AİLE
AİLE
Aile, en az evli iki
yetişkin İnsandan ve çocuklardan meydana gelen kurumlaşmış bir
bi-yolojik-toplumsal gruptur. En asgari işlevleri, cinsel ilişkileri de içine
alan duygusal ihtiyaçların tatmini ve kontrolünün sağlanması ile Üreme; aile
ve çocuklar için sosyo-kültürel bir ortamın hazırlanmasıdır. Bu şekilde
teşekkül eden ve bu tür işlevleri yerine getiren grup çe-Şİtli toplum
katlarında değişiklik gösterir; bu nedenle de bir aile tanımı çeşitli tipte
tanımları içermelidir. Çekirdek aile içindeki her birey, hayatı boyunca iki
farklı aileye mensubiyet içinde bulunur: Birincisi doğuştan ait olduğu aile,
ikincisi evlilik yoluyla girdiği aile. Sosyal bilimciler aileye özel bir ilgi
duymuşlardır. Çünkü aile, evrensel insan biyolojisinde bulunan Özellikleri
kültürel kaynaklı diğer özelliklerle çekip çıkartılacak biçimde birleştiren
bir kurumdur. Bu nedenle ailenin tam bir tanımına ulaşmak için onun hem
biyolojik, hem de kültürel yönlerini birlikte ele almak gerekmektedir.
Tıpkı akrabalık ve
evlilik gibi aile de anlamı günlük dilde, ona işaret edecek kültürel ve tarihî
olarak belirli sosyal uygulamalarla akraba olan bir terimdir. Kimi sosyal
bilimciler “a-ilc”yi evrensel bir sosyal kurum olarak görürlerken;
diğerleri onu belirli kültürlerin ve devrilerin sosyal hayatının ayırıcı bir
özelliği olarak görme eğilimindedir. Fakal bu görüşler Çoğunlukla farklı
siyasal bağlantıların ürünüdür. Bu görüşlerin her biri ailenin ne olduğuna
ilişkin bir varsayıma dayanır. Aile konusunda sosyolojik, tarihsel ve Marksist
çalışmalar kavramsal ve tanımsal açıklık bakımından birbirinden uzak ve
belirgin değildir.
Fonksiyonalist düşünce
ailenin tanımını, onun bir parçası olduğu sosyal yapıyı koruyup sürdürmesi
İşlevine dayanarak yapar ve biyolojik ve demografik özellikler üzerinde durur.
Bu tanım, baba-anne ve çocuklardan oluşan bir grup şeklinde tanımlanan
“çekirdek aile”yc evrensel bir nitelik kazandırmaya matuftur.
Aile teriminin belirli
tipten varlıklara (deneysel bir tipin adı olarak) işaret edecek şekilde
kullanılması terimin analitik kullanımıyla ters düşer. Bu tarzda kullanılan
ailelerimi, evrensel olarak mevcut olan bir varlığın değil, tersine evrensel
uygulaması olan bir kavramın adıdır. Tüm İnsanlar erkek ve kadın olmak üzere
iki kategoriye ayrılmış olduğuna göre, bireylerin varlığı evlenme, üremeve
akraba olma gibi biyolojik ilişkilerin varlığını öngörür. Biyolojik İlişki
halinde olan insan gruplarını tanımlamak ve bu İlişkilerin sosyal anlamına dair
araştırmada bulunmak her zaman mümkündür. Bir birey iki küme içinde de yer
alabilir: babasının kümesi içinde bir çocuk, kendi kümesi içinde İse bir
babadır, insanlar zorunlu olarak bu türden çalışan kümelerden meydana
gelecektir. Bu tür kümeler “temel” ya da “dolaysız” kümeler
diye ifade edilirler. Bunlar dolaysız akrabalık sisteminin ya da akrabalıkların
ana unsurlarını içerirler.
Aile terimi yalnızca
küme üyeliğinin değil, grup üyeliğinin de etkisini taşır. Bu durumda verili bir
nüfus içindeki küme üyelerinin, üyeliğinin küme üyeliğiyle aynı olduğu sosyal
grupları teşkil edip etmeyeceğini de araştırmak gerekmektedir. Bu noktada
ebeveyn ile yetişkin olmayan (bağımlı) çocuktan meydana gelen grupları, ebeveyn
ile yetişkin (bağımsız) çocuktan meydana gelenlerden ayırmak âdet olmuştur.
Kompozisyonu temel ya da dolaysız olan gruplar kategorisi İçinde iki
alt-kategori tesbİt edilebilir: Yalnızca yetişkin çocuğa sahip gruplarla,
yetişkin olmayan çocuğa sahip gruplar. İkincisine “çekirdek aile”
tipi adı verilir. Bu terim, bu kompozisyona sahip grupların mümkün olan en
küçük akraba gruplarım oluşturdukları şeklindeki şüpheli inançtan
kaynaklanmaktadır. Çckirdekve çekirdek sonrası aileler, kendi gelişme
seyirlerinin farklı aşamalarında temel ya da dolaysız aileleri İfade ederler.
Öyle görünüyor ki,
verili bir nüfus içindeki akraba grubu oluşumuna dair böyle bir analiz, evlenme
ve üreme ile grup oluşumu arasında ilişkiye duyulan bir ilgi
tarafındanyönlendi-rilı’r.Görülüyorki, ailelerin incelenmesi evrensel olarak
kabul edilebilir olan bir dizi soruyu İçerir; zira evlenme ve üreme evrensel
etkinliklerdir. Ama bu faaliyetlerin doğduğu temel akrabalık kümelerinin her
toplumdaki akra-ba-grubu oluşumunun başlıca ilkesini teşkil ettiği görüşü bunu
izler. Bu nedenledir ki, ailenin, bir sosyal organizasyon ilkesi olarak
“akrabalık” üzerinde egemen olduğu bir toplum sınıfı ayırd etmek
mümkündür. Aile hem evrensel bir sorular kümesine, hem de sosyal organizasyonun
özel şekillerine işaretle bulunur.
“Çekirdek
aile” yahut “temel aile” terimleri, gerçek halk gruplarını
sınıflandırmamıza imkân verir. Her iki terimin bu kullanımları onların aile
sistemi tiplerini sınıflandırma işlevlerinden tamamen ayrı olarak ele
alınmalıdır. “Aile sistemi” terimi, verili bir nüfus tarafından
uygulanan grup oluşumu ilkelerine atıfta bulunur. Elcmenter kümelerin zorunlu
olarak çakışması ve tipik bireyin bu iki kümeye birden ait olması nedeniyle
küme üyeliğini salt bir grup oluşumu ilkesi olarak kullanmak imkânsızdır. Bu
nedenle öncelik ya hısımlılık bağlarına ya da evlilik bağlarına verilmelidir.
Önceliğin evliliğe verildiği durumda sonuç, çekirdek aile kümelerinin
oluşumuna tekabül eden salt kısım gruplarının oluşumudur; grup, eşler ve
bağımlı çocuklardan meydana gelir. Böyle bir aile sistemi “çekirdek
aile” adını alır.
“Çekirdek”
aile sistemleri sosyolojik literatürde “geniş” aile sistemlerine zıt
olarak ele alınmıştır. Geniş aile içinde çekirdek aileler bulunabilir. Aileler
aynı zamanda kendi hesaplarına ya da başkalarının hesabına ekonomik üretime
angaje olmuş mülkiyet sahipleri olabilirler.
Aile ve sanayi toplumu
konusundaki tartışmalar sosyologlara aile sistemlerini içinde yer aldıkları
toplumun yapısı çerçevesine yerlcşlirmeyi öğretmiştir.
Ailenin tarihi
üzerinde çalışan sosyologlar, modern aite ve nüfus davranışının (evliliğe
başlama yaşı, aile limilasyonları ve nüfusun hareketliliği gibi) sanayileşmenin
getirdiği yenilikler olduğunu ve sanayi-öncesi toplumlardaki baskın aile
biçiminin geniş aile olduğunu ve bu aile tipinde üç neslin bir arada yaşamış
olduğunu ortaya koymuşlardır. Sanayileşmenin, üç ncsili bir arada yaşatan aile
yapısını yıktığı ve modern sanayi sisteminin taleplerine daha uygun olan
tecrit edilmiş çekirdek ailenin doğmasına neden olduğu öne sürülmüştür.
Fransız Anna/es okulundan bir grup araştırmacı çekirdek aile yapısının
sanayileşmeden önceki Batı Avrupa’da mevcut bulunduğunu ikna edici bir
şekilde göstermişlerdir. Bu noktada Household vcfamily (lıcr ikisi de Türkçeyc
“aile” diye çevrilmektedir, Takat birincisine “aile
çevresi” denmesi daha uygundur) kelimeleri arasında önemli bir ayrıma gidil
mistir.Household, çekirdek ailenin fertlerinin dışında bazı hısım akraba
olmayan kişileri de kapsamaktadır.
Tarihçiler,
sanayileşmenin yeni tipte bir aile yapısı yaradığı görüşünü reddederken, onun
ailenin işlevleri, değerleri ve gelişme süreçlerinin değişmesi üzerinde önemli
bir etki yaptığı noktasında anlaşırlar. Onlara göre en önemli değişim, ailenin
işlevlerinin diğer toplumsal örgütlere aktarılması ve “aile
çcvrcsi”nin bir imalathaneden (üretim yerinden) tüketim ve çocuk yet işi
irmeyerine dönüştürülmesi olmuştur. Ev giderek, dış dünyadan kaçılan bir yer
olarak görülmeye başlanmış, evin en önemli Özellikleri ev işleri samimiyet ve
özel hayat olmuştur.
(SBA)
Bk. Akrabalık;
Evlilik; Gnıp; Sanayileşme. [1]