Edebi Şahsiyetler

Ahmed Paşa Kimdir, Hayatı, Eserleri, Edebi Kişilliği

Ahmed Paşa. ( ? —  Ö.1497), Şair, devlet adamı.15.asrın divan şairlerinden, özellikle kaside alanındaki üstâd şairidir. Nerede ve hangi tarihte doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. Babası, II. Murad devri kazaskerlerinden Veliyüddîn Çelebi’dir. Çok iyi bir eğitimden sonra Bursa Murâdiye medresesinde müderris, ardından Edirne kadısı (yargıç)  olmuştur. Edirne’deyken (II.Mehmed) Fatih’in dikkatini çekmeyi başarmış; önce Kazasker rütbesi; ardından Fatih’in nedîmi ve hocası olmuş, nihayetinde vezirliğe yükselen şair, bir ara azledildiyse de ünlü Kerem kasidesi aracılığıyla Fatih’ten af dilediği, Fatih’in de onu bir daha saraya almasa da affetti ve Bursa’da Orhan Gazi ve Muradiye medreseleri mütevelliliğine gönderildi. II.Bursa sancak beyliğine getirlmiş ve bu görevde iken 1497 yılında vefat etti. Türbesi, Bursa’da yaptırdığı medresenin yanındadır.

Ahmed Paşa, siyasî ve askerî alandaki başarıları yanında şiirleriyle de tanınmıştır. Kasideleri sayesinde adı, Molla Câmi’ye kadar ulaşmış; döneminde İran ve Türkistan Türkleri arasında da tanınmıştır. Çevresinde edebî bir ortamın oluşmasını sağlamıştır.

Ahmed Paşa, Osmanlı şiir lisanına İran şiirinin ahengini verebilmek ve nazım kusurlarından kurtulmak için, büyük bir san’atkâr itinası göstermiş, bazan çok sâde ve samimî bir dil ile, çok ahenkli manzumeler yazmıştır. II.Bayezid’in emri ile tertip ettiği Divan’ında, münacatlar, na’tler, kasideler, ga­zeller, kıt’alar, tuyuglar, lugazlar, tarihler, ferdler, bazan zarif bazan oldukça galiz hicivler ve bilhassa çok başarılı murabba’lar vardır. Son mısraları tekerrür eden ve beste­lenip terennüm edilmek için yazılan bu murab­ba’lar — ki, sonraki asırlarda farkı adını almıştır — Türk halk edebiyatındaki koş­ma şeklinin klâsik edebiyata uydurul­muş bir tarzıdır. Bursa’nın meşhur velîsi Emîr Sultan, XV. asırdan başlayarak, Bursa’da çok kuvvetle yerleşmiş olan Zeynîye tarikatı men­suplarından Şeyh Taceddîn, Şeyh Vefa gibi, mutasavvıflar hakkında yazdığı hararetli medhiyelere rağmen, şiirlerinde tasavvuf tesiri hiç mevcut değil gibidir.

Ahmed Paşa, 15.asırda Şeyhi’den sonra yetişen en büyük divan şairidir. Bazıları onu Şeyhi’den de üstün görmektedir. Şiir dilinin sadeliği ve edebi yönü ile devrindeki şairlerin üstünlerindendir. Zamanında ilmî yönüyle sipâhî müftüsü; şair yönüyle de şiir sultânı olarak tanınmıştır. Şiirlerinde dini konulara az yer veren Şair, nazirecilik geleneğine büyük katkı sağlamış; o zamana kadar yaygın olmayan tarih düşürme beyitleriyle de tanınmıştır. Kendisinden sonra gelen Abdülbaki ve Necati gibi şairlerde etkileri görülür. Kaynaklarda Leylâ ve Mecnûn adlı mesnevisinden bahsediliyorsa da elde bulunan tek eseri Türkçe Divân’ıdır.

Ahmed Paşa’nın şu gazeli, sanatı için bir misal teşkil edebilir.

Ey fitnesi çok kavli yalan yandım elinden
Bir nazile bin gönlüm alan yandım elinden
Sen şem gibi gayr ile mecliste gülersin
Ben akıdırım yaş ile kan yandım elinden
Her har ile sen sohbet edersin dün ü gün ben
Derdin ederim munis-i can yandım elinden
Ahmed çeke cevrini, göre lütfunu ağyar
Ey şefkati az şuh-ı cihan yandım elinden