonları veya 1256 başlarında vefat etmiş, şamanist olduğu için kendisine atalarının âdetle­rine uygun şekilde merasim yapılmıştır. Mezarı bilinmeyen bir yerde hazırlanmış, eşyaları, atı ve silâhlarıyla birlikte gö­mülmüştür. Üzerinde saatlerce at koşturularak mezar yerinin kaybolması sağ­lanmıştır.

Altın Orda Hanlığı’nın gerçek kurucu­su olan Batu Han, Cengiz yasasına sıkı sıkıya bağlı cihangir bir kumandan, si­yasî bakımdan dirayetli ve cömert bir devlet adamı olarak tanınmıştır.

Batu Han hükümdarlardan gelen he­diyeleri hazineye koymaz ve din ayrımı yapmadan orada bulunan herkese da­ğıtırdı. Halkına ve tüccarlara çok iyi dav­ranır, bundan dolayı da halk kendisine “iyi yürekli han” anlamında Sayın Han derdi. Yabancı ülkelerden gelen tüccar­ların bütün mallarını satın alır ve fazla­sıyla ödeme yapardı. Cûzcânî onun müslüman olduğunu, fakat bunu gizlediği­ne dair güvenilir rivayetler bulunduğu­nu söyler. İslâm ülkeleriyle geliştirdiği ilişkiler daha son­raki yıllarda İslâm dininin resmen kabul edilmesiyle sonuçlanmıştır. Ölümünden sonra dört oğlundan ikisi arka arkaya babalarının yerine geçtilerse de kısa ara­lıklarla ölmeleri üzerine Batu Han’ın kar­deşi Berke Han tahtı ele geçirmiştir. İs­lâm ulemâsından Şeyh Seyfeddin Bâharzî ile Hârizm bölgesinde bulunduğu sıra­da tanışan Berke Han Müslümanlığı ka­bul eden ilk Altın Orda hükümdarıdır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi