Edebiyat

Antere Kimdir, Antere bin Şeddad Hayatı, Eserleri

Antere b. Şeddâd b. Amr el-Absî (ö.m. 614 [?]) Muallaka şairlerinden.

Babası Necid’de oturan Abs kabilesi ileri gelenlerinden Şeddâd annesi ise Zebîbe adlı Habeşli bir câri­yedir. Şeddâd’ın onun dedesi veya am­cası olduğu da söylenmektedir. Alt du­dağı yarık olduğundan “Anteretü’1-felhâ” diye de anılan bu melez şair, annesi câriye olduğu için, zamanının anlayışına göre köle sayılmakta, bu sebeple de kü­çük yaştan beri sevdiği amcasının kızı Able ile evlenmesi uygun görülmemek­teydi. Antere kölelikten kurtulup sevgi­lisine kavuşmak için bazı başarılar gös­termek zorunda kalmıştı. Nitekim belli bir dönemden sonra güzel şiirler söyle­meye ve ata çok iyi binmeye başlayan Antere’ye, Abs kabilesinin bazı Arap ka­bilelerinin hücumuna uğrayıp yağma­lanması ve bu arada sevgilisi Able’nin de kaçırılması, cesaretini ispat etmek için iyi bir vesile oldu. Antere düşma­nın üzerine atılıp kahramanca çarpıştı ve gaspedilen her şeyi geri aldı. Bu ba­şarısından dolayı kabilesi onu hürriyeti­ne kavuşturdu. Gösterdiği yiğitliğe rağ­men yine de ona sevgilisini vermediklerine veya birçok güçlüğe katlandıktan sonra Able ile evlendiğine dair farklı ri­vayetler vardır.

Câhiliye devrinde melez olmaları sebe­biyle kendilerine “Ağribetü’l-Arab” denilen ve kahramanlıklarıma ün salan üç siyah köleden biri olan An­tere, Abs kabilesinin hem şairi, hem de cesur, atılgan, güzel huylu, hoşsohbet, zulme boyun eğmeyen savaşçısı olarak tanınmıştır. Benf Abs ile Benî Zübyân arasında cereyan eden Dâhis ve Gabrâ Savaşı’nda büyük kahramanlıklar gös­termiş, meşhur muallakasını da bu sa­vaştan sonra söylemiştir. Muallakasını, annesinin siyahlığı ile alay eden ve ken­disinin şiir söylemeyi bilmediğini iddia eden birine karşı şairliğini ispat etmek maksadıyla inşad ettiği de rivayet edil­mektedir. Bu yiğit şair, ilerlemiş yaşına rağmen kendi kabilesi ile Tay kabi­lesi arasında çıkan bir savaşa katılmış ve savaş sırasında öldürülmüştür.

Baştan sona gazel ve hamasî beyitler­den meydana gelmiş olan muallakası kâ­mil bahrindedir. Güzelliği sebebiyle “el-Müzehhebe” diye de şöhret kazanmıştır. Muallakasının ilk yansında aşk ve sev­da hâtıralarını, ikinci yarısında ise cesa­retini, kahramanlığını, cömertliğini ve iffetini dile getirmiştir. Seksen alt be­yit kadar olan ve birçok kişi tarafından şerhedilen muallakasının diğer muallakalarla birlikte çeşitli zamanlarda şerhli ve şerhsiz neşirleri yapılmıştır. Muallakanın tamamına yakın bir kısmı, Mehmed Fehmi’nin Târîh-i Edebiyyât-ı Arabiyye adlı eserinde Türkçe ter­cüme ve açıklamalarıyla birlikte yer al­maktadır. Şerefettin Yaltkaya tarafın­dan diğer muallakalarla birlikte Türk­çe’ye çevrilerek yayımlanmıştır. Muallakanın çeşitli Ba­tı dillerine tam veya kısmî tercümeleri de yapılmıştır. Ayrıca Habeşî Seyyid Nasr, muallaka üze­rinde müstakil bir çalışma yapmıştır.

Antere’ye isnat edilen ve A’lem eş-Şentemerî’nin rivayeti, Batalyevsî’nin bazı ilaveleriyle son şeklini alan bir divan gü­nümüze kadar gelmiştir. Ancak burada­ki şiirlerin bir kısmının mevsûkiyetinden şüphe edilmiştir. Antere’nin divanı gerek müstakil olarak gerekse şerhleriyle birlikte muhtelif tarihlerde yayım­lanmıştır. Ayrıca Abdülmün’im Şelebî ile İbrahim el-Ebyârî de bu di­vanı neşretmişlerdir.Mu­hammed Saîd Mevlevî ise eserin altı nüs­hasına dayanarak tenkitli neşrini yap­mıştır. Divandan yapılan seçmeler başka dillere de tercüme edil­miştir.

Antere’nin efsanevî kahramanlıkları daha sonra, genel olarak Antere kıssa­sı adı ile anılan bir destanın meydana gelmesine sebep olmuştur. Hayatı hak­kında çeşitli monografiler kaleme alı­nan Antere’nin kahramanlıkları muhte­lif tiyatro ve sinema eserlerine de konu olmuştur.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler