Tarihi Eserler

Askeri Müze Nedir, Tarihi, Hakkında Bilgi, Koleksiyonları,

İstanbul Harbiye’de Osmanlı silâhlarıyla savaş malzemesinin korunduğu Fâtih Sultan Mehmed İstanbul’u fethettikten sonra değerli silâh ve savaş malzemesini Aya İrini (Hagia Eirene) Kilisesi’nde toplatmaya başlamış, bu gele­nek diğer Osmanlı hükümdarları tara­fından da devam ettirilerek buraya İç Cebehane adı verilmiştir. XVIII. yüzyılda Osmanlılar’ın Bati’ya açılışının hızlanma­sı III. Ahmed’i yeni bir askerî müze kur­ma düşüncesine sevketmiş ve 1726’da İç Cebehane, Dârülesliha adı altın­da müzecilik anlayışına uygun biçimde yeniden düzenlenmiştir. Ancak III. Se­lim ve II. Mahmud devirlerinde sık sık ayaklanan yeniçerilerin saldırılan yüzün­den Dârülesliha bir müddet kapatılmış, 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesi üzerine de bu dönemdeki yeniçeri düş­manlığının tesiriyle, büyük kısmı bu oca­ğa ait olan silâh ve teçhizat tahrip edi­lerek ortadan kaldırılmıştır.

Sultan Abdülmecid döneminde Harbi­ye Amban adıyla bilinen eski Dârülesliha’da Tophâne-i Amire Müşiri Fethi Ahmed Paşa tarafından yeni bir müze ku­ruldu ve bu müzeye önce Müze-i Aske­ri, daha sonra da Asâr-ı Atîka-i Müze-i Hümâyun adı verildi. Bu yeni ad konul­duktan sonra müze yapılan bazı değişik­liklerle biri silâh ve harp malzemesini ihtiva eden Mecma-ı Esliha-i Atika, di­ğeri arkeolojik eserleri barındıran Mecma-i Asâr-ı Atîka olmak üzere iki bölüm halinde halka açıldı. Bir müddet sonra Mecma-i Asâr-ı Atika bölümü Osman Hamdi Bey tarafından Çinili Köşk’e ta­şınarak bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin çekirdeği oluşturulmuştur. Böy­lece Aya İrini tamamen eski silâhlara tahsis edilmiş, burada bir de padişah İçin XV. Louis stilinde küçük fakat İhti­şamlı bir oda yapılmıştır.

Fâtih devrinden beri çeşitli şekillerde varlığını devam ettiren Aya İrini, askerî müze olarak Abdülaziz zamanında öne­mini kaybetmeye başlamış ve hatta o dönemde Kıyafethâne adını taşıyan kı­yafet seksiyonu Sultanahmet’teki elbi­se ambarına nakledilerek Yeniçeri Mü­zesi adı altında ziyarete açılmıştır.

II. Abdülhamid, Mühendishâne-i Berin-i Hümâyun hocalarından (Topçu) Ahmed Muhtar Paşa ile Tophane Müşiri Zeki Paşa’nın Avrupa müzelerini gördükten sonra kendisine verdikleri lâyi­ha üzerine yeni bir askerî müze kurul­masına karar vermiş ve II. Meşrutiyetin İlânından sonra da Tophane Müşiri Ali Rızâ Paşa’yı bu iş için görevlendirmiştir. Bunun arkasından Mühendishâne-i Berin-i Hümâyun Nâzın Ahmed Muhtar Pa­şa başkanlığında bir komisyon çalışma­lara başlamışsa da memleketteki bazı kanşıklıklar bu teşebbüsün bir süre ge­ri kalmasına sebep olmuş ve silâhlar tekrar Aya İrini’de depolanmaya başla­mıştır. Fakat aynı yıl Ahmed Muhtar Pa­şa bu tasarıyı tekrar ele almış ve kurul­ması kararlaştırılan askerî müzenin mü­dürlüğüne getirilmiştir.

Adı önce Esliha-ı Askeriyye Müzesi olan, sonra da Müze-i Askerî-i Osmânî olarak değiştirilen müzede 1908’den 1923’e kadar görev yapan Ahmed Muh­tar Paşa süratli çalışmasıyla bir kütüp­hane, bir atış poligonu ve dönemi için büyük bir yenilik sayılan bir sinema kur­muştur, önemli bir faaliyeti de oğlu Sermed Muhtar’a (Alus) Türkçe ve Fransız­ca olmak üzere üç ciltlik bir Askerî Mü­ze rehberi hazırlatmasıdır Ayrıca meh­ter müziği notalannın “Mehterhâne-i Hâ-kânî Notalan” adı altında derlenerek yayımlanmasıyla Askerî Müze Yayınlan’nın öncülüğü yapılmıştır. Bir süre sonra da Mehterhâne-i Hâkânî adıyla faaliyete ge­çen mehter takımı müze bünyesine da­hil edilmiştir.

II. Dünya Savaşfna kadar durumunda bir değişiklik olmayan Askeri Müze, sa­vaşın Türkiye’ye de sıçrayabileceği endi­şesiyle 1940’ta kapatılmış ve banndırdığı eserler İç Anadolu’nun çeşitli vilâyet merkezlerinde korunmaya alınmıştır. Sa­vaşın sona ermesi üzerine eserler İstan­bul’a geri getirilerek müze Maçka Kışlası’na nakledilmiştir. 1955’te ise Maç­ka Kışlası’ndan Harbiye Mektebi’nin jim­nastik salonuna taşınmış, 31 Ağustos 1959’da yerleşmesi tamamlana­rak ziyarete açılmıştır. Bir süre sonra da malzemenin çokluğu ve jimnastik sa­lonunun yetersizliğinden dolayı Harbiye Kışlası’nın bütünüyle müze haline geti­rilmesi kararlaştınlmıştır. 1967’de bi­nada başlatılan restorasyon çalışmaları, çağdaş müzecilik anlayışına uygun bir askerî müze ortaya çıkarabilmek amacı ile halen devam etmektedir.