Edebi Şahsiyetler

Balım Sultan Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Balım Sultan, (ö. 922/1516 [?]) XVI. Yüzyılda Bektaşîliği yeni baştan düzenleyip bilinen hüviyetine kavuşturan mutasavvıf.

Mensuplarınca Hacı Bektâş-ı Veiî’den sonra ikinci pîr (pîr-i sânî) kabul edilen Balım Sultan’ın asıl adının Hızır Balı ol­duğu ileri sürülür. Yaşadığı dönemden kalma doğrudan kendisiyle ilgili hiçbir belge bulunmadığından hakkında bütün bilinenler yazılı ve sözlü Bektaşî gelene­ğine dayanır. Ancak bu gelenekteki ri­vayetler de bazan birbirini tutmaz. Bel­ki de bu yetersizlik yüzünden günümüze kadar bu önemli şahsiyet hakkında her­hangi bîr monografi yayımlanmamıştır.

Balım Sultan, Hacı Bektâş-ı Velî Türbesi’nin yanında bulunan türbesindeki kapı kitabesinde Hacı Bektaş’ın soyun­dan Resul Balı’nın oğlu olarak gösteril­mişse de Bektaşî geleneği onun Resul Balı’nın değil Mürsel Balı’nın oğlu oldu­ğu ve üstelik Hacı Bektaş’in evliliği söz konusu olmadığından ancak “yol oğiu” olabileceği inancındadır. Bu­na karşılık geleneğin Çelebiler kolu, ya­ni Hacı Bektaş’ın evlendiği ve dolayısıy­la kendilerinin onun neslinden geldiği iddiasında olanların temsil ettiği kol ise Balım Sultan’ın gerçekten Hacı Bektaş soyuna mensup bulunduğunu, zira Bektaşîler’in pîr soyundan gelmeyen hiç kim­seye “sultan” demediklerini ileri sürmek­tedir.

Baha Said, Manisa Valide Camii Kütüphanesi’nde rastladığını söylediği 131S (1897-98) tarihinde istinsah edilmiş bir yazmadan naklen Balım Sultan’ın Bek­taşî şeyhlerinden Sersem Ali Baba’nın Dimetoka’da evlendiği bir Sırp prense­sinden doğma olduğunu iddia etmek­tedir.

Bugün için bu rivayetlerden hangisi­nin gerçeğe dayandığını tesbit etmek imkânsız gibidir. Ancak burada önemli olan, Balım Sultan’ın nesebi meselesin­den ziyade onun XVI. yüzyıl başlarında Bektaşîlik tarikatının gelişmesinde oy­nadığı rol ve buna paralel olarak Osman­lı-Safevî mücadelesinin kızıştığı bir dö­nemde Osmanlı yönetimi ile olan dikka­te değer yakın iiişkileridir. Rivayetler, Hızır Balı yahut Balım Sultan’la Osman­lı Sultanı II. Bayezid’i sıkı bir ilişki için­de göstermektedir. Bu ilişki, Dimeto­ka’da doğduğu için eskiden beri bura­daki büyük Bektaşî tekkesi Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Zâviyesi’ne ilgi duyan II. Bayezid’in o zaman şeyh olan Balım Sul­tan’la’ tanışması sonucu doğmuştur. Yi­ne söz konusu rivayetlere göre Safevî propagandası Anadolu’da faaliyete geç­tiği zaman II. Bayezid Balım Sultan’ı Dimetoka’daki tekkeden alarak Hacı Bek­taş Dergâhı’nın başına getirmiştir. Böy­lece 907 (1501) tarihinde Balım Sultan resmen Osmanlı yönetimi tarafından Bektaşî tarikatının başına geçirilmiş olu­yordu. Baha Said’in, II. Bayezid’in bu işi Anadolu’daki Bektaşîler’i ve belki kıs­men kizılbaşları (Alevî) bu propaganda­nın tesirinden korumak maksadıyla yap­tığını söylemesi son derece mantıklıdır. Nitekim Bektaşîler kendileriyle pek” çok noktada müşterek olan kızılbaşlar gibi Safevî yanlısı olmak yerine Osmanlı yö­netimi yanında kalmayı tercih etmişler­dir. Herhalde bunda Balım Sultan’ın pa­yını unutmamak lâzımdır. Bu sebeple Bektaşî geleneği II. Bayezid’in Balım Sul­tan’m müridi olduğu inancındadır.

Balım Sultan’ın iş başına gelir gelmez Bektaşîliği yeni bir ıslahat ve teşkilât­lanmaya tâbi tuttuğu bilinmektedir. Bek­taşîliğin başlangıçta Sünnî eğilimli bir tarikat olmasına rağmen Balım Sultan tarafından bugün bilinen hüviyetine kavuşturulduğu. yani gayri Sünnî bir yapı kazandığı tezinin tarihî bir dayanağı yok­tur. Bu görüşün yanı sıra bazı Bektaşî çevreler, özellikle Çelebiler koluna men­sup olanlar, Balım Sultan’ın tarikatta bir­takım yenilikler yaptığını kabul etmekle beraber ne mücerred’lik erkânını ne de dede-babalığı kabule yanaşmazlar. Bununla beraber mücerredlik erkânı başta olmak üzere Bektaşîlik’teki on iki imam kültü ve “Hak-Muhammed-Ali” şeklin­de ifade edilen ulûhiyyet telakkisi ile on iki post erkânının Balım Sultan zama­nında düsturlaştırıldıgı bir gerçektir. Ba­lım Sultan, XV. yüzyıldan beri tarikat üze­rinde etkilerini göstermeye başlayan Şiî ve Hurûfî unsurları Bektaşîliğin bünye­sine uygun bir şekilde ve Safevî propagandası ile politize olmasına imkân ver­meden kaideleştirmeyi başarmış bir ki­şi olarak Bektaşîlik tarihinde büyük bir rol oynamıştır. Bu yüzdendir ki ona du­yulan minnet ve saygıyı en iyi şekilde ifade etmek üzere Bektaşîlik’te “Balım niyazı” denilen bir erkân geliştirilmiştir. Balım Sultan’dan bugüne intikal et­miş bir eser olmadığı gibi ona atfedilen bazı nefeslerin kendisine aidiyeti de is­pat edilmemiştir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler