Edebi ŞahsiyetlerFelsefe Yazıları

Ahmet Mithat Efendi (Edebi Şahsiyetler)

1844’te İstanbul’da doğdu. Orta halli bir esnaf ailesine mensuptur. Babası manifaturacı Hacı Süleyman Ağa’dır. Küçük yaştayken babası vefat etti. Babasının vefatı üzerine üvey ağabeyinin memur olarak bulunduğu Vidin’e gitti (1853). Orada başladığı Sıbyan mektebim Tophane’de bitirdi (1861). Mithat Paşa’nın Niş valiliği sırasında yine ağabeyi ile Niş’e gitti, Rüştiye öğrenimini orada tamamladı. Mithat Paşa’nın Tuna valiliği üzerine Rusçuk’a giden Ahmet Mithat orada ilk memuriyetine başladı (1864). Mithat Paşa onu Fransızca öğrenmeye teşvik etti ve imkân sağladı. Böylece Batı kültürünün kapıları Ahmet Mithat’a açılmış oldu. Tuna gazetesine muharrir (yazar) (1868), bir yıl sonra da başyazar oldu. Yazılarını ve çalışkanlığını çok beğenen Mithat Paşa ona kendi adını verdi.

Bağdat valiliğine atanan Mithat Paşa ağabeyi ile Ahmet Mithat’ı da yanında götürdü (1869). Burada Zevrâ gazetesine müdür oldu. Bağdat’ta kültürlü bir çevre içine giren Ahmet Mithat, ressam Osman Hamdi Bey’den Batı kültürü, Muhammed Feyzi er-Rûhcıv’den din ve medrese kültürü, Şirazîı Bakır Can Muattar’dan Doğu bilimleri ve felsefî kültür alanlarında etkilendi. İlk kitapları olan Hâce-i Evvel serisi ile Kıssadan Hisse’yi burada yazdı.

edebiyat/ahmet-mithat-efendi” 238″ 212″

Bağdat mutasarrıfı olan ağabeyinin vefatı üzerine memuriyetten ayrılarak İstanbul’a döndü (1871). Ceride-i Askeriye ‘ye başyazar oldu. Bunun yanı sıra Tahtakale’ deki evinde kurduğu matbaada, geniş olan aile bireylerinin de katılımıyla kendi kitaplarını yayımlamaya başladı. Bir yıl içinde matbaayı genişleterek önce Sirkeci’ye, sonra Beyoğlu’na taşıdı. Aynı yıl arka arkaya kapanan Devir, Bedir ve ancak on sayı devam edebilen Dağarcık’ ı yayımladı. Bu dergide çıkan “Duvardan Bir Sadâ” adlı makalesi yüzünden din düşmanlığı ile suçlandı. Burada ortaya attığı materyalist fikirlerden vazgeçmiş olsa da, Genç Osmanlılarla beraber Rodos’a sürüldü (1873). Üç yıl süren bu sürgünde çocuklar için bir Medrese-i Süleymaniye kurdu ve orada dersler verdi. Ders kitaplarını ve ilk romanlarını yayına başladı. Bir taraftan da Kırk Ambar dergisine yazılar göndererek basın hayatının içinde kalmaya özen gösterdi. V. Murat’ın padişah olmasıyla affedildi ve İstanbul’a döndü.

İstanbul’da gazetecilik ve yayın faaliyetlerine hız verdi. 1878’de Tercüman-ı Hakikat gazetesini çıkarmaya başladı.Abdülhamit döneminde sarayın himayesini de kazanan Ahmet Mithat ölümüne kadar Takvim-i Vekâî ve Matbaa-i Amire Müdürlüğü, Meclis-i Umûr-ı Sıhhiye azâlığı ve reisliği ve çeşitli hocalıklarda bulundu. 1889’da Stockholm’de toplanan Şarkiyatçılar Kongresi vesilesiyle 2.5 ay süren bir Avrupa seyahati yapmıştır. II. Meşrutiyet’ten sonra emekli olarak bir müddet Dâr-ul Fünûn’da Medreset’ül-Vâizîn ve Dâr’-ul- Muallimdi’ta genel tarih, dinler tarihi, felsefe tarihi, eğitim tarihi gibi dersler okuttu. 28 Aralık 1912’de fahri olarak hizmet ettiği Dâr’uş-Şafaka’da öldü. Mezarı Fatih Camii hazîresindedir.

Hemen hemen her konuda yazıları olan Ahmet Mithat Efendi, bir bakıma halkı eğitmeye çalıştı ve bu özelliğinden dolayı kendisine “ilk öğretmen” anlamına gelen “hâce-i evvel” unvanı verildi. Roman türünün yaygınlaşmasını sağlayarak insanlara okuma zevki kazandırdı. İlk yazılarından itibaren dilde sadeliği savundu. Eserlerinde aşk, kadın-erkek ilişkileri, batılılaşma meselesi, doğu-batı zıtlığı gibi konular önemli bir yer tutar.

Eserleri:


Roman:
Hasan Mellah (1874), Dünyaya İkinci Geliş (1874), Hüseyin Fellah (1875), Felatun Beyle Rakım Efendi (1875), Karı Koca Masalı (1875), Paris’te Bir Türk (1876), Süleyman Musli (1978), Yeryüzünde Bir Melek (1878), Henüz On Yedi Yaşında (1880), Karnaval (1880), Dürdâne Hanım (1881), Cellat (1883), Hayret (1884), Arnavutlar-Solyatlür (1887), Demir Bey (1887), Gürcü Kızı (1888), Müşahedât (1890), Hayal ve Hakikat (1891), Taaffüf (1895), Gönüllü (1896), Eski Mektuplar (1897), Jön Türk (1908).

Öykü: Kıssadan Hisse (1870), Letâif-i Rivâyet (1871-93), Durûb-ı Emsâl-i Osmaniye Hikemiyatını Tasvir (1875).

Oyun: Açıkbaş (1874), Ahz-i Sâr Yahut Avrupa’nın Eski Medeniyeti (1874), Hüfem-i Dil (1874), Zuhur-i Osmaniyan (1877), Çerkeş Özdenleri (1883), Eyvah (1884).

İnceleme:
Müntehâbât-ı Tercüman-ı Hakikat (1893), Mufassal Osmanlı Tarihi (1885), Volter (1887), Beşir Fuad (1887), Avrupa’da Bir Cevelan (1889), Tarih-i Edyân (1911).

İlgili Makaleler