Azebler Namazgahı Tarihi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Azebler Namazgahı, Gelibolu’da donanmayla sefere çıkan azeblerin denize açılmadan önce ibadet ve dua etmeleri için inşa edilmiş namazgah.
Çanakkale Boğazı’na hâkim müstesna manzaralı bir tepe üzerinde bulunan namazgah, kitabesine göre 810 yılı Muharreminde (Haziran 1407) Hacı Beşe oğlu İskender adında bir hayır sahibi tarafından azebler için inşa ettirilmiştir. Hemen bütün bölümleriyle günümüze gelebilmiş nâdir namazgahlardan biri olan eser aynı zamanda mevkii, nisbetleri ve işçiliğinin güzelliği bakımından da türü içinde çok değerli bir Örnektir.
Dikdörtgen planlı bir sofaya sahip olan namazgahı güneyde beyaz mermerden yapılmış mihrap duvarı, diğer yönlerde ise kesme köfeki taşından alçak korkuluklar çevirmektedir. Kuzey kenarının ortasında, beyaz mermerden siimeli söve-lerin çevrelediği giriş yer alır. Girişin üstündeki dilimli tacın dış yüzünde, üstte (vl^’SPI^üa» «û) (Allah bütün kapılan açandır) ibaresi, alt satırda (sbyU*t=t;(JiU’İfi(JPi«i.) (Ey nice gizli lutufları olan Allah! Bizi korktuklarımızdan emin eyle) duası, iç yüzünde ise mimar ya da ustanın adını veren “Amel-i Âşık b. Süleyman el-Lâdikî” yazısı vardır. Celî-sülüs istifle yazılmış olan bu yazıların dışında kalan satıh kabartma rûmî tezyinat ile bezenmiştir. İki yandan çokgen kesitli köşe sütunçeleri ile kuşatılmış yarım sekizgen planlı hücresi ve yedi sıra mukarnaslı kavsarası dikkati çeken mihrabın üstünde duvar sathına kazınmış ters yüz lâle dizisi ile tepesinde içi rûmîlerle süslü bir taç yer almaktadır. Mihrabımyanlarında bulunan dikdörtgen şeklindeki- birer pencere, sofada ibadet edenlerin denizi görmelerini sağlamaktadır. Sofanın güneybatı (sağ) köşesinde minber, güneydoğu (sol) köşesinde minber görünümlü vaaz kürsüsü yükselir. Kemeri ve yanları sade tutulmuş minberin köşk kısmı ise göz alıcı bir şekilde tezyin edilmiştir. Mihrap-takilerin eşi olan sütunçelerin taşıdığı sekizgen kasnaklı ufak bir kubbe minberin köşk kısmını örtmektedir. Kasnağın ön yüzünde kelime-i tevhid, köşkün arkasına isabet eden duvarda ise baninin adını ve inşa tarihini veren Arapça kitabe vardır. Soldaki vaaz kürsüsü ise köşksüz yapılmıştır. Ancak burada, sağdaki kitabenin tam simetriğinde, rûmî motiflerle süslü bir tacın altında. Âl-i İm-rân sûresinin 18 ile 19. âyetlerinin baş tarafının celî-sülüs istifle iki satır halinde yazılı olduğu diğer bir kitabe bulunmaktadır.
Son zamanlarda tamir edilen namazgahın bu onarımı sırasında minber kapısının üstüne Zilhicce 809 (Mayıs 1407) tarihli bir kitabe konulduğu görülmektedir. 1968 yılında namazgahı ziyaret ettiğinde resim ve planlarını vererek kitabelerini okuyan E. Hakkı Ayverdi’nin bildirdiğine göre bu kitabe, yıkılmış bulunan Hoca Hamza Mescidi’ne aittir (Osmanlı Mi’mârîsi!!, s. 168). O yıllarda Turizm Bürosu’nun önünde bulunan bu mermer kitabe onarım sırasında yanlışlıkla minber kapısının üstüne yerleştirilmiş olmalıdır.
DİA