Tarih

Batn-ı Nahle Seriyyesi Nedir, Tarihi, Amacı, Hakkında Bilgi

Batn-ı Nahle Seriyyesi, Müslümanların Kureyşliler’e güçlerini hissettirdikleri ilk seriyye.

Medine’de hicretten sonra yeni bir dev­letin kurulması ve Kur’ân-ı Kerîm’de İs­lâm düşmanlarıyla savaşa izin verilmesi (Hac 22/39) üzerine Hz. Peygam­ber, mücadele halinde olduğu Kureyşli müşriklere karşı kesin bir tavır ortaya koydu. Kureyş kervanlarının Medine çev­resinden geçmesine engel olmayı, bun­lara baskınlar düzenleyerek kendilerini İktisadî baskı altına almayı, can ve mal­larına zarar vermek suretiyle onlara kar­şılık vermeyi kararlaştırdı. Bu maksatla, hicretten yedi ay sonra Suriye’den ge­len Kureyş ticaret kervanlarına karşı çe­şitli gazve ve seriyyeler tertip etti. An­cak Kureyşliier kendi istihbaratları ve Medine’deki bazı münafıklarla Yahudi­lerden aldıkları haberler sayesinde bu baskınlardan kurtulmayı başardılar. Hic­retten sonraki 7-16. aylar arasında Hz. Peygamber’in hazırladığı dört gazve ve üç seriyyede ticaret kervanlarına baskın yapılamadığı gibi çarpışma da vuku bul­madı.

Hz. Peygamber hicretten on yedi ay sonra, Nahle Seriyyesi veya Abdullah b. Cahş Seriyyesi di­ye de bilinen Batn-ı Nahle Seriyyesi’ni düzenledi. Bu seriyyenin nereye ve ne maksatla gönderildiğini çok gizli tutma­ya karar verdi ve bunun için bazı tedbir­ler aldı. Halası Ümeyme’nin oğlu ve aynı zamanda süt kardeşi olan Abdullah b. Cahş el-Esedî’ye bir akşam sabah nama­zına silâhlarıyla birlikte gelmesini söy­ledi. Sabah namazı kılındıktan sonra mu­hacirlerden yedi veya sekiz kişi ile bir araya geldiler. Hz. Peygamber kâtibi Übey b. Kâ’b’a bir mektup yazdırarak Abdullah’a verdi ve kendisini seriyye kuman­danı tayin ettiğini bildirdi. Medine’nin doğu yönündeki Necid yolunu takip ede­rek iki gece yol aldıktan sonra mektu­bu açmasını ve içindeki emri yerine ge­tirmesini söyledi. Abdullah iki gece son­ra Batn-ı Melerdeki İbn Dümeyra kuyu­suna varınca mektubu açtı ve arkadaş­larına okudu. Hz. Peygamber mektupta Tâif- Mekke arasındaki Batn-ı Nahle’ye kadar ilerlemelerini ve orada güneyden gelecek Kureyş kervanını gözetlemeleri­ni emrediyordu. Abdullah Hz. Peygam­ber’in emrine uyarak arkadaşlarını ken­disiyle birlikte gelip gelmemekte ser-beşt bıraktı. Seriyyede bulunanlar onun­la birlikte gelmek istediklerini söyledi­ler. Hepsi de muhacirlerden olan seriy­ye mensupları şunlardı: Ebû Huzeyfe b. Utbe, Âmir b. Rebîa, Vâkıd b. Abdullah, Ukkâşe b. Mihsan, Hâlid b. Bükeyr, Sa’d b. Ebû Vakkâs, Utbe b. Gazvân. İbn Hi-şâm ile Taberî sekizinci olarak Süheyl b. Beyzâ’nın adını zikrederler. Seriyye men­suplarının on iki veya on üç kişi olduğu­na dair rivayetler de vardır.

Abdullah aldığı emir gereğince yolunu değiştirerek Mekke’nin güneyine Batn-ı Nahle’ye doğru İlerlemeye başladı. Bu­rası Yemen-Tâif istikametinden gelen­lerin Mekke’ye giderken uğradıkları son menzildi. Seriyyede iki kişiye bir deve düşüyordu. Sa’d b. Ebû Vakkâs ile Utbe b. Gazvân’ın nöbetleşe bindikleri deve kayboldu. Onlar iki gün boyunca deveyi ararken arkadaşlarından uzaklaştılar, bir daha da buluşamadılar.

Batn-ı Nahle’ye varan Abdullah ve ar­kadaşları orada beklemeye başladılar. Receb ayının son günü İbnü’l-Hadrami’nin başkanlığında Tâiften dönmekte olan bir Kureyş kervanını farkettiler. Sa­vaşın yasaklandığı haram aylan*n son gününde bulunmaları sebebiyle kervana hücum edip etmemekte tereddüt gös­terdiler. Bir gün sonra ise kervanın Mek­ke haremine gireceğini ve yeni bir yasa­ğın başlayacağını, dolayısıyla kervanın kurtulacağını düşündüler. Sonunda dört kişinin bulunduğu kervana saldırmaya karar verdiler. Kervanın yöneticisi Amr b. Hadramî’yi Öldürüp Osman b. Abdul­lah b. Mugîre ile Hakem b. Keysân’ı esir aldılar ve kervana el koydular. Nevfel b. Abdullah ise kaçıp kurtuldu. Abdullah b. Cahş ele geçirilen ganimeti beşe böle­rek beşte birini Hz. Peygamber için ayırdi; geri kalanı kendi aralarında bölüştü­ler. Ganimetlerin taksimini bildiren âye­tin(Enfal 8/41) henüz nazil olmamasına rağmen Abdullah’ın bu taksimi ilâ­hî emre uygun düştü.

Mücahidler Medine’ye geldiklerinde Hz. Peygamber iki esiri hapsetmekle bera­ber kendisine ayrılan ganimet hissesin­den bir şey almadı ve haram ayda savaş­tıkları için onları azarladı. Seriyye men­supları Hz. Peygamber’in ve müslümanların kendilerini kınamalarına çok üzül­düler. Ancak bir süre sonra durumu ay­dınlatan âyetler nazil oldu-. Allah Teâlâ haram aylarda savaşmanın büyük gü­nah olduğunu, fakat Allah’ı inkâr etme­nin, insanları Mescid-i Harâm’ı ziyaret­ten alıkoymanın ve halkını oradan çıkar­manın daha büyük günah olduğunu, fit­ne çıkarmanın ise adam öldürmekten de beter olduğunu(Bakara 2/217) beyan etti. Böylece seriyye mensuplarının hak­lılığı ve Allah tarafından bağışlandığı(Bakara 2/218) kesinlik kazanınca Hz. Pey­gamber kendisine ayrılan ganimeti aldı.

Kureyşliler’in iki esiri kurtarmak İçin gönderdikleri fidyeyi Hz. Peygamber, de­velerini aramakta olan Sa’d ile Utbe’nin Medine’ye dönüşüne kadar kabul etme­di. Daha sonra her esir için 1600 dirhem fidye aldı. Esirlerden Hakem b. Keysân İslâmiyet’i kabul ederek Medine’de kaldı.

Batn-ı Nahle Seriyyesi, müslümanların ilk defa bir düşmanı öldürdüğü, on­lardan esir alıp ganimet ele geçirdiği bir seriyyedir. Bu seriyye ile Hz. Peygamber, Mekke’nin güneyinden böyle bir saldırı beklemeyen Kureyşli müşriklere gözda­ğı verdi. Asırlardan beri kullandıkları ti­caret yollarını kesebileceğini, hatta is­terse Mekke’ye kadar yaklaşabileceğini onlara gösterdiği gibi Medine İslâm dev­letini ciddiye almak mecburiyetinde ol­duklarını da hissettirdi. Bu sefer aynı zamanda iki taraf arasındaki savaş ateşi­ni tutuşturan bir kıvılcım vazifesi gördü. Nitekim iki ay sonra büyük Bedir Gaz­vesi meydana geldi ve onu diğerleri ta­kip etti.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler