Filozof Biyografileri

Anna Freud Kimdir, Hayatı, Kitapları, Hakkında Bilgi

Kuramsal çalışmayla uygulamayı sürekli olarak birlikte yürütmeyi ilke edinen A.Freud, uzun araştırma yılları boyunca, çeşitli çevrelerden çeşitli yaşlardaki çocukların davranışlarını yakından gözleme olanağı buldu. Viyana’da yaşadığı sırada, yeni gelişmekte olan psikanaliz akımını, tüm ayrıntılarıyla incelemişti. Bunun sonucunda, yetişkinlere uygulanan psikanaliz yöntemlerinin çocuklar söz konusu olduğunda yetersiz kalabileceğini, dahası yanlış tanılara yol açabileceğini gördü. Çocukluğun bir evresinde normal görülen bir davranışın, benzer biçimiyle bir yetişkinde ortaya çıktığında hastalıklı sayılabildiğini saptadı.

A.Freud’un savunma mekanizmaları üstüne yaptığı inceleme, hem egonun (ben) yapısının anlaşılması, hem de çocuk psikanalizi açısından önem taşımaktadır. Kişinin çevresiyle etkileşimi içinde, kendisi için korkutucu, tehlikeli olduğunu öğrendiği olgulara karşı bilinçsizce uyguladığı bastırma, A.Freud’un en çok üzerinde durduğu savunma mekanizmasıdır. Çok küçük bir çocukta bu olgu, inkâr biçiminde kendini gösterirken, daha büyük bir çocukta, kendini tehdit eden ortamlardan kaçmak olarak gözlemlenebilir. Yetişkin insanın, kendini çeşitli ortamlardan soyutlaması da, benzer biçimde açıklanabilir. A.Freud, buradan, yaşa göre savunma mekanizmasının işleyişinde değişiklikler olduğu sonucuna varır. Tehlike kaynağının niteliği de kullanılan mekanizmanın belirlenmesinde önemli bir etkendir. Tehlike kaynağı ile özdeşleşme olgusuna örnek olarak, hortlaktan korkan çocuğun kendini hortlak yerine koyması gösterilebilir. Bu incelemelerden Freud’un çıkardığı temel sonuç, savunma mekanizmaları ile egonun gelişmesi arasındaki ilişkidir. Kimi koşullarda belli savunma mekanizmalarının kullanılması normal davranışa işaret ederken, kimi durumlarda patolojik bir olgunun göstergesi sayılabilmektedir.

A.Freud’un normal ve patolojik davranışları ayrıştırma konusunda yaptığı bir başka çıkarsama, insanda egonun gelişimini gösterebilecek gelişim doğrultularının saptanabileceğidir. “Gelişim doğrultusu” kavramı, uyumlu bir kişiliğin oluşumunda duygusal olgunlaşma, bedenin bağımsızlığını kazanması, arkadaş edinme, yapıcı oyunlar oynayabilme gibi olguların tümünü içerir. Gelişim doğrultusunda çocuktan çocuğa görülen farklılıkların kimi içsel nedenlerden, kimi dış etkilerden kaynaklanmaktadır. Bunların tümünü bir kalıba göre açıklayabilmek olanaksızdır. Bu kavram kesin kabul görmemekle birlikte, pedagog ve eğitimciler için yol gösterici olmuştur.

A.Freud, görmeyen çocuklar üzerine yaptığı incelemelerde ise görmenin çocuk gelişimindeki etkisini araştırmıştır. Savaş yıllarında, annelerinden ayrı kalmış çocuklarla da yakından ilgilenmiş, bunun sonucunda anneyle sürekli ilişkinin kesilmesinin, çocuğun gelişmesini geciktirici bir etken olduğu kanısına varmıştır. Bütün araştırmalarını, ailelerle ilişki içinde geliştirmeye özen göstermiştir. Pedagogların, eğitimcilerin, çocuk psikanalistlerinin çocuk kişiliğini bir bütün olarak ele almaları gerektiğini vurgulamıştır.

A.Freud, psikanalize yeni olanaklar sağlayan kişilik tanımlaması (profil) yönteminin de ilk uygula-yıcılarmdandır. Bu araştırmalarının, ego psikolojisinin ve psikanalizin gelişmesine önemli katkısı olmuştur.