Argıt Hanı (Kervansaray) Nerede, Tarihi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Argıt Hanı, Konya-Akşehir yolu üzerinde Selçuklu dönemine ait kervansaray.
Ilgın İle Akşehir arasındaki Argıthanı kasabası yakınında bulunmakta idi. Üzerinde kitabe olmadığından kimin tarafından ve hangi tarihte yaptırıldığı kesin olarak bilinemiyordu. Ancak İstanbul’da Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde mevcut 598’de yazılmış ve Altun-Aba tarafından vakfedilen bir medreseye ait 3416 sayılı vakfiye suretinden, bu hanın Selçuklu sultanlarından İzzeddin II. Kılıcarslan ile Rükneddin II. Süleyman Şah devirlerinin sipehsâlâr’larından Şemseddin Altun-Aba tarafından Konya’daki hayratına vakıf olarak yaptırıldığı anlaşılmıştır. Osman Turan’ın tesbitine göre vakfın kurucusu, aynı adla tanınan iki ayrı Selçuklu devlet adamından biri olan ve 634 veya 635’te Sâdeddin Kopek ile Tâceddin Pervane tarafından öldürtülen kişidir. Yine bu belgeden, hanın yapıldığı yıllarda köy halkının çoğunluğunun hıristiyan olduğu da anlaşılmaktadır. Sanat tarihinde Altınapa Hanı olarak tanınan ve Konya Beyşehir yolu üstünde bulunan diğer bir yapının bu adı çok yakın tarihlerde aldığı, gerçek Altun-Aba Hanı veya Kervansarayı’nın Akşehir yolu üzerindeki bu han olduğu ve daha sonraki yıllarda bulunduğu yerin adı ile anıldığı kabul edilmektedir.
İ. Hakkı Konyalı tarafından yayımlanan Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’ndeki bir vakfiyeye göre ise. XVIII. yüzyılda Sadrazam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa 10 Zilkade 1133 tarihli vakfıyesiyle Argıthan’da cami, mektep, medrese, on dört dükkanlı çarşı ve çeşme ile birlikte bir de on altı ocaklı han vakfetmiştir. Konyalı, Selçuklu dönemine ait kervansarayın zamanla harap olduğu ve bunun yapı malzemesinden faydalanılmak suretiyle İbrahim Paşa tarafından ihya edildiği görüşündedir.
Halk tarafından benimsenen bir iddiaya göre, kervansarayın yanında bulunan akarsu üzerindeki köprünün iki gözü arasında görülen kitabe aslında Argıt Hanı’na aittir. Halbuki çok silik durumda olduğundan güçlükle ve kısmen çözülebilen bu kitabede 841 tarihinin okunabildiği ileri sürüldüğüne göre bu söylentinin doğru olamayacağını kabul etmek gerekir.
Çok harap durumda olan Argıt Hanının yapımında İlkçağ ve Bizans çağı yapılarından devşirilmiş taşlar kullanılmıştır. Han kendi haline terkedildikten sonra malzemesi sökülerek başka yerlere götürüldüğünden sanat özelliğini anlamaya imkân kalmamıştır. Hanlarda en süslü kısmı teşkil eden dış ve iç kapılar ise bütünüyle yok olmuştur. Kalan duvar parçaları ite temel izlerinden anlaşıldığı kadarı ile Argıt Hanı üstü açık dikdörtgen bir avluyu takip eden, yine dikdörtgen biçimde bir kapalı mekândan meydana gelmişti. Bu mekân her bir dizide beşer tane olmak üzere iki sıra paye ile uzunlamasına üç sahna bölünmüştü. Hanın içinde bir mescid yeri tesbit edilememiştir. İ. Hakkı Konyalı hanın dışında bir hamam kalıntısı gördüğünü iddia etmektedir.
Diyanet İslam Ansiklopedisi