Tarih

Arslan Argun Kimdir, Hayatı, Sultan Alparslan’ın Oğlu

Arslan Argun, (ö. 490-1097) Sultan Alparslan’ın oğlu.

Bazı kaynaklarda Alparslan’ın 458’de büyük dedesi Selçuk’un Seyhun kıyısındaki Cend şehrinde bulunan mezarını ziyaret edip Hârizm’e dönünce bu ülkenin beyliğini oğullarından Arşlan Argun’a verdiği zikrediliyorsa da bu haberin doğru­luğu bazı sebeplerden dolayı şüpheli gö­rünmektedir. Önce, Hârizm’in Arslan Argun’a verildiğine dair bilgiler diğer kay­naklarca teyit edilmemektedir. İkinci ola­rak. Arslan Argun’un 490 yılında yirmi altı yaşında öldürüldüğü bildiril­mektedir. Üçüncü olarak da eğer Ars­lan Argun yetişkin yaşta bir şehzade ol­saydı Melükşah devrinde, kardeşleri Tekiş ve Tutuş gibi, önemli bir bölgenin meliki olarak adının kaynaklarda geç­mesi beklenirdi. Halbuki onun Melikşah devrinde Hemedan-Sâve taraflarında 7000 altın gibi mütevazi bir gelir geti­ren dirliğe sahip olduğu bilinmektedir. Bu sebeple Alparslan’ın Hârizm’in beyli­ğini verdiği bildirilen oğlu, büyük bir ih­timalle Arslan Argun değit en büyük oğ­lu Ayaz’dır. Çünkü 1066 yılındaki bu se­ferde Ayaz babasına refakat etmişti.

Melikşah 1092 yılında Bağdat’a geldi­ğinde yanında kardeşi Arslan Argun da bulunuyordu. Melikşah’ın bir süre sonra orada ölümü üzerine Arslan Argun yedi memlûk*ü ile birlikte Bağdat’tan Hemedan’a gitti. Sultan’ın ölümü geniş im­paratorluğun her tarafında dış ve iç düş­manlarla muhteris insanları harekete geçirmişti. Bunların bir kısmı da Arslan Argun’u Selçuklu tahtını ele geçirme­ye teşvik etti. O da bu teşviklere kapılıp onlarla birlikte Horasan’a gittiyse de Nîşâbur’a giremedi. Fakat Merv Valisi Kudan (?) şehrin kapılarını ona açtı. Böylece Merv’e hâkim olan Arslan Argun’un etrafına çok sayıda asker top­landı. Arslan Argun bu askerle Belh’i Nizâmülmülk’ün oğlu Fahrülmülk’ün elin­den aldı. Tirmiz ve Nîşâbur şehirleriyle birlikte hemen hemen bütün Horasan’ı ele geçirdikten sonra Berkyaruk’a ve ve­ziri Müeyyedülmülk’e mektup yazıp Nîşâ­bur müstesna olmak üzere dedesi Çağ­rı Bey’in ülkesinin kendisine verilmesini istedi, buna karşılık onu metbû tanıyıp her yıl vergi ödeyeceğini bildirdi. Berk-yaruk, kardeşi Mahmud ve amcası Tu­tuş ile mücadele halinde olduğundan Arslan Argun’a cevap vermedi ve böyle­ce onun isteğini kabul etmiş gibi görün­dü. Fakat bir süre sonra durumu düzelince Arslan Argun’un üzerine diğer am­cası Böri Bars’ı gönderdi. Böri Bars’ın emrinde Yâhız oğlu Mesud. Altuntaş gibi değerli emîrler bulunuyor­du. Bunlardan Emîr Mesud’un babası Yâhız, Çağrı Bey’in askerinin başkuman­danı olduğundan Türkmen asıllı Mesud’un sultanlar katında büyük bir itibarı vardı. Yapılan savaşta Böri Bars, adı ge­çen emirlerin dirayeti sayesinde galip geldi. Arslan Argun Belh’e çekildi. Böri Bars da kışı Herat’ta geçirmeye başla­dı. Ancak Emîr Altuntaş, herhalde duy­duğu kıskançlıktan dolayı, kendisini zi­yarete gelen Emîr Mesud ile oğlunu öl­dürdü. Bu. Böri Barsın da felâkete uğ­ramasına sebep oldu. Zira Mesud tec­rübeli ve muktedir bir kumandan olup ayrıca Türkmenler üzerinde de nüfuz sahibi idi. Belh’e çekilmiş olan Arslan Argun çoğu Türkmenler’den olmak üze­re yeni bir ordu toplamaya muvaffak olmuştu. Böri Bars Herat’ta oturmakta iken Merv üzerine yürüyen Arslan Ar­gun şehri zaptedip halkın çoğunu öldür­müş ve surlarını da yıkmıştı. Bunu ha­ber alan Böri Bars harekete geçti ise de Merv yakınlarında yenildi ve kaçar­ken yakalandı. Böri Bars’ın sava­şı kaybetmesinde Emîr Mesud’un Altun­taş tarafından öldürülmesi pek mühim bir âmil teşkil etmişti. Arslan Argun kar­deşi Böri Bars’ı bir süre Tirmiz Kalesi’nde hapsettikten sonra öldürttü. Merv’i merkez edinen Arslan Argun Horasan’ın diğer şehirlerini de yeniden idaresi altı­na aldı ve böylece Horasan’a hâkim ol­du. Fakat tam bu sırada beklenmedik bir hadise cereyan etti ve Arslan Argun Mervdeki sarayında genç bir kölesi tarafından hançerlenerek öldürüldü. (17 Safer 490/3 Şubat 1097). Köle bir soru üzerine efendisini insanları onun zul­münden kurtarmak için öldürdüğünü söylemiştir. Bununla beraber kendisine karşı sertçe davranışlanndan veya baş­ka şahsî bir sebepten dolayı onu öldür­düğü şüphesizdir. Kaynaklarda tam bir ittifakla Arslan Argun’un gerçekten sert mizaçlı, acımasız ve gaddar bir melik ol­duğu ifade edilir. Nitekim Böri Bars’ın veziri İmâdülmülk Ebü’l-Kâsım b. Nizâmülmülk’ü, 300.000 altınını aldıktan son­ra öldürttüğü gibi Merv, Şehristan, Sebzevâr ve diğer yerlerin surlarını, Serahs’ın kalesini ve Nîşâbur’un hisarını da halkın kendisine muhalefet etmelerini önlemek için yıktırmıştır.

Arslan Argun’un öldürülmesi üzerine adamları yedi yaşındaki oğlunu yerine geçirdiler. Fa­kat Berkyaruk’un aynı yıl Horasan’a gel­mesi üzerine Arslan Argun’un oğlu ve askerleri Tohâristan’a çekilip sultandan affedilmelerini istediler; isteklerinin ka­bul edilmesi üzerine Arslan Argun’un oğlu 15.000 atlı ile Berkyaruk’un huzu­runa geldi. Gerçekten genç olduğu ka­dar merhametli ve iyi kalpli bir hüküm­dar olan Berkyaruk, Arslan Argun’un oğluna şefkatle muamele etti; babası­nın Hemedan ve Sâve taraflarındaki es­ki dirliğini ona verdi. Sultanın annesi Zübeyde Hatun çocuğun terbiyesini üzeri­ne aldı. Şehzadenin yanındaki askerler de Berkyaruk’un buyruğunda olan emir­lerin hizmetine girdiler.

Diyanet İslam Ansiklpedisi

İlgili Makaleler