Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi/Medresesi Tarihi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi, İstanbul Saraçhanebaşı’nda Mimar Ayaş mahallesinde, bugün Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi olarak kullanılan külliye.
Amcazade Hüseyin Paşa’nın sadâreti zamanında dershane-mescid, kütüphane, sıbyan mektebi, on altı medrese hücresi ve sebilden ibaret olarak 2580 m2’lik bir alana inşa edilmiş ve kırk yıl kadar sonra bunlara bir de çeşme eklenmiştir. 1112 tarihli vakfiyesinden, külliyenin daha çok kıraat ve tecvid öğretimi yapmak amacıyla kurulduğu anlaşılmaktadır. Mimarbaşı İbrahim Ağa tarafından inşa edilen külliye, barok üslûbun Türkiye’de kendini göstermeye başladığı bir dönemin eseri olmakla birlikte, daha çok klasik çizgilere bağlı kalınarak meydana getirilmiştir. Külliye 1718, 1755, 1872 ve 1896 yıllarında yangın ve depremlerden büyük zarar görmüş ve her seferinde tamir edilmiştir. Bunlar arasında en esaslı tamiratın 1168’de yapıldığı anlaşılmaktadır. Son defa 1940’ta E. Hakkı Ayverdi tarafından restore edilmiş, 1966’da da bazı değişikliklerle on üç seksiyonlu bir müze binası haline getirilmiştir.
Külliyenin kesme taş ve tuğladan yapılmış olan binaları, geniş avlunun çevresine serbest bir düzende yerleştirilmişlerdir. Avlunun ortasında da bir şadırvan yer alır. Cümle kapısının karşısında medrese hücreleri, sağında dört medrese hücresi İle kütüphane ve sıbyan mektebi, solunda ise dershane-mescid bulunmaktadır. Mescid, üç tarafını çevreleyen yirmi iki mermer sütunlu revakı ile avluya hâkim durumdadır. Revak sütunları birbirine sivri kemerlerle bağlı olup üç sütun başlığı baklava, diğerleri stalaktit süslemelidir; üzerleri kubbe, çapraz tonoz ve ayna tonoz örtülüdür. Mescid ve revak kubbelerinin içleri kalem işi klasik motiflerle süslüdür. Kasnaksız ve 11 m. çapında merkezî bir kubbe ile örtülü olan harim sekizgen şeklindedir ve yirmi sekiz pencereye sahiptir. Mescidin kapısı üzerinde 1112 tarihli inşa kitabesi yer almaktadır; mihrabı mermerdir.
Girişte avlunun sağında yer alan kare planlı, iki katlı ve tek kubbeli kütüphane binası ampir üslûbuna yakın bir şekilde inşa edilmiştir. Sekiz pencere ve altı dolap nişi vardır; kapısının üstündeki kitabe 1168 tarihinde yapılan tamirata aittir. Kütüphaneye girişin arka tarafına isabet eden küçük avlunun kenarında üst kata çıkışı sağlayan merdiven yer almakta, altında da bir hela bulunmaktadır. Külliyenin ön cephesinde yer alan sıbyan mektebi kubbeli iki bölümden oluşmakta ve altında mahzenli dükkânlar bulunmaktadır. Dükkânların ortasındaki bir kapıdan girilen dehliz şeklindeki bir koridorla diğer yapılarla bağlantısı olmayan mektebin küçük iç avlusuna varılır. Bir helası bulunan avludan merdivenle sahanlığa, oradan mektebin birinci bölümüne, oradan da ikinci bölümüne geçilir. Binanın kubbeleri pandantiflidir.
Medrese hücrelerinin kubbeleri arasında ahenksizlik göre çarpar. Her hücrede ocak ve dolap nişi mevcuttur. Külliyenin ilk şadırvanı hakkında bilgi yoktur, bugün görülen şadırvan ise yenidir. Bundan başka, XIX. yüzyılda hazne duvarına muslukların sıralanmasıyla yapılan bir de abdest alma yeri vardır. Hazîreler arasında yer alan külliyenin sebili üç sütun üzerine yonca yaprağı şeklinde yapılmıştır. Nakışlarla süslü olan ve soğutma mahzeni bulunan sebilin üzerini pandantifli bir kubbe örter; sütun araları zilbahar motifli pirinç şebekeyle kapatılmıştır.
Külliyenin inşasından sonra cümle kapısı yanına Şeyhülislâm Mustafa Efendi tarafından yine klasik üslûpta bir çeşme yaptırılmıştır. Hattat Mehmed Refî b. Mustafa imzasını taşıyan çeşme kitabesinin tarihi 1152’dir. Hazîre üç bölümlü olup Amcazade Hüseyin Paşa ile onun ölümünden sonra külliyenin İdaresini ele alan kızı Rahmiye Hanım’ın mezarları da burada bulunmaktadır. Külliye halen Vakıflar Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi olarak kullanılmakta, kütüphanesindeki kitaplar da Amcazade Hüseyin Paşa Kütüphanesi adı altında Süleymaniye Kütüphanesi ‘nde muhafaza edilmektedir.
Diyanet İslam Ansiklopedisi