Tarihi Şahsiyetler

Ali Paşa (Tepedelenli) Kimdir, Hayatı, Mücadelesi, İsyanı

Ali Paşa, (Tepedelenli) (Arnvtça: Ali Pashë Tepelena) Osmanli vezirlerinden, Osmanlı Devleti’ne isyan etmiş Yanya valisi, 1744’te bugünkü Arnavutluk’un Tepelene (Arnavutça: Tepelena) kasabasında doğdu, 1822’de öldü.

Tepedelenli Ali Paşa 1744 yılında bugünkü Arnavutluk’un Tepelene (Arnavutça: Tepelena) kasabasında doğdu. Zengin ve nüfuzlu bir ailenin çocuğu olmasına rağmen 1758 yılında Tepedelen mütesellimi babası Veli Paşa öldürülmesinden sonra ailesi nüfuzunu büyük ölçüde kaybetmişti. Ali Bey’i, Konice (Konitza)’lı  cesur ve hırslı bir kadın olan annesi, Eamihan (Hanko ) Hanım, macera ile dolu bîr hayat içinde yetiştirdi ve Ali Bey’in gençliği çeşitli hasımlarıyla, çete muharebeleri ara­sında geçti. Kendisi, annesinin tesirini bütün ömrünce muhafaza etmiştir. 1768 yılında Delvine (Delvino ) mutasarrıfı Kaplan paşanın kızıyla evlendi. Muhitinde kazandığı nüfuz ve şöhreti, İstanbul’a kadar gelen Ali Paşa, Osmanlı Devleti hizmetinde mîr-î mîranlıktan başlayarak mevkilerde hızla yükseldi. 1788 yılında Yanya muta­sarrıflığı ile birlikte derbendler başbuğluğunu uh­desinde aldı.

Osmanlı’nın oğulları Muhtar, Veli Veliyüddîn ve Sâlih Paşalar çeşitli görevler vermesi neticesinde Kuzey Arnavutluk’la Yunanistan’a hâkim olunca buralar Tepedelenli âilesinin mâlikânesi hâline geldi.

Osmanlı-Rusya-Avusturya Savaşında 1787’de Avusturya cephesinde Pançova Harekâtına katıldı. Sırbistan’da çıkan isyânı bastırmada hizmetleri oldu. Rus cephesinde de savaştı. Rütbesi 1795’te mirmiranlığa yükseldi. Yanya bölgesindeki yerli halkın çıkardığı isyanların bastırılmasında, Napolyon’un Mısır’a saldırısı sırasında Fransızlarla yaptıkları mücâdelelerde zaferler kazandı. 1798’de Preveze yakınında Fransızları bozguna uğratınca kendisine III.Selim’i çok memnun etti ve kendisine vezirlik verildi. Rumeli vâlisi olarak dağlı eşkiyânın cezâlandırılması için bir sene kadar bu görevde bulundu. 19.yy. başında Osmanlı Devletiyle İngiltere, Fransa ve Rusya arasındaki siyasî olaylardan da istifâde ederek Makedonya bölgesinin en güçlü adamı hâline geldi. Bu bölgenin tanınmış vâlilerinden İbrâhim Paşayı hileyle getirterek ölünceye kadar Yanya’da hapsetti. Oğlunu yerine göndererek Arnavutluk’un Toskalık bölgesinde hâkimiyet kurdurdu.

Ali Paşa, Toskalık’a tamamen hâkim olduk­tan sonra, ertesi sene Gegalık’a tecavüze baş­ladı. Önce Debre-i Bâlâ üzerine asker sevketti, Bâbı-âli’nin uyarılarını oyalıyan Ali Paşa, diğer yandan Drac (Durres) tarafına el uzattığı gibi, Tiran ve Pekin ( Peqin ) kalele­rini, Ohrı ve Elbasan sancaklarını zaptettirdi.

Ali Paşanın Arnavutluk’ta ve hâkim olduğu yerlerdeki tutumu, hâdiseleri istismar etmesi, onu devlet içinde devlet gibi hareket ettiriyordu. Mora ahâlisinin ve Rumların ayaklanarak devletin başına yeni bir sıkıntı açmasını istemeyen II.Mahmud, Tepedelenli Ali Paşanın yaşlılıktan ölme zamanının yaklaştığını düşünerek üzerine gitmiyordu.

Ancak İngilizlerle gizli muhâberelerde bulunan Nişancı Halet Efendinin çevirdiği entrikalar üzerine Ali Paşa ve oğulları memuriyetlerinin bir kısmından azledildiler. Fakat dinlemedikleri için üzerlerine karadan ve denizden kuvvet gönderildi. Yanya kalesinde bir yıl 4 ay 25 gün kuşatmadan sonra serasker Hurşid Paşanın, hayâtının bağışlanacağına dâir teminatı üzerine Ali Paşa Yanya Gölündeki Pandeleimon Manastırına çekildi. Paşa’nın İstanbul’a azimeti kindar Halet Efendi’nin işine gelmediğinden Hurşid Paşanın yazılı bildirisini kabul etmeyen îdâm fermanını birkaç kişiyle gönderdi. Bunun üzerine kendisini müdâfaa eden Tepedelenli kurşunla vurularak öldürüldü (1822). İstanbul’a gönderilen kellesi, Silivrikapı ha­ricine defnedildi. Sürgünlerinde daha önce idam edilmiş olan oğulları Veli, Muhtar ve Salih Pa­şa lar ile torunu Mehmed Paşa’nın başları da aynı yerde bir sıraya gömülmüştür. Ali Paşa’nın cesedi ise, Yanya ‘da Fethiye camii nazire­sinde, zevcesi Ummügülsüm Hanım’ın yanında, medfundur.

Tepedelenli Ali Paşanın ölümüyle Rumlar üzerlerindeki en büyük tehlike ve baskıdan kurtulmuş oldular. Gitgide örgütlerini güçlendiren ve taleplerini artıran Etniki Eteryada bunu fırsat bilerek isyânın başlama zamânının geldiğine kanaat getirip hareket geçti. Böylece Eflak-Boğdan ve Mora’da yıllarca sürecek olan ve 1829 yılında Yunanistan’ın Rusya’yla yapılan Edirne Antlaşmasıyla bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlanacak Rum isyanı başlamış oldu.

Tepedelenli Ali Paşa, XIX. asrın dik­kate değer simalarından biri olup, cüret, cesaret ve zekâ ile belirmiş sırf kendi kurnazlığı ve dirayeti ile, Balkan yarım adasının güneyinde bir devlet kurmaya girişip, kısmen muvaffak olmuş bir zattır. Topçu  namı ile muntazam bir askerî kuvvet tertip etmiş, ufak bir donanma hazırlamıştı. Etrafına muhtelif mîllet ve mesleklere mensup insanlar toplar, Rum hekimler ve şairler, müneccimler, ecnebi zabitler, dervişler ve çete reisleri arasın­da küçük mikyasta bir hükümdar hayatı geçirir­di. Zaptettiği köylerden müteşekkil iki yüzü aşkın çiftliği vardı ; büyük bir servet sahibi olup, inşaata önem vermiş ve ikametine mahsus saraylar yaptırmıştı. Hazinesinin büyük bir kısmını sakladığı yer, ölümünden sonra da meçhul kalmıştır. Ali Paşa emellerine ulaşmak ve mevkiini muhafaza için, Avrupa devletleri ile temasta bulunmuş ve İstanbul daki bâzı ricali elde edecek tedbirler almaktan geri durmamıştır. Taban haris ve intikamcı oldu­ğundan, pek çok düşman olmuştu. İkbâl devrinde Etniki Eteriya’nın amaçlarına mâni olmakla be­raber, sukut ederken bu cemiyet ile iş birliği yapması, Mora isyanını kolaylaştırmış ve bu suretle Tepedelenli, Osmanlı imparatorluğunun parçalanmasında katkısıı olmuştur. Ali Paşa doğu ve batıda büyük bîr şöhret kazandığı ci­hetle, tarihçiler, edipler ve seyyahlar kendi­sinden çok bahsetmişler ve hakkında çeşitli eserler yazmışlardır.

İlgili Makaleler