ANSİKLOPEDİ
ANSİKLOPEDİ
Ansiklopedi kelimesi,
bütün bilgileri belli bir sistematik çerçevesinde bir araya toplayan eserler
şeklindeki nisbeten yeni anlamını kazanmadan önce
Yunanlılar tarafından her hür ve genç Yunanlının geçirmesi gereken eğilim
anlamında kullanılırdı. Yunanca enkyklos (daire ya da yuvarlak) ve paedeia
(eğitim ya da Öğretim) kelimelerinden oluşan
ansiklopedi terimi, zamanla bu pratik anlamını kaybederek, gittikçe akli ve
bilimsel yollarla elde edilen bilgilerin tasnif ve tertip edildiği kapsamlı
Çalışmalar anlamınayaklaştı. Ansiklopedi kelimesi
ilk kez Rabelais tarafından Yunancadan
çevrilerek Fransızcada kullanıldı. Nihayet Di-derot ve D’Alcmbert’in
arkadaşlarıyla birlikte hazırladıkları ve aşağı yukarı 30 yılda tamamlanan
otuz ciltlik büyük Ansiklopedi ile bugünkü anlamına en yakın noktaya ulaştı.
Her ne kadar Dİderot ve arkadaşlarının hazırladıkları
ansiklopedi bugünkü anlamda ilk gerçek “laik” ansiklopedi ise de,
onlardan çok önceleri çeşitli toplumlarda bu yönde girişimler vaki olmuştur.
Ansiklopedi benzeri
çalışmaların doğuda pek yaygınlaşmadığı söylenir. Ansiklopedinin analitik ve
sentetik kabiliyetlerin İşbirliğini gerektiren bir şey olduğu, dolayısıyla
ancak “aklın Kartezyen kullanımı” ile mümkün olabileceği ileri
sürülür. Bu iddia sahiplerine göre akıl, elde ettiği bilgileri salt kendi
tahlil gücüne ve tecrübelere göre sınıflayabilir, onları İstediği gibi
düzenleyip dünyayı, “basılı sözcükler” (Mc
Luhan)’ın dünyası
çerçevesinde dilediği biçime sokabilir: işte aklın dünya üzerindeki bu
egemenliğidir ki, XVIII. yüzyıl Aydın-lanmacı
yazarlarına o heybetli ansiklopedi çalışmasını yapacak cesareli
vermiştir.
Bununla birlikle,
ansiklopedi türünde kapsamlı ve sistematik bir çalışmanın zihin disiplinini
ve aklın bağımsızlığım gerektirdiği, bu-nunsa
doğulularda çok az rastlanan bir şey olduğu yolundaki batılı yargı,
ciddiyetten uzak olup gerçeği yansıtmamaktadır. Çin’de ansiklopedik
çalışmaların 2000 yıllık bir geçmişi vardır. Devlet başkanlarına toplu bilgi
vermek ya da devlet görevlisi olacak kişilerin
eğitimi amacıyla çeşitli türden bilgiler içeren ansiklopedik eserler (resmi
görevlilerce) hazırlanıyordu. Daha V. yüzyılda Marcianus
Capclla, insan bilgisini oluşturan yedi bilimi tek
bir kitapla toplamaya çalışmış ve eserinde insan, la-biat ve aralarındaki
İlişkiler hakkında o zamana kadarki bilgileri gözden geçirmiştir. VII.
yüzyılda yazılan Isidore de Scvilla’mn
Etimo–loqias’ı ilk
ansiklopedi örneklerindendir. Nihayet IX. yüzyılda İslam dünyasında Ibn Ku–teybe’nin
Kiiab-t Uyûmt’l–Ahhâr adlı eseri bugünkü anlamda ansiklopedinin erken
habercilerinden biridir.
Örneklerden de
anlaşılacağı gibi, dünya üzerinde medeniyetin oluştuğu bölgelerde ansiklopedi
bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni, bizzat medeniyetin
kendisinde aranmalıdır. Medeniyetin getirdiği dolayım ve karmaşıklık, okur-yazar
tabakası arasında bütünleştirme ve basitleştirme ihtiyacını doğurmaktadır.
Medeniyetler insanın kendisi hakkında bilgi sahibi olmasını belli araçlara
tabi kılarak gelişme imkânı bulurlar. Eğer insanlar kendileri hakkında dolaysız
bilgi sahibi olmaya devam edebilselerdi, o içgüdülerin dolaysız olarak
duyurulduğu durumda, yani “doğa durumunda” kalabilsclerdi
ve nihayet insanlar medeniyet “ayna”sına bakmadan yaşayabilsc–lerdi, bu “belli araçlar” ortaya çıkmazdı. Bu
araçlar kendi içinde karmaştklaşabİlcn ve fark-lılaşan özellikte olduğundan, çabucak insandan uzaklaşma
eğilimi ladırlar. Bu artan kar-
maşıklık bir zaman sonra belli bir bilgi birikimini
beraberinde getirmiş olacağından, karmaşıklıktan “aydınlığa çıkma”
insanı,, önünde bir ihtiyaç olarak belirmektedir. Bu da, ansiklopedilerin
neden medeniyetlerin parlama dönemlerinde rağbet bulduğunu bir yönden açıklamaktadır.
Sözkonusu uyanış ya da aydınlanma
dönemlerinde hemen her milletin bir “ansiklopedi furyası” olmuş
gözüküyor. Burada bazı örnekleri sıralamak yararlı olacak: İslâm dünyasında
aydınlanma çağı olarak kabul edilebilecek VIII. – XI. yüzyıl arasında pek çok
ansiklopedik eser vücuda getirilmiştir. Ibn Sina’nın
Şifa, et-Kamın fi’ı–Tıbb
gibi eserleri, Zekcriya el-Razi’nin
bazı yazarlarca bilim tarihinin en büyük eserlerinden biri olarak zikredilen,
fakat bugün elimizde bulunmayan tıp ansiklopedisi, Fransız ansiklopedistlcrin ortak çatışmalarına benzer bir
çalışmayı X. yüzyılda meydana gelirmiş olan İhvan-ı Safa Risaleleri (ki tıptan
coğrafya ya, kimyadan astrolojiye kadar çok çeşitli
bitim dallarıyla ilgili 52 risaleden oluşmaktadır) sayabildiğimiz sadece bir
kaç örnektir. Daha geç dönemlerde İse İbn Haldun’un Aîukaddinte’si, TaşkÖprülüzade’nİn
Mevzııatıı’l-Ulûm’u ve Erzurumlu İbrahim Hakkı’nm Ma/ifeuıame’si
bunlara daha yakın zamanların Örnekleri olarak eklenebilir.
Aynı şekilde Batıda
Aydınlanma çağını hazırlayan XVII. yüzyıldan itibaren bir ansiklopedi
patlamasına tanık olunmuştur. Daha 1606’da Malhİas Martinus kusursuz bir ansiklopedi taslağı hazırlamıştı. Vambers’in 2 ciltlik İngilizce ansiklopedisi, Diderot ve arkadaşlarının ansiklopedisine temel olmuştur.
XIX. yüzyılda artık büyük ve kapsamlı ansiklopediler boy göstermeye başlar. Larousse’un 17 ciltlik ansİklopcdisiyle
Berthelot’nun yönettiği 31.ciltlik Büyük Ansiklopedi,
bu dönemin en göz dolduran ürünleri oldular. XX. yüzyıl ise hemen her konuda
yazılmış irili ufaklı binlerce ansiklopedinin giderek çoğaldığı bir zaman
dilimi oldu.
Ülkemizde iseTanzİmattan sonra Batı kültürüne uyarlanma süreciyle
birlikte ansiklopedik yayınlara özel bir ilgi uyandığı görüldü. Paris’te
yayınlanan “Ulûm” gazetesinin eki olarak Ali Suavi
tarafından yayımlanmaya başlanıp birkaç fasikül sonra tatil edilen Kamu-su’l-Ulûm ve’l-Maarif (1870)
modern ansiklopedi cİlİğimİzin başlangıcını temsil
eder. Cumhuriyete kadar yapılan büyük ansiklopedi çalışmaları arasında Şemseddin Sami’nin Kaımt-si/Y-^/VAjj’i, M.Süreyya’nın Sicill-i Osmani‘&i, Emrullah Efendİ’nİn Maarif
Ansiklopedisi ve Salih Zeki’nin Kaımıs-u Riyazİyat’ı sayılabilir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bir
kaç çocuk ansiklopedisi girişiminin dışında itk
genel kültür ansiklopedisi 10 ciltte tamamlanan Hayat Ansiklopedisi
(1932-36)’d\r. En büyük ansiklopedi girişimlerinden biri olan İslam
Ansiklopedisi 1940 yılında Leyden baskısı esas alınarak çe–viri–telİf yoluyla hazırlanmaya
başlanmış olup hala tamamlanabilmiş değildir. Yine kapsamlı ansiklopedilerden
Türk Ansiklopedisi 1943’te yayınlanmaya başlanmış ve ancak yakın zamanda
tamamlanabilmiştir. 1960’lardan itibaren ansiklopedi alanında yeni girişimlere
tanık olundu. Bu dönemde geniş kapsamlı ansiklopedi çalışmalarının başında,
Fransızca yayımlanan Grand Laroıısse
Encydopedİque’in on asıl ve iki ek ciltlen oluşan
1960-64 baskısı temel alınarakTürkçcye Meydan Laıvıtsse Büyük Lügat ve Ansiklopedi adıyla 1969-73’e kadar
oniki cildi, 1975’te de ek bir cildi çevrilerek
yayımlandı. Ayrıca günümüz Türkçesi yanında
Tanzimat’tan itibaren kullanılan kelimelere yer verilmiş, Türk ve İslâm dünyasıyla
ilgili bilgiler telif maddeler halinde ansiklopediye alınmıştır. Ansiklopedi
yayıncılığı 198U’li yılların başlarında dönemin gereği olarak bir duraklamaya
girmişse de, son 5-6 yıldır yeni bir canlanma gözükmektedir. Ana Bıitannica ve Büyük Laroıısse
gibi iki kapsamlı ansiklopedi yayınlanmaya başlandı. Bununla birlikte, Türkiye’deki
ansiklopedilerin batı dillerine dayalı ve çeviri ağırlıklı olarak yayınlandığı clagözar–dı edilmemesi gereken
bir olgudur.
İslam kültürünün asli
kaynak, kavram ve şartlarını dikkate alan ansiklopedi alanına ait çalışmaların
giderek kendisini bir ihtiyaç halinde duyıırmasıyla
bu alana yönelik yayım faaliyetlerinin müslümanlar
arasında da canlanmaya başladığı görülmektedir. Nitekim 1980′-lere kadar, özellikle Arap ülkelerinden yapılan çeviriler
ağırlıkta iken 1980’dcn sonra ya da hemen biraz
öncesinde kaynak kitapları, çeviri ve tıpkı basım şeklinde Türk kültürüne
kazandırma gayretleri yoğunlaştı. Bunu takiben bazı yayınevleri, kalıcı
nitelikte sözlük, ansiklopedik sözlük ve ansiklopedik yayına yönelmeye
başladılar. Bunlar arasında Dergah Yayınlan’nın
şimdiye kadar 6 cildi çıkan Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi ve 1 cildi
çıkan İslaıni Bilgiler Ansiklopedisi, Türkiye
gazetesinin yayınladığı çeşitli ansiklopedik yayının ya–nısıra 18 ciltlik İslam Alimleri Ansiklopedisi; Türkiye
Diyanet Vakfı’nın yayma hazırladığı tamamen telif ve kasım 1988’de ilk fasikülü
yayınlanan İslâm Ansiklopedisi, Yeni Nesil Yayınlarının Yakın Tarih
Ansiklopedisi İnkilab yayınlarını çıkarmaya başladığı
çeviriye dayalı Siret Ansiklopedisi, ve Risale
Yayınlarının yayınladığı tek ciltlik genel kültür muhtevalı Ma–saAnsİklopcdİsi ile yine aynı
yayınevinin hazırlamış olduğu Sosyal Dilimler Ansiklopedisi İslam kültürünün
bilgi ve düşünce birikimini çeşitli yönleriyle tanıtıcı ve yaygınlaştırıcı
ansiklopedik çalışmaların dikkate değer örnekleridir.
Mustafa ARMAĞAN[1]