Tarih

Ahmed Muh­tar Paşa Kimdir, Hayatı, Eserleri, Askeri Müze Kurucusu

Ahmed Muh­tar Paşa. (1861-1926) Askeri okullardaki hocalığı ve  topçuluğa dair eserleriyle tanınan Osmanlı paşası, Askerî Müze’nin kurucusu.

Yaşamı

İstanbul Davutpaşa’da doğdu. Babası Kolağası Hasan Ağa’dır. Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’u mülâzım olarak bitir­dikten sonra bir yıllık Erkân-ı Harbiyye sınıfında okuyup yüzbaşı rütbesine yük­seldi. 1881-1885-1894 yılları arasın­da kolağası ve kaymakam rütbeleriyle Mekteb-i Fünûn-ı Harbiyye’de, Mühen­dishâne-i Berrî-i Hümâyun’da ve Mekteb-i Mülkiyye-i Şâhâne’de topçulukla il­gili dersler verdi. Miralay rütbesine yük­seldiği sırada hocalık görevine ek ola­rak Umum Topçu ve İstihkâm Komisyo­nu âzalığına tayin edildi. 1895 Beş yıl sonra, Mekteb-i Fünûn-ı Harbiyye dışın­daki hocalıklardan ayrıldı. 1902’de mir­liva, 1906’da ferik rütbesine yükseltil­di. Sultan II. Abdülhamid tarafından Os­manlı ordusunun yeniden düzenlenmesi sırasında top, tüfek gibi bazı silâhların temini maksadıyla Almanya, Avusturya ve Fransa’ya gönderildi. Bu sırada Tophâne-i Âmire müşiri Zeki Paşa’ya Avru­pa müzeleri hakkında düşüncelerini bir yazı ile bildirerek Türkiye’de de bu ma­hiyette bir müze kurulmasını teklif etti. Bu teklifin Sultan II. Abdülhamid’e bildi­rilmesi üzerine padişah tarafından, Alman topçu feriği Gramkov Paşa ve Hendese-i Mülkiyye Mektebi hocalarından Alman mühendis Jasmund ile birlikte böyle bir müzenin kurulması için görev­lendirildi. Bu çalışmalar sonunda Yıldız Sarayında bir silâh müzesi (Silâhhâne) kurulduysa da bir süre sonra kapatıldı.

II. Meşrutiyetin ilânından sonra Top­hane müşiri Ali Rızâ Paşa’nın eski pro­jelere uygun olarak yeni bir müze kurulması için padişahtan ferman alması üzerine, o sırada Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun nâzın olan Ahmed Muh­tar Paşa başkanlığında bir kurucu mü­ze komisyonu teşkil edildi. Bu komisyon, esas binası yapılıncaya kadar, eskiden beri “Harbiye anban” olarak bilinen ve eski silâhların muhafaza edildiği, ayrıca içinde ilk eski eserler (arkeoloji) müzesi de kurulmuş olan Aya İrini (Hagia Eirene) Kilisesi’ni müze binası olarak seçti. Bu amaçla İstanbul ve Anadolu’dan çeşitli silâhlar toplandı. Fakat bazı sıkıntılar­dan dolayı bu komisyon, faaliyetlerine devam edemedi. Ancak aynı yıl Ahmed Muhtar Paşa, Harbiye Nâzın Mahmud Şevket Paşa tarafından yeniden müze­yi kurmakla görevlendirildi ve 1908 de Esliha-i Askeriyye Müzesinin ilk müdür­lüğüne tayin edildi.

Esliha-i Askeriyye Müzesi. Ahmed Muhtar Paşanın 1908-1923 yılları ara­sındaki müdürlüğü sırasında dönemin önde gelen kültür merkezlerinden bi­ri oldu. Adı da Müze-i Askerî-i Osmânî olarak değiştirildi. Günümüzde Askeri Müze adıyla çalışmalarını sürdüren bu kuruluşa ayrıca bir kütüphane, atış poli­gonu ve sinema ilâve edildi. Bünyesinde yeniçeri mehterini temsil etmek ama­cıyla, aslına uygun olarak Mehterhâne-i Hâkânî faaliyete geçirildi. Sergi­leme mekânları, kütüphanesi ve sine­ması ile halka açılan müze, çeşitli kon­serler ve mehter gösterileri ile de dev­rin kültür hayatına hizmet eden bir ku­ruluş olarak çalışmaya devam etti.

1926’da İstanbul’da ölen Ahmed Muh­tar Paşa müze müdürlüğünün yanında bilhassa askerî okullardaki hocalığı ve bu sahada yazdığı eser ve makalelerle tanınmıştır. Ayrıca mûsiki ile de ilgilen­miş ve 1911 yılında müze salonunda ve­rilen mehter mûsikisi konserinden son­ra, 1914’te tam teşkilâtlı bir mehter ta­kımı kurdurarak mehteri ve mûsikisini yeniden ihya etmiş, “Türk kavminin beş bin yıllık yuvası” mısraı ile başlayan rast makamında bir de mehter marşı beste­lemiştir. Muallim İsmail Hakkı Bey’in mahur makamında bestelediği, “Gafil ne bilir neşve-i pür şevk-i vegâyı” mıs­raı ile başlayan marşın güftesi de ona aittir. Türk Marşları adlı eserde her iki marşın da Gazi Ahmed Muhtar Paşa’ya ait olarak gösterilmesi isim benzerliğin­den doğan bir yanlışlıktır. Eserlerinden ve tercümelerinden Fransızca ve Almanca’yı iyi bildiği anlaşılmaktadır. Gazeteci ve yazar Sermet Muhtar Alus, Ahmed Muhtar Paşa’nın oğludur.

Eserleri

Velûd bir yazar olan Ahmed Muhtar Paşa’nın eserlerini, askerî okul­lardaki hocalığı sebebiyle kaleme aldığı veya tercüme ettiği çok sayıda ders ki­tabı, Mehmed Tâhir’in Ma’lûmat’i baş­ta olmak üzere devrin çeşitli gazete ve mecmualarında yayımladığı çoğu asker­likle ilgili makaleleriyle, Türk askerî ta­rihine ait eserleri olmak üzere üç grup­ta toplamak mümkündür. Feth-i Celîl-i Kostantiniyye adlı eserinin ilk cildinin sonunda, o tarihe kadar ya­yımlanmış yirmi üç eseri ile gazetelerde çıkmış önemli makalelerinin bir liste­si verilmiştir. Bunlar arasında “Osman­lılarda Askerlik”. “Eski Osmanlı Silâhla­rı”. “Eski Osmanlılarda Top Dökmek Sanatı gibi Türk harp tarihi bakımından dikkati çeken yazılar vardır. Yine bu lis­tede basıma hazır olanlarla tamamlan­mak üzere olan toplam on iki eserinin adı da bulunmaktadır. Burada, arasın­da daha sonra basıldığı tesbit edilenle­rin dışında, Viyana Önünde Osmanlı­lar, resimli ve haritalı olarak hazırlanan üç ciltlik Devlet-i Osmâniyye Târîh-i Askeriyyesi, Asya-yı Osmânîde Bir Cevelân isimli resimli seyahatname, Şenlik Fişenkçiliği, Envâr-ı Hidâyet veyâhud Ondokuzuncu Asr-ı Milâdî Nihayetinde Âlem-i İslâmiyyet adlı önemli eserler zikredilmiştir. Eserleri arasında, A’yâd-ı Mefâhir-i Milliyye-i Osmâniyye’den Osmanlılığın Avru­pa’da Tarz-ı Teessüsü yâhud Feth-i Celîl-i Kostantiniyye’’nin ayrı bir yeri vardır. “Arz-ı Hakikat ve Eserin Mehazları” başlıklı önsözde ese­rin hazırlanışı hakkında verdiği bilgiye göre Ahmed Muhtar Paşa kitabını kırk­tan fazla yerli, ondan fazla Bizans ve La­tin kaynağından, otuzu aşkın Rum, Yu­nan, Avrupalı tarihçi ve yazardan fayda­lanarak meydana getirmiştir. Ayrıca İs­tanbul surlarının eski ve yeni durumla­rını yerinde inceleyerek tesbit etmiş, bunlarla ilgili resim ve gravürler topla­mış, yeni durumlarını gösteren resimle­ri kullanmıştır. Yazarın Ümmü’l-fesâd, Semmü’1-ibâd Bir Meşrûb-i Memnü Hamr adlı eseri ise onun kültürünün genişli­ğini gösteren bir kitaptır. Eser, Aske­rî Müze müdürü iken “Ulviyyât-ı İslâm” başlığıyla Ceride-i Sûfiyye’de neşredi­len bir seri makale arasında içki (Hamr) ile ilgili yazılarından derlenerek meyda­na getirilmiş, konuya dair âyet ve ha­dislere dayanılarak hazırlanmıştır. Ayrıca dünya tıp otoritelerinin içkinin zarar­ları hakkındaki raporları tercüme edile­rek eserin sonuna eklenmiş, dünyadaki içki aleyhtarı kuruluşların ilgili yayınları da derlenmiştir. Kitap, genel özellikle­riyle gençleri içkiden korumaya yönelik dinî ve ilmî bir eserdir. Yeşilay Cemiyeti’nin kurulmasından 6-7 yıl önce konu­yu bu çapta gündeme getirmesi ve içki­ye karşı teşkilâtlı bir mücadele teklif etmesi bakımından önemlidir.

Ahmed Muhtar Paşa’nm diğer eserle­ri de şunlardır: Fenn-i Coğrafya ; Târih-i Esliha ve Zamân-ı Hâzırda Düvel-i Muhtelife Topçulukları (1301); Düvel-i Ecnebiyye Topçuluğu Tedri­satına Mahsus Atlas (1301), Külliyyât-ı Fenn-i Esliha ; Fenn-i Remy yâhud Balistik (1-11, 1307); Topçuluktan Fenn-i Remye Dâir Mâ’lûmât-ı Esâsiyye yâhud Mülahhas Ba­listik; Muhtereât-ı Cedîde’den Çapı Büyük Seri Ateşli Toplar (1309); Dumansız Barutlar; Fenn-i Tersîm-i Riyâ-zî (1310); Fenn-i Tersîm-i Riyâzî Tat­bikatından Yollara Dâir Ma’lûmât-ı Mücmele (1311); Osmanlı Topçuları (1315); Deniz ve Sahil Muharebeleri­nin Vesâit ve Kavâid-i Esâsiyyesi yâ­hud Rehber-i Muzafferiyât-ı Bahriyye (1316); Ahvalnâme-i Müellefât-ı Askeriyye-i Osmâniyye (1316); Rehber-i Ümran (1316); Rehber-i Ümran Zeyl (1317); Zamanımızda En Mühim Bir Mes’eie-i Askeriyyenin Halli yâhud Seri Ateşli Sahra Topları (1317); Av­rupa’da Erkân-ı Harbîik (1319); Muhârebât-ı Meşhûre-i Osmâniyye Albü­mü (1323); Sen Gotar’da Osmanlı Or­dusu (1326); Kırım Sefer-i Meşhuru Evâilindeki 1270 “Osmanh-Rus” Tuna Seferi ve Bunun Nihayetindeki Silistre Müdâfaâ-i Kahramânânesi (1338).

Padişaha takdim ettiği üç ciltlik İnzi-bât-ı Askerî adlı eseri yayınlanmamış­tır. Bu eserin müellif hattıyla yazılmış nüshası Askerî Müze’dedir. Bunların dı­şında 1896’dan önce yazdığı Endahi Cedvelleri, Eslihanın Tecrübe ve Tedkiki ve Mufassal Topçuluk adlı eserle­rinin de bulunduğu söylenmektedir.

DİA