Ahmet Haramî Destanı hakkında bilgi
Ahmet Haramî Destanı hakkında bilgi: (Dastani-Ehmed Heramî) Müellifi belli olmayan “Ahmet Haramî Destanı” XIII. yüzyılda Azerbaycan Türkçesi ile yazılmış ilk mesnevî örneğidir. Eserin yegâne el yazma nüshasını Talat Onay ortaya çıkarmış ve 1928 yılında yayımlamıştır. Daha sonra 1946 yılında ise uzun bir ön söz, sözlük ve açıklamalar ekleyerek Türk Dil Kurumu yayınları arasında yeniden yayımlatmıştır.
Ayrıca Hâlis Akaydın, “Ahmet Haramî Destanı” üzerinde önce bitirme tezi olarak çalışmış daha sonra da transkripsiyonlu metnini bugünkü Türkiye Türkçesi’ne çevirisi ile birlikte “Tercüman 1001 Temel Eser” dizisinin 34. kitabı olarak yayımlamıştır.
“Ahmet Haramî Destanı” adlı mesnevî Bakü’de de E. Seferli tarafından büyük bir ön söz ve açıklamalarla 1978 yılında yayımlanmıştır. Eser, 1632 mısradan ibarettir. Klâsik bir mesnevî tarzında yazılmıştır. İlk ve son sahifelerinde kopma ve yıpranmalar olduğundan eserin kim tarafından yazıldığı bilinemiyor.
Ahmet Haramî Destanı’ndan bölümler:
DASTAN-İ AHMED HERAMİ
Bu dastanı bugün bünyâd édelim,
Heġġ’in ġüdretlerin biz yâd édelim.
Gelin, éy me’ni behrin séyr édenler,
Bu derya gövherinden {éyr édenler,
Me’anide ġılı iki biçenler,
Dilinden daima gövher saçanlar.
Gelin barı bugün söhbet ġılalım,
Me’ani kânının dürrün bulalım.
Anın birligini zikr éyleye dil,
┬atırda ġalmaya zerrece müşkil.
Zira kim dilleri söyleden oldur,
Anın hikmetleri ġullara boldur.
Anın hikmetlerine eġl irişmez,
İşine kimsene hergiz ġarışmaz.
Anın kéyfiyyeti bulunmadı hiç,
Mekânı ġandadur bilinmedi hiç.
Ne zâhirdir o kim gözden iralmaz,
Ne batindür o kim hergiz görülmez.
Anın evvelinin önü bulunmaz,
Anın â{ırının sonu bulunmaz.
Ne dilim var anı şerhéyleyem ben,
Ne bilim var ki, şerhin söyleyem ben.
Anın dil zikrini étmek gerekdir,
Anın doğru yolun gétmek gerekdir.
Yüzüm ġara, sözüm ġısa, suçum bol,
Bélim eġri, yolum doğru, boyum sol.
Şaşı ba{dım, cüda düşdüm ben andan,
Benim hâlım néce oluser andan.
Ġova ġova könül dünyaya irdi,
Ömür kéçdi saġalı, saç ağardı.
Ebes yérlerde {erc étdim yaşım ben,
Yéridir daşlara dögsem başım ben.
Hemin vardır ümidimiz sefadan,
Meger meded irişe Mustafa’dan.
Ümidimiz iki âlemde oldur,
Anın şefġetleri ġullara boldur.
Dökeli enbiya “Nefsi” déyiser,
O ümmetlerinin ġéydin déyiser.
Salam olsun anın yâranlarına,
Müdam rehmet irişsin canlarına.
Ebübekr, Ömer, Osman, Eli’dir.
Éyi dirliklidir bunlar velidir.
Vücûdi pâk ü tâze ol iki gül,
Hüséyn ile Hasan gülşende bülbül.
Bular tutmadılar kibri, kinâyet,
Bular bildi nedir din ü diyânet.
Sefa {etirler içinde kin olmaz,
Kin olduğu könüllerde din olmaz.
Sürelim könlümüzden kibr ü kini,
Yı{arlar kibr édenler mülk-i dini.
Gel imdi Mustafa’ya vér selavet,
Déyelim nécedir anla hékâyet.
Éşit gel bir Heramî’nin sözünü,
Eger görür isen me’ni yüzünü.
Olursa Heġġ Taâlâ’dan inayet,
Ġılam bu ġisseyi bir bir hékâyet.
KAYNAK: İRAN TÜRK EDEBİYATI ANTOLOJİSİ, Yard. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ ERZURUM-2002