Tarihi Eserler

Ahmed Gazi Medresesi Nerededir, Tarihi, Mimari, Özellikleri

Ahmed Gazi Medresesi ve Türbesi. Milas Peçîn’de Menteşoğulları dönemine ait medrese ve türbe.

Bugün Milas’a 4 km. mesafede, vak­tiyle Menteşe Beyliği’nin merkezi olan Peçin’de (Perçin, Berçin. Barçın) bulunan medrese, kapısı üstündeki inşa kitabe­sine göre 777 (1375-76) yılında Menteşeoğullarrndan Ahmed Gazi tarafından yaptırılmıştır. Ahmed Gazi Peçin’i bey­liğin merkezi yapmış ve imarına büyük önem vermiştir. Evliya Çelebi 1671’e doğru burayı ziyaret ettiğinde, Ahmed Ağa Medresesi adıyla tanınan medrese Menteşeoğlu Orhan Bey Camii’nin kar­şısında bulunuyordu. “Eni ve boyu yüzer ayak olan. toprak damı on altı çam di­rek tarafından desteklenen” Orhan Bey Camiinden bugüne pek az bir iz kalmış, medrese ise harap bir halde günümüze gelebilmiştir.

Muntazam kesme taştan yapılan med­resenin cümle kapısı kademeli profilli iki sivri kemer içinde yer alır. Giriş ey­vanından dikdörtgen biçimli ve evvelce ortasında bir şadırvanın olduğuna ihti­mal verilen bir iç avluya ulaşılır. Eyvanın tam karşısında ise dershane odasının bulunması gereken yerde yine geniş bir kemerle avluya açılan kubbeli türbe bu­lunmaktadır. Avlunun etrafında üzerleri beşik tonozlarla örtülü on hücre vardır. Bu hücrelerin önlerinde bir revak yok­tur. Giriş cephesinin iç tarafında iki yan­da medresenin damına çıkışı sağlayan birer merdiven vardır. Bu merdivenler ayrıca, türbeye bitişik bir çift odanın üs­tünde yer alan iki odanın da aşağı ile bağlantısını sağlamaktadır. K. Erdmann tarafından ortaya atılan, türbe bölümü­nün diğer kısımlardan daha önce yapıl­mış olabileceği yolundaki görüş ise inan­dırıcı değildir.

Ahmed Gazi Medresesi’nde fazla bir süsleme olmamakla beraber, yapı gerek mimari düzenlemesi, gerekse âdeta go­tik üslûbu andıran cümle kapısı kemer­leri ile Selçuklu geleneklerinden farklı bir mimari anlayışın belirtilerini taşı­maktadır.

Menteşeoğlu İbrahim Bey’in üç oğ­lundan biri olan Ahmed Gazi, Sultânü’s-sevâhil unvanıyla tanınmaktadır. Med­resenin kubbeli büyük eyvanı bir türbe haline getirilmiş olup Ahmed Gazi’nin mezarı burada bulunmaktadır. Türbe­nin dışında, duvarda Batı’daki asalet armalarını andırır biçimde mermere iş­lenmiş arka ayaklan üstünde duran bi­rer arslan kabartması görülür. Bu arslanlar ön pençelerinde birer sancak tu­tarlar. Sancaklardan bir tanesinde Ah­med Gazi adı okunmaktadır. Türbenin içinde iki kabir vardır. Bunlardan biri, Memlûk neshi olarak adlandırılan hatla yazılmış ve gerek baş, gerek ayak taş­larının her iki yüzünde devam edecek biçimde düzenlenmiştir. Bundan, Ah­med Gazi’nin 793 Şabanında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Ki­tabeyi yazan ise Hacı Hatİb lakabıyla tanınan Mustafa b. İsa’dır. İkinci kabrin eski bir tarihte tamir görmüş olduğu ve bu arada değişik taşların kullanıldı­ğı, hatta ayak taşının esasında bu me­zara ait olmadığı ileri sürülmektedir. Çünkü bir taşta 6 Rebîülevvel 823, diğerinde 10 Zilhicce tarihi vardır. Bu ikincide ise yıl eksiktir. Lah­din yapımında kullanılan kırık parçalar­dan birinde de İlyas kızı Fatma adı okunmuştur. Her halde bu kabir de Menteşeoğulları ailesinden birine ait ol­makla beraber kimin olduğu bilinme­mektedir. Türbenin dip duvarında dışa­rı açılan bir kapı vardır. Beçin Dedesi adıyla çevrede bir ziyaretgâh olarak ta­nınan kabir, halk nazarında bir evliya türbesi durumuna girmiştir. Medrese­nin dışında yeni, arslan kabartmaları ile süslü bir de çeşme vardır.

DİA

İlgili Makaleler