Edebiyat

Avram Galanti Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Avram Galanti. Eğitimci, tarihçi, gazeteci, siyaset adamı, dil uzmanı, Yahudi asıllı Türk milliyetçisi ( D. 1874 Bodrum – Ö. 8 Ağustos 1961 İstanbul).

10 yaşına dek klasik Talmud Tora (Musevi dini) eğitimi alan Galanti, Rodos’a giderek burada ortaokulu (Rüşdiye) okumuştur. Anadili Seferad Musevilerinin konuştuğu Ladino olan Avram Galanti, Rodos’ta kaldığı süre içinde Türkçe, İbranice ve Fransızca öğrenmiştir. İlerleyen zaman içinde, Almanca, İngilizce ve Arapçayı da öğrenmiştir.

Lise eğitimini İzmir Sultani İdadisinde tamamlamıştır. Daha sonra annesi tarafından bağlı olduğu Rodos’a dönmüş ve 1895 yılında burada “Tifaret İsrael” adında modern eğitim veren bir okul kurmuştur. Ancak, istediği desteği bulamayınca bu okulu kapatmıştır.

Galanti Rodos’da öğretmenliğin yanı sıra, adalarda bulunan Musevi ve Türk okullarında eğitim müfettişliği de yapmıştır. 1903 yılında geldiği İzmir’de gazeteciliğe başlamıştır. “Hizmet” ve “Ahenk” gazetelerinde çalışan Galanti, aynı zamanda, o yıllarda nüfusu 40.000’e yaklaşan İzmir Musevilerinin üç değişik gazetesinde editörlük yapmıştır. İzmir’den ayrılarak Kahire’ye geçen Galanti burada, “La Vara” Ladino’da “sopa” anlamına gelen bu adla çıkardığı gazeteyle, Jön Türklerin önemli merkezl edebi_sahsiyetler/avram-galanti-png erinden biri olan Mısır’da bir muhalefet gazetesinin temellerini atmayı amaçlamıştır. Ancak, siyasi bir muhalefetten çok, Musevi cemaati içinde amansız ve tutarsız bir muhalefet yapacaktır.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılan ve cemiyetin önde gelenlerinden biri olan Galanti’nin ünlü Teşkilât-ı Mahsusa adına da faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir. II. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul günlerine başlayan Galanti, Türk Musevileri ve eski ön Asya medeniyetlerini araştırmaya koyulur. I. Dünya Savaşı yıllarında Darülfünunda Mukayeseli Sami Dilleri kürsüsünde Alman Profesör Bergstrasser’in yardımcılığını yapmış, savaş sonrasında da bu kürsünün başına getirilmiştir. 1918 yılında Doğu Halklarının Eski Tarihi kürsüsüne atanmış, üniversite reformunun yapıldığı 1933 yılında kadar profesör unvanıyla burada görev yapmıştır.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılan ve cemiyetin önde gelenlerinden biri olan Galanti’nin ünlü Teşkilât-ı Mahsusa adına da faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir. II. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul günlerine başlayan Galanti, Türk Musevileri ve eski ön Asya medeniyetlerini araştırmaya koyulur. I. Dünya Savaşı yıllarında Darülfünunda Mukayeseli Sami Dilleri kürsüsünde Alman Profesör Bergstrasser’in yardımcılığını yapmış, savaş sonrasında da bu kürsünün başına getirilmiştir. 1918 yılında Doğu Halklarının Eski Tarihi kürsüsüne atanmış, üniversite reformunun yapıldığı 1933 yılında kadar profesör unvanıyla burada görev yapmıştır.

Avram Galanti’nin Darülfünun’da (İstanbul Üniversitesi) ki kariyerine ek olarak bir diğer akademik unvanı da “Portekiz Ulum ve Fünun Akademisi Aza”lığıdır..

28 Şubat 1943 tarihinde yapılan seçimlere dostu Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ön almasıyla milletvekili adayı olarak girmiş, 1943-1946 döneminde Niğde Milletvekiliği yapmıştır. 1946’da yeniden milletvekili seçilemeyince kendisini bilimsel çalışmalara veren Avram Galanti, İstanbul Kınalıada’ya taşınmış ve ömrünün sonuna kadar, sınırlı miktardaki emekli maaşına ek olarak, evinin alt katından almış olduğu kira geliriyle yaşamış ve çeşitli eserler vermeye devam etmiştir.

Avram Galanti, 8 Ağustos 1961’de ki ölümünden sonra, Neve Şalom Sinagogunda yapılan sade bir törenle Arnavutköy Musevi mezarlığına defnedilmiştir.

Bazı Eserlerinden Notlar

Küçük Türk Tetebbuları (İstanbul, 1925) adlı eserinde, “35 asır evvel yaşamış İbrani peygamber ile bugün yaşayan Türk peygamber arasında, dünya işlerinde, büyük bir benzerlik vardır. Musa büyük bir seciye sahibi idi. Mustafa Kemal’de, büyük bir seciye sahibidir. Musa, Mısır’da esaretten inleyen İbranileri kuvvetli bazusu ile kurtardı. Mustafa Kemal’de, esarete alınmak isteyen Türkleri kuvvetli bazusuyla kurtardı.” derken,
Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir (İstanbul, 1927) adlı eserinde latin harflerinin kabülüne karşı çıkmış, bunu savunurken de geçmiş kültürün yeni harflerle yaygınlığının sonuçsuz kalacağını ileri sürmüş,
bir diğer eseri

2. Abdülhamîd ve Siyonizm‘de (1933)  Siyonizm’in ideoloğu Theodor Herzl’in ruhunu kutsamıştır.
(Sadık Albayrak-Çağdaş Devrim Yobazları)

Hiç evlenmemiş olan, ve son dönemde eserlerini Fransızca yazan Galanti, pek çok eser kaleme almıştır. Eserleri arasında öne çıkan ve bazıları günümüz Türkçesiyle okuyucularına da ulaşmış olanlar şunlardır:

Eserleri

Türkçede Arabi Ve Latin Harfleri Ve İmla Meseleleri (İstanbul, 1925),Küçük Türk Tetebbuları (İstanbul, 1925), • Hamurabi Kanunu (İstanbul, 1925),Arabi Harfleri Terakkimize Mani Değildir (İstanbul, 1927),Vatandaş, Türkçe Konuş! (İstanbul, 1925),Türkler ve Yahûdîler (1928),Hitit Kanunu (İstanbul, 1931),Türkiye Yahûdîleriyle İlgili Belgeler (1931),

2. Abdülhamîd ve Siyonizm (1933),Asur Kanunları (İstanbul, 1933),Türkiye Yahûdîleriyle İlgili Belgelere Ek (1941),Bodrum Târihi (1945),Sabetay Sevi Ve Sabetaycıların Gelenekleri,Üç Sami Kanun Koyucu,Türklük İncelemeler,Türkçe’nin İspanyolca Üzerine Tesiri,  Türkiye Yahûdîlerinin Târihiyle İlgili Yeni Belgeler Derlemesi,  Ankara Târihi,  Niğde ve Bor Târihi.