Kimdir

Baha Tevfik kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Baha Tevfik kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: Yazıları ve çevirileriyle Türkiye’de materyalizm akımının ilk örneklerini verdiği kabul edilen Baha Tevfik İzmir’de doğdu (1881). Yükseköğrenimi­ni Mülkiye Mektebi’nde tamamladı (1907). Kısa süre felsefe öğretmenliği yaptıktan sonra devlet hizmetinden ayrıldı. Kardeşiyle birlikte “Teceddüd-i İlmî ve Felsefî Kütüphanesi”ni kurdu. Felsefe Mecmuası (1912), Zekâ (1912) dergilerini, Eşek (1913) adlı mizah gazetesini çıkardı. Hükümetçe kapatılması üzerine “El Malûm”, o da kapatılınca “Yine O” adlarıyla ga­zetesinin yayımını sürdürdü. Osmanlı Sosyalist Fırkası’nın kurucuları ve ilk merkez yönetim kurulu üyeleri arasında yer aldı (1910). Bu partinin müta­reke öncesi evredeki çalışmalarının sevk ve yönetiminde büyük işlevi oldu. Organı “İştirak” gazetesini çıkardı. Genç yaşta, geç kalmış bir apandisit ne­deniyle İstanbul’da öldü (1916).

Ülkenin düşün ve siyasal yaşamında yeni ve tepkiye açık olan görüşleri­ni ortaya koyan Baha Tevfik’in dergisi, ilk felsefe dergisidir. Yazılarında inandığı doğruların eylemini yaratmaya çalışmış, yerleşmiş yargıları ve “içi boş şöhretleri” nesnel tartışmanın aydınlığına çıkarmıştır. Kişiliğinin en be­lirgin yönü, Hilmi Ziya Ülken’in belirttiği gibi, karar verme sorununa örnek olmasıdır. Dergisinin ilk sayısındaki yazılarında görüşlerinin şu temel yargı­lara dayandığını söyleyebiliriz:

“ittihat ve Terakki Fırkası”na bağlı düşün adamlarının ırkçı ve turancı görüşlerini eleştirerek yanlış bir ulusallaşma ortamı yaratıldığını öne süren Baha Tevfik, tembellik, ahlaksızlık, medeniyetsizlik gibi ülkenin çağdışı kaldığını gösteren olumsuzlukların ulusal onur, akıncılık, göçebelik, yeni­çeri kavgalarından doğduğunu belirtir ve şöyle yazar:

Milliyet adına yalnız bunlara sahibiz, geçmişteki milliyetimizden ne bugünün yenme sebebi, ne zekâ, ticaret istidadı, kültürleşme, ne de garazdan arınmış bir içtimailik, bir ahlâk ve siyaset var. Sözlerime inanmayanlar idamla, siyasi zulümlerle, kardeş ve ana baba katille­riyle, yeniçeri kavgalarıyle dolu olan tarihimizi gözden geçirsinler. Sanat ve âdetler bakımından da aynı sonuçlan elde etmek tabiidir. Dün Turan’ın kaba kelimeleri ile maksatlarını anlatabilen kafalar, bugün aynı vasıta ile medeni ihtiyaçları ifade edemezler. İleri bir ka­fa, ileri bir dil ister. Şu halde dünkü milliyetin, bugün olduğu gibi di­riltilmesi faydalı değil, zararlıdır.

Baha Tevfik’in materyalizm akımına öncülük ettiği öne sürülen kitabı, Büchner’in Kruft und Stoff (1855) adlı yapıtının çevirisi, Madde ve Kuv­vet’ tir. Bu kitabın yazarı Alman düşünür Ludwig Büchner (1824-1899) ide­alist felsefeye, özellikle Alman idealist felsefesine karşı doğa bilimlerinin ku­ramlarına dayanan “Vulger materyalizmi”nin kurucularındandır. Tabiat ve Ruh (1876), Altın Çağ (1891), Darvincilik ve Sosyalizm (1894) adlı yapıtla­rında, öteki Vulger materyalistleri gibi, insan bilincinin toplumsal bir ürün ol­duğu ve bütün ruhsal süreçlerin özünün toplumsal varlık tarafından neden­sel biçimde belirlendiğini kavrayamadığı kabul edilir.

Madde ve Kuvvet çevirisi, tutucu çevrelerde tepki yaratmış, spiritualizm-materyalizm tartışmalarına yol açarak, özellikle Şehbenderzade Ah­met Hilmi’nin (1865-1913) eleştirilerine hedef olmuştur.

Felsefe-i Fert adlı kitabında sosyalizm ve anarşizm akımlarını tanıtmaya çalışan Baha Tevfik’in, son çözümlemede, insanlığın bilime dayalı “yık­makla değil yapmakla iştigal eden” bir anarşizme gideceği düşünüsünü sa­vunduğu görülür.

Kaynak: Çağdaş Türk Edebiyatı , Meşrutiyet Dönemi 2, Şükran KURDAKUL, 1994, Evrensel Basım Yayın.

İlgili Makaleler