Tarihi Şahsiyetler

Ali Efendi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Basiret Gazetesi Yayıncısı

Basîretçi Ali Efendi (1838-1912) Osmanlı gazetecisi.

İlk Türkçe gazetelerden biri olan Basi­reti yayımladığı için Basîretçi Ali Efendi adıyla tanındı. Ailesi hakkında fazla bil­gi yoksa da babasının ilmiyeden olduğu ve 1872’de Vıdin kadı nâibliğinde bu­lunduğu bilinmektedir. Ali Efendi önce Enderun’da tahsil görerek sarayda hiz­met etti. 1860’ta çırağ edildikten sonra Maliye Nezâreti tahsilat memuru oldu (1863). Basîret gazetesini çıkarmak için hükümete başvurdu (1866). Ancak bu sırada Girit İsyanı çıktığından müracaa­tı beklemeye alındı ve isyan sona erene kadar yayın izni verilmedi. Bunda, azın­lık gazetelerinin neşriyatını kontrol altı­na almakta güçlük çeken hükümetin ye­ni azınlık gazetelerine yayın imtiyazı ver­memek için Ali Efendi’ye verilecek iznin İstisna ve emsal teşkil etmemesi düşün­cesinin rolü vardır. Daha sonra yayın im­tiyazı aldığında devrin âdetine uyularak kendisine 300 altın da yardım edildi. Gazeteyi küçük ebatta dört sayfa ola­rak, cuma ve pazar hariç haftada beş gün yayımlamaya başladı. Gazetenin başlığı altında yer alan “Millet gazetesi” iba­resiyle, “Millet” kelimesi bir gazete başlı­ğında ilk defa kullanılmış oldu. Ali Efen­di, kendi bilgi ve yazarlık tecrübesi gün­lük bir gazeteyi yürütecek derecede ol­madığından, gazetesine topladığı Subhi-paşazâde Âyetullah Bey, Polonyalı mühtedi bir subay olan ferik Subhî Celâleddin Paşa, Hayreddin takma adıyla yazı­lar yazan Polonyalı mülteci Karski ile adliye mektupçusu Halet Bey ve Ahmed Midhat Efendi gibi yazar kadrosuyla Basîret”ı kısa zamanda devrin en çok il­gi gören yayın organı haline getirdi. Bunda, yayımının ikinci yılında Bağdat mektupçuluğu görevinden istifa ederek Basîret yazı heyetine katılan ve çalıştığı dokuz ay boyunca gazeteyi bol havadis­le okuyucuyu tatmin eder hale getiren Ahmed Mithat Efendi’nin de rolü var­dır. Normal zamanlarda 300 olan baskı adedi, önemli bazı hadiselerde 1000’e kadar yükselirdi. Ali Efendi, 1870-1871 Fransa-Prusya Savaşı sırasında gazete­sinde Polonyalı Celâleddin Paşa’nın te­siriyle, savaştan Almanya’nın galip çıka­cağını ileri süren yazılar yayımladı. Sa­vaş Almanya’nın galibiyetiyle sona erin­ce Ali Efendi Başvekil Prens Bismarck tarafından Almanya’ya davet edildi. Bu ziyaretten Bismarck’ın kendisine hediye ettiği yeni bir baskı makinesiyle döndü. Bu makine ile gazetesini normal gaze­te ebadına getirip yeni bir şekil vere­rek yayımlamaya başladığı gibi Türkçe mizah dergilerinin dokuzuncusu olan Kahkaha adıyla bir mizah dergisi de çıkardı.

Sekiz yıla yakın süren basın hayatın­da gazetesinin kapatılması ve hapsedil­mek gibi cezaları göze alarak zaman zaman hükümetin baskılarına cesaretle karşı koyan Ali Efendi, bir ara Mısır hidivi İsmail Paşa’nın bol ihsanları karşılı­ğında Mısır’ın Osmanlı Devletinden ko­parılması siyasetini de müdafaa etti. Bu sebeple devrin İbret, Hadîka, Tasvîr-i Efkâr, Terakki, İstikbal ve Sabah gibi diğer yayın organlarının sert hü­cumlarına uğradı. Gazetesiyle Rusya’da yaşayan Müslüman Türk halkının mü­cadelesini de destekleyen Ali Efendi, onların haklarını korumak maksadıyla kayda değer bazı yayınlar da yaptı. Sul­tan Abdülaziz’in saltanatının son günlerinde Sadrazam Mahmud Nedim Paşa’nın matbuata koyduğu ilk resmî san­sürü, 11 Mayıs 1876 tarihli gazetesinin ilk üç sayfasını tamamen yazısız, dör­düncü sayfasını ise sadece ilânları ko­yarak yayımlamak suretiyle anlamlı bir şekilde protesto etti.

Çırağan Vak’ası’ndan bir gün önce. bu hadisenin görünürdeki elebaşısı olan Ali Suâvi’nin devletin o günkü politika­sıyla ilgili bir makalesini neşredeceğini haber verdiği kısa bir yazısını yayımladığı için gazetesi kapatıl­dı ve kendisi de tertibe dahil olduğu ka­naatini uyandırdığı gerekçesiyle gözaltı­na alındı. Altı ay süren muhakemeden sonra diğer suçlularla birlikte Kudüs’e sürüldü. Devamlı müracaatları sonucunda ancak altı yıl kadar sonra bir daha gazete çıkarmamak şartıyla affedildi ve İstan­bul’a dönmesine izin verildi (1884). An­cak Suriye’de bir nahiye müdürlüğüne tayin edilerek hemen İstanbul’dan uzak­laştırıldı. Daha sonraki yıllarda Lâdik (1897), Hayfa (1898), Karaburun (1903), Söke (1904) ve Erdek’te (1907) kayma­kamlık yaptı. 1889’da saniye rütbesine terfi ettirilerek üçüncü dereceden Mecîdî, 1903’te de Osmânî nişanı ile taltif edildi. II. Meşrutiyetin İlânı üzerine Er­dek kaymakamlığından istifa ederek İs­tanbul’a geldi. Basîret’i tekrar yayımlamaya başladı.

Ancak devrin değişen şartlan ve sayılan artan yeni gazeteler karşısında tutunamadı, on dokuzuncu sayısından sonra gazeteyi kapatmak zorunda kal­dı. Bu ikinci devrede, daha önce tabas­bus edercesine hürmetkârane yazılarla övdüğü padişah ve ileri gelen devlet adamian hakkında hakarete varan ağır hitap ve ithamlarla dolu neşriyatta bu­lunduğu dikkati çekmektedir. Basın dün­yasında başarı sağlayamadığı bu devre­den sonra Kalamış’taki evine çekildi ve orada öldü.

Ali Efendi’nin, iki devrede 2446+19=2465 sayı çıkardığı Basiretle daha son­ra yirmi altı sayı çıkardığı Kahkaha’da yayımlanan ma­kalelerinden başka. Sultan II. Abdülhamid’e ve o devrin tanınmış şahsiyetleri­ne hakaretlerle dolu iki küçük eseri da­ha vardır. Bunlar, 93 Harbi hakkında kaleme alarak padişaha takdim ettiğini ileri sürdüğü bir lâyiha olan Yıldız’m Hatası: Devlet-i Aliyye-Rasya Muha­rebesi 1293 ile kendi ga­zetecilik hâtıraları yanında devrin bazı siyasî olayları hakkında dikkate değer bilgiler veren İstanbul’da Yanm Asır­lık Vekâyi-i Mühimme adlı eserlerdir. Bu son eser sadeleştiri­lerek İstanbul’da Elli Yıllık Önemli Olaylar adıyla yeniden yayımlanmıştır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler