BAĞLAM
Dilbilimin diğer
bilimsel disiplin ve düşünce sistemlerine armağanı olan bağlam terimi, diğer
sosyal bilim disiplinlerinde de, bir lerim veya ifadeye anlamını veren dış
şartları ve çevreyi dile getirir.
Dilbilimde bağlam, bir
ifade veya metinde belirli bir lingüistik birimi inceleyen ve takip eden
seslerin, kelimelerin veya İbarelerin oluşturduğu bütün anlamına gelir. Buna
göre, konuşmayı oluşturan ses birimleri kendilerine bitişik sesler tarafından
belirlenerek kayıt altına alınırlar. Yani, hangi lingüistik birim olursa olsun,
bir lingüistik birimin anlamını belirleyen şey, içinde ortaya çıktığı
bağlamdır. Yine dilbilimde, dil-dışı unsurlara vurgu yapmak amacıyla
J.R.Firt, durum bağlamı (context of situati-on) terimini öne sürmüş ve bu deyim
dilbilimciler arasında büyük kabul görmüştür. Ona göre anlam, İfadelerin
(örneğin seslerin ve kelimelerin) lingüistik özellikleriyle, sözkomısu
lingüistik birimlerin ortaya çıktığı sosyal durumun özellikleri arasındaki
kompleks ilişkilerden doğan şeydir. Dunun bağlamı böylece bir anlamı belirleme
ve ilgili durumsal özellikleri tasnif aracıdır. Dunun bağlamı, dilin içinde yer
aldığı dil-dışı çevredir.
Eğer bağlam kelimesine
akraba bir terimin bulunması gerekiyorsa, bu terim kesinlikle ünlü Fransız
düşünürü Michel Foucault tarafından stkça kulanılanve işlenen
“söylem” (disco-urse) terimi olmalıdır. Cümlelerin birbirlerine
bağlanış tarzlarını içine alan ve cümleden daha fazla bir şeyi ifade eden
“söylem”, “bağlam” ile hemen hemen eşanlamlıdır. Bunun gibi
Thomas Kuhıı’un “paradigma” terimiyle “bağlam” terimi
arasında anlam ve fonksiyon özdeşleşmeleri tesbit edilebilir.
“Poppcr
bağlamında veya Kuhn bağlamında konuşmak ya da yazmak” ifadesinde de görüldüğü
üzere, bağlam, genellikle sistematik bir düşünce bütününü ifade eder. Her
düşünce bir bağlam içinde doğar; her düşünce kendi bağlamı içinde anlamlıdır.
Farklı bağlamlarda yer alan düşünceler, farklı doğruluk ve geçerlilik
ölçülerini gerektirebilirler. Bir düşünceyi, bîr düşünce sistemini anlamanın en
iyi yolu onu kendi bağlamı içinde görmektir. Farklı bağlamlarda yer alan
düşünceler birbirlerine tercüme edilenıcycbilirlcr. Bağkıın, düşüncenin
düşünce-dışı mekanıdır. Düşünce bu mekandan koparıldığında (yani bağlamından
ko-parıldığında) anlamını kaybeder. Çünkü belirli bir bağlamda yer almak
kaçınılmazdır ve bunun en tabiî sonucu da cvrensclciliğin (univer-salism)
karşılı olan izafiyelçilik (rclalİvisnı)’-dir.
Hüsamettin ARSLAN[1]