Tarihi Eserler

Ali Pa­şa Camii (Tokat), Tarihi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Ali Paşa Camii, Tokat’ta bulunan XVI. yüzyıla ait bir cami.

Mahallî bir yayında caminin Tokat Va­kıflar İdaresi’nde otuz beş sayfalık alt tarafı eksik Arapça vakfiyesi bulundu­ğu ve bunun 980 (1572-73) tarihli oldu­ğu yazılıdır. Bu bilginin kaynağı, Tokat Müzesi’nde bulunan 1930 yıllarında son derece dikkatli ve gayretli Tokatlı bir araştırıcı tarafından yazılmış eski eser­ler defterlerindeki etraflı nottur. Bura­da bazı satırları aynen istinsah edilmiş bu vakfiyede caminin kurucusunun Ali Paşa olduğu açık olarak anlatılmaktadır. Ancak Tokat’ta Osmanlı devrinin en Önemli eserlerinden olan bu caminin hangi Ali Paşa tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Evliya Çelebi burayı Koca Ali Paşa Camii olarak adlandıra­rak, “Gayet mükellef ve süslü ve mâmur olup selâtin camii gibi büyük kubbe ve yüksek sütunlarla donanmış.” olduğunu bildirir. Halil Edhem, Ali Paşanın Eretna (Ertena) oğulları soyundan geldi­ğini iddia etmişse de bu da inandırıcı görülmemiştir. Caminin yanındaki tama­men kesme taştan yapılmış türbede üç mezar bulunmaktadır. Kitabelerine göre bunların ilk ikisinde. 980de (1572-73) ölen Ali Paşa (halk Mustafa Beyin mezar kitâbesindeki “Kim Ali Paşa” ibaresinin yanlış okunmasından dolayı buna Kemer Ali Paşa der ile 972’de (1564-65) ölen oğlu Mustafa Bey yatmaktadır. Üçüncü mezar ise kitâbesiz olup paşanın zevce­si veya kızına ait olduğu kabul edilmek­tedir. Buna göre caminin yapılışı mezar taşlarındaki bu tarihler civarında olma­lıdır. Ali Paşa’nın Sultan II. Bayezid’ın damadı olduğu yolundaki söylenti de İnandırıcı değildir. Ancak Mustafa Bey’in mezar taşındaki “Nesl-i Sultan Bayezıd” sözünden, Ali Paşa’nın Kanunî Sul­tan Süleyman’ın oğlu olup isyan eden ve sonunda İran’a sığınmışken 969’da (1561-62) orada katledilen Şehzade Bayezid’in damadı olabileceği ileri sürül­müştür. Yine tahminlere göre Ali Paşa Tokat’a sürgün edilmiş ve II. Selim za­manında Şehzade Bayezid’in taraftarla­rı bertaraf edilirken o da öldürülmüş­tür. Fakat bütün bu iddialar henüz sağ­lam bir dayanağa sahip değildir. Ali Pa­şa Camii 1939 yılındaki zelzelede hayli zarar görmüş, 1943 zelzelesinde hasar­lar büyümüş, 1945’te ise son cemaat yeri kısmen yıkılmıştır. Cami 1953’te tamir edilmiş, ancak içinde pek çok tarihî şahsiyetin mezar taşları bulunan hazîresi ortadan kaldırılmıştır.

Ali Paşa Camii muntazam kesme taş­la inşa edilmiş büyük ve gösterişli bir yapıdır. Avlusu ortadan kalkmış, cami­nin mimarisine uymayan bir şadırvan yapılmıştır. Çok geniş olan son cemaat yeri bir kubbe ile örtülüdür. Caminin harimi kare bir plana göre yapılmış, fa­kat çok kalın olan duvarlarda nişler oyul­mak suretiyle mekân genişletilmiştir. Böylece elde edilen sekizgen desteklerin üstüne sekizgen bir kasnak inşa oluna­rak bunun da üstüne esas kubbe ve kas­nağı yerleştirilmiştir. İçeride kubbeye geçiş, köşelerde tromplarla sağlanmış­tır. Sağdaki ince uzun taş minare kür­süsü ile cami beden duvarı arasında kü­çük bir ara mekân bulunmaktadır. Böy­lece son cemaat yerinin iki yandan taş­kın oluşu sağda bir dereceye kadar ör­tülmüş ise de solda bu taşkınlık gözü rahatsız edecek şekilde belirlidir. Mima­ri bakımından hoş olmayan bu aksaklık caminin ilk düşünülen planının tamam­lanmadan kalmasına bağlanabilir. Belki harimin iki yanında tabhane odaları yapılması veya son cemaat yerinin avlu­yu çeviren revaklar ve medrese odaları ile bağlanması tasarlanmış olabilir.

Caminin minber ve mihrabı sade ol­makla beraber iki renkli mermerden zarif bir biçimde itinalı bir işçilikle işlenmiştir. Evliya Celebi, muhtemelen bu caminin evkafından olan büyük bir Ali Paşa çifte hamamını da anar. Türbenin üstü, sekizgen bir kasnak üzerine otu­ran bir kubbe ile örtülüdür. Geniş iki payeye oturan bir kubbe ile örtülü bir ön mekân vardır. Bu kısmın Sivas valisi olan başka bir Ali Paşa tarafından yap­tırıldığı ileri sürülür. Ali Paşa Camii’nin çok değerli Kafkas halıları ile döşenmiş olduğu da tesbit edilmiştir. XVII-XVIII. yüzyıllara ait olan on dokuz kadar halı­dan bazıları müzeye kaldırılmış, bazıları ise yerinde bırakılmıştır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi