Tarihi Eserler

Ahmed Gazi Camii Nerededir, Tarihi, Mimari, Özellikleri

Ahmed Gazi Camii. Milas’ta XIV. Yüzyılda Menteşeoğulları döneminde yapılmış cami.

Milas’ın en büyük camii olan yapı gü­nümüzde Ulucami olarak da tanınır. Hal­buki 1671 yılına doğru Milas’tan geçen Evliya Çelebi, şehrin kuzeyinde kurşun örtülü, beş kubbeli ve içi dışı mermer kaplı Firuz Bey Camii’ni, Câmi-i Kebîr olarak adlandırmaktadır. Kapısı üstün­de yer alan iki buçuk metre uzunluğun­daki bir mermer levhaya iki satır halin­de yazılmış kitabesine göre. Cemâziyelâhir 780’de (1378) Emîr Ahmed Gazi Bey tarafından yaptırılmıştır. Aynı adı taşıyan mahallede bulunan cami 1879 ve 1912 yıllarında tamir görmüştür.

Ahmed Gazi Camii 23×20.50 m. öl­çüsünde, üstü düz damlı ve dış mimari­si son derece sade ve iddiasız bir yapı­dır. Damı. ölçü ve biçimleri değişik olan iki sıra paye taşımaktadır. Sol tarafta uzanan sahnın bölümlerinin beş çapraz tonozla örtülü olmasına karşılık, sağ ta­raftaki sahnda uzunlamasına ve arada kemerlerle takviye edilmiş bir beşik to­noz uzanır. Böylece caminin iç mimari­sinin de bir bütünlüğe sahip olmadığı dikkati çeker. Orta sahnın kıble bölü­münde bir maksure kubbesi bulun­maktadır. Yapı eski binalardan devşirilmiş taşlardan yapılmış, bunlar arasında İlkçağa ait kitabe veya işlenmiş sunak parçalan da kullanılmıştır. Duvarlar açıl­ma tehlikesi gösterdiğinden bazı kısım­larda dıştan destek payandaları ilâve edilmiştir. Caminin cümle kapısı yanın­da duvara bitişik olarak dıştan taş bir merdiven bulunmaktadır. Bu merdiven caminin damına çıkışı sağlar. Ezan bu merdivenlerden çıkılarak damdan oku­nurdu. Bu çeşit minarelere Milas’ta baş­ka camilerde de (Hacı İlyas, Pazar) rast­landığına göre, bir bölge mimarisi özel­liği sayılabilir. Bir yan kapısının üstün­de de Hacı Mehmed ile Sert Ahmed kızı Fatma Hanım’ın camiye bir zeytinlik ile bir ev vakfettiklerini bildiren bir vakıf kitabesi bulunmaktadır.

Ahmed Gazi Camii’nin sanat değerine sahip bir aksamı yoktur. Evvelce değerli bir ahşap minberinin olduğu ve bu­nun kitabesinin de Şevval 781’de (Ocak 1380) Ahmed Gazi Bey’in emriyle yaptı­rıldığı bildirilmişti. Ancak bu ahşap min­ber 1879’da yerinden sökülerek lüzum­suz eşya olarak bir köşeye atılmış, yeri­ne de taştan yeni bir minber yapılmış­tır. Ahşap minberin çok ufak ve kitâbesiz bir parçası sonraları İzmir Müzesi’ne götürülmüş, kitabenin tam metni ise 1912’ye doğru Hafız Kadri Bey tarafın­dan kopya edilerek yayımlanmıştır. Ca­minin etrafında önceleri bir medrese bulunduğu, fakat bunun daha sonraları harap olduğu ileri sürülmektedir.

DİA

İlgili Makaleler