BARIŞ DÜŞÜNCESİ
BARIŞ DÜŞÜNCESİ
Milletler arasında her
türlü savaşın ortadan kalkması ve evrensel bir barışın kurulmasıyla
İnsanlığın ilerleme
sağlayacağını İleri süren XIX. yüzyıl sonlarının düşüncelerinden biri. Barış
düşüncesini savunanlar, meselenin anayasal düzenlemeler yoluyla çözüme kavuşmasından
çok, uluslararası çatışmaların sebepleri konusundaki değer yargılarına ağırlık
verirler. Gerilimsiz, şiddetsiz, İdeal bir uyumlu toplum yaratıldığında barışa
kav usul ab iteceği inancını taşırlar. Dolayısıyla barış düşüncesi sadece
ferdin ahlakî sorumluluğa dayalı erdemli tutumlara olan İhtiyacını açıkça dile
getirenlerin düşüncesi olagelmişi ir. Bu haliyle barış düşüncesi, kötülüklerin
reddi ve tamamen ferdî çözümlerin uygulanmasına İndirgenebilir.
Tabiî hukuk anlayışını
savunanların, daha sonra dayanışına leorisyenlcrİnın ileri sürdükleri kanun
yoluyla barış, sosyal grupların adil şekilde düzenlenmesi anlayışında
ıncrkczîleş-miştir. Siyaset yoluyla barış, devlcileri belli ilkelere göre
düzenlemeyi hedef alır, meselâ XIX. yüzyılda milliyet esasına göre düzenlenmesinin
düşünüldüğü gibi, İlerleme yoluyla barış, geçen yüzyılda iyimser liberalizmin,
pozitivizmin ve bazı sosyalist ekollerin düşü olmuştur. Ama Marksizmin tesis
etme iddiasında olduğu barış, devrini (veya savaş) yoluyla gerçekleşecektir.
Baş düşüncesi bir çok
ideoloji içinde kalıcı ağırlığını sürdürerek (akımdan akıma, düşünceden
düşünceye) kendini aktarmakladır. Romantik hıımanitarizm, hrislı’yan
ahlakçılığı, faydacılık ve ütopyacılık barışla genel olarak ilgilenen düşünce
akımlarıdır.
I.Dünya Savaşından bu
yana barış düşüncesi çeşitli yaklaşımlar biçiminde ortaya çıkmıştır:
1-
Birincisi, savaşın uygun anayasal işlemlerle ortadan kaldırılabileceğine
işaret eder. Başkan Wilson ve Cemiyct-i Akvam (daha sonra Birleşmiş Milletler
olacaktır) savunucularına barışçı (1916-19) denilmişiir. Çünkü bunlar savaşın
ahlâka aykırı olması yanında, medeniyetin yıkıcı olduğunu da söylerler. Ama
bunlar nıililarizmc karşı kuvvet kullanma konusunda çekingen davranmamışlar
veya saldırıyı kışkırtmaktan geri durmamışlardır. Onlar iktidarı
“kollekı i deştirmek” istemişler, lek ick ülkelerin elinden iktidarı
alıp onu uluslararası topluluğun hizmetine vermek İstemişlerdir.
2- ikinci
kullanım, bir başka millete karşı kurulmuş bir orduda hangi şart altında
olursa olsun görev almayı reddedenlerin inanç ve tutumlarına matuftur. Bu,
şahsî veya dinî barış düşüncesi olarak tasvir edilebilir. Hristiyan, Budist,
Konfüçyanİst, Hinduİst örnek olarak verilebilir; onlara göre insan
ilişkilerinin temelini uzlaşma, sevgi ve itaat, şefkat oluşturur.
3- Üçüncü
kullanım, silah yoluyla meselenin çözümüne karşı olan kimselerin inanç ve tutumlarında
saklıdır. Bunlar silaha başvurulduğu takdirde meseleye taraf olanların,
sonuçta önceki durumlarından çok daha kötü hâlde olacaklarından dolayı barıştan
yanadırlar. Bir muhalifin fikrini değiştirmek için hoşgörüyü ve şeikati,
yardımı artırmalı, bunu yaparken etkin olarak onun acılarını giderici bir çaba
içine girmelidir. Bu fikre siyasî veya rasyonalist barış düşüncesi denir.
Barış düşüncesi hiçbir
devlet tararından resmî politika olarak benimsenmiş değildir, fakat iki dünya
savaşı arasında bütün Avrupa ülkelerinde oldukça taraftar bulmuştur. Bu kanı,
dindar olmayıp da savaşa karşı olanlara (Avrupa ülkelerinin savaşmasının bir iç
savaş olduğu düşünülürse) cesaret ve güç vermiştir. Ccmiyet-i Akvam
destekleyicileri, her türlü savaşa karşı olanlar ve diğerleri şeklinde bölünmeye
temayül göstermişlerdir. Cemiyetin taraf olacağı savaşları gayrı meşru
sayanlar bir yanda, silahlı kuvvetleri sınırlandırıp cemiyetin onayladığı
savaşa yetecek gücü korumayı savunanlar diğer yanda yer almışlardır. Bu
İkinciler toplu güvenlik sağlanamadığı İçin 1939’dan önce mutlak barışçıların
milliyetçi vcyalnızlıkçılarla (isolationist) şuursuz işbirliğine girdikleri
için cemiyete bağlı bir kuvvet İstiyorlardı. II.Dünya Savaşıyla birlikte
kişisel barış düşüncesi azalma eğilimigöstermişve askerlik hizmetine bilinçli
itiraz, bu hizmeti ka-nunîleştirmiş, bulunan devletlerde 1914-18’dc olduğundan
daha da düşmüştür. Nükleer silahların keşfiyle birlikte barış düşüncesi canlanmış
ve konvansiyonel silahlarla yapılan savaşlara İtiraz etmeyen çevrelerde bile
nükleer
silahların karşılıklı
indirimi fikri savunulur olmuştur. Özellikle II.Dünya Savaşı’nın bitimi-ni
sağlayan ABD’nin Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atom bombası
atması ve yüz binlerce insanın ölmesi, savaşa ve nükleer silahlara karşı barış
düşüncesinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
Barış düşüncesi belli
bir siyasî doktrin manzarası arzetmez. Bütün savaşların ahlaken kabul
edilemez olduğu, bu siyasi ve başka amaca ermek için şiddet ve kaba kuvvet
kullanmanın hiçbir haklı nedene dayanmadığı yolundaki genel kanı, bu düşünceyi
beslemiştir. Bu görüşler tarih boyunca ortaya çıkmışsa da XIV. yüzyılın son
otuz yılı ve XX. yüzyılda yaygınlaşmış, örgütlenme imkânı bulmuş veya bazı
siyasî tezlerin içinde önemli yer tutmuştur. Bunun nedeni kısmen Orta çağdan
dünya savaşlarına kadar geçen sürede savaşın küçük ve profesyonel güçlerin
sınırları içinde kalmış olmasıdır. Mecburî askerlik XIX.yüzyılda Avrupa ordularında
uygulanmaya başlayınca askerlik hizmetine karşı çıkmalar başlamış, böylece
barış düşüncesinin bir doktrin olarak topluca ifade edilmesi gerekmiştir.
Hristiyan
kiliselerinin terk edilmesi haklı savaşın ilahi adalet gereği olduğunun İleri
sürülmesine yol açtı. I.Dünya Savaşının dehşeti, savaş aleyhtarı görüşlerin
kabut görmesini kolaylaştırdı. Barış düşüncesinin yaygınlaşmasına etki eden en
önemli siyasî faktör, savaşın nedenlerinin ne olduğu yolunda sol kanat yazarların,
anarşist ve marksistlcrin açıklamaları olmuştur. Bu siyasî tutumlara göre
savaş, yönetici kapitalist seçkinlerin bencil iktisadî hırsları yüzünden
milletler arasında patlak vermekte, ama savaştan zarar gören her iki tarafın
halkları, sömürülen proleterya olmaktadır. Barış düşüncesini yerleştiren,
bütün ülkelerin işçilerinin doğal olarak kardeş olduğu ve savaşı çıkaran
kapitalistlere karşı birlik olmaları gerektiği yolundaki uluslararası inançtır.
(SBA)
Bk. Banş; Güç Dengesi;
Savaş.