Allah, Türk-İslam Edebiyatında Allah İsmi Kullanımı
Edebiyat
Allah laftı, esmâ-i hüsnâyı meydana getiren diğer isimler ve genel olarak ulûhiyyet bahisleri müslüman milletlerin dinî hayatında önemli bir yer tuttuğu gibi onların edebiyat, kültür ve sanat hayatına da büyük çapta tesirler icra etmiştir. Bu konuda günlük konuşma dilinden başlayarak müstakil edebî nevilere ve edebî mazmunlara kadar çok geniş bir alanda pek çok eser meydana getirilmiştir. Allah lafzının Arapça dışında en çok Türk dilinde kullanıldığı şüphesizdir. Sadece bugünkü Türkçe’nin orta hacimdeki bir sözlüğü incelendiği takdirde bile Allah kelimesinin yer aldığı deyimlerin 150 civarında olduğu görülür. Bunlara bir o kadar da atasözü eklenebilir. Bilhassa Osmanlı Türkçesiyle yazılmış dinî ve tasavvufi mahiyetteki manzum ve mensur eserlerde yer alan diğer birçok deyim ve atasözü İse bu sayının dışındadır.
Türk edebiyatında Cenâb-ı Hak’la ilgili konulan, halk ve divan edebiyatıyla yenileşme devri Türk edebiyatında yer alan konular olmak üzere üçe ayırmak mümkündür.
Halk edebiyatında ilâhi, nefes, nutuk ve devriyelerde, semailer, bazı tekerlemeler ve türkülerde, mâni ve ninnilerde, ağıt ve nasihatlarda Allah lafzıyla birlikte Cenâb-ı Hakk’ın diğer isim ve sıfatları yer almış, O’nun yücelik ve kudreti konu edilmiştir.
Divan edebiyatında ise Cenâb-ı Hak’la doğrudan ilgili olarak müstakil neviler mevcuttur. Allah’ın âyet ve hadislerde yer alan İsimleriyle tanınması, bilinmesi, bunlarla anılması (zikir), yine bunlarla övülüp yüceltilmesi ve bu isimlerin içerdiği engin ilâhî rahmet ve muhabbeti vesile kılarak O’na dua ve niyaz edilmesinin gereği ve fazileti hem naslarda yer almış, hem de bu husus Hz. Peygamber’den, hatta daha önceki peygamberlerden itibaren Allah’ın sâlih kul-larınca uygu lanagel mistir. Bu sebeple bilhassa Türk edebiyatında, kısmen de Fars edebiyatında esmâ-i hüsnâ etrafında birçok eser kaleme alınmıştır. Ayrıca tevhid, münâcât, İlâhi, zikir, teşbih ve sathiye gibi müstakil nevilerin yanında Türk edebiyatının manzum mensur çeşitli örneklerinde Allah ile ilgili pek çok mazmun bulunmaktadır.
Tevhid ve münâcâtlar muhtevaları bakımından konu ile doğrudan ilgili eserler olup bunların bütün edebiyatımızda çok zengin örnekleri vardır. Tevhidler Cenâb-ı Hakk’ın varlığını, birliğini, kudretini, isim ve sıfatlarını anlatan, O’nu övüp yücelten eserlerdir. Muhtevaları bakımından tasavvufî olan ve olmayan diye ikiye ayrılan tevhidler umumiyetle Allah’a hitap şeklinde, bazan da tahkiye üslûbunda genellikle kaside, terkibibend, terciibend, mesnevi ve gazel tarzında yazılmıştır. Klasik tertibe riayet edilerek düzenlenen divanların baş taraflarında önce tevhid, sonra münâcât yer alır. Mesnevilerle diğer manzum-mensur birçok eserde de rastlanan bu türün en meşhur örnekleri arasında, XV. yüzyıl şairlerinden Şeyhinin manzumesi zikredilebilir. Fuzûlî, Niyâzî-i Mısrî, Seyyid Nizamoğlu, Nâbî, Yenişehirli Avni’nin tevhidleri de başarılı örneklerdir. Ayrıca Sinan Paşa’nın nesir ve nazımla karışık olarak kaleme aldığı Tazarru’nâme’si tevhid ve münâcât türleri için nesir alanında en mükemmel eser kabul edilir.
Münâcâtlar ise insanoğlunun aczini idrak ile beşeriyet icabı vâki olan hatalarının bağışlanmasını Allah’tan dileyerek O’na karşı samimi yalvarışlarını içine alan eserlerdir. Birçok şair tarafından işlenen Hz. Musa’nın münâcâtı meşhurdur. Ayrıca Mevlânâ, Yûnus Emre ve Fuzûirnin münâcâtları ilk akla gelen örnekler arasındadır.
Ayrıca bir grup eser daha vardır ki bunlarda sadece Cenâb-ı Hakla ilgili konular genellikle mesnevi şeklinde, bazan da mensur olarak ele alınıp işlenmiştir. Abdürrahim Karahisârfnin Vahdetnâme’si ile Rûşeni’nin Kaiemndme’si bu tür eserlere örnek olarak zikredilebilir.
Yenileşme devri Türk edebiyatında da aynı konular işlenmiştir. Ancak bunlar divan edebiyatı şekilleri içinde ele alındığı halde yeni bir ifade ve üslûpla ortaya konulmuştur. Bu eserler muhteva bakımından geleneksel çerçeveden ve mazmunlardan ayrılarak konular daha serbest bir şekilde ve daha yeni bir takım unsurlarla birlikte işlenmiştir. Akif Paşa’nın “Adem Kasidesi’yle başlayan bu yeni dönem Şinâsi’nin tahmid, münâcât, ilâhi, tehlil, tevekkül, beyt-i murassa ve müfredinde. Ziya Paşa’nın Hârâbat mukaddimesindeki tevhidi ile “Sübhâne men tahayyere fî sun’ihi’l-ukül Sübhâne men bikudretihî yu’cizü’l-fuhût nakaratlı terciibendi ve ayrıca terkibibendinde, Abdülhak Hâmid ve Recâizâde Ekrem’in münâcâtlannda, Mehmed Akif in tevhidinde en değişik ve güzel örneklerini ortaya koymuştur. Yenileşme devri Türk Edebiyatı sahasında Allah inancının ele alınması ve bunun felsefi bakımdan incelenmesi hususunda iki önemli çalışmayı burada belirtmek gerekir. Abdülhak Hâmid’in şiirleri üzerinde yapılan bu çalışmalardan ilki Rıza Tevfık’in Abdülhak Hamid ve Mülâhazât-ı Felsefiyesi adlı incelemesi, diğeri ise M. Kaya Bilgegil’in Abdülhak Hâmid’in Şiirlerinde Ledünnî Meselelerden Allah isimli eseridir.
Sonuç olarak, Türk kültür ve edebiyatında Allah’ın varlığını, birliğini, isim ve sıfatlarını, bunların çeşitli tecellilerini, O’nun yüceliğini ve övgüsünü konu edinen çeşitli edebî türler meydana gelmiş ve bu alanda çok zengin örnekler edebiyat tarihindeki müstesna yerini almıştır.
- Allah İslam Hat Sanatında Allah Lafzı Kullanımı
- Allah, Türk Dini Musikisinde Allah İsmi Kullanımı
- Allah Varlığı, Birliği, İsimleri, Sıfatları Literatürü Hakkında Bilgi
- Allah’ın Sıfatları, Tenzihi, Subuti, Fiili Sıfatları
- Allah’ın İsimleri, Allah İsimleri, Zati, Kainatı ve İnsanı İlgilendiren İsimleri
- Allah Varlığı Delilleri, Hudus, İmkan, Nizam, Fıtrat Delilleri, Tasavvuf Metodu
- Dinlerde Tanrı İnancı, Çin, Hint, Eski Mısır, Yunan, Türk, Zerdüşt, Araplarda
- Allah Nedir, Ne Demek, Ne Anlama Gelir, Etimolojisi
- Allah’ın Birliğine İnanmak, Allah’ın Birliğinin Delilleri, Hakkında Bilgi
Diyanet İslam Ansiklopedisi