Ahmed bin İdris Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi
Ebü’l-Abbâs Ahmed b. İdrîs el-Hasenî el-Arâişî el-Fâsî (ö. 1253/1837) İdrîsiyye tarikatının kurucusu Faslı mutasavvıf.
Fas’ın Atlantik sahilindeki Arâiş bölgesinde bulunan Meysûr’da doğdu. Fas’ta 172-363 (788-974) yıllan arasında hüküm süren Şerîfî-İdrîsî hanedanının kurucusu İmam İdrîs b. Abdullah el-Mehd’in soyundandır. Kaynaklarda doğum tarihiyle ilgili olarak 1163 (1749-50) ve Receb 1173 (1760) şeklinde iki farklı bilgi bulunmakla birlikte, ekseriyetle birincisi doğru kabul edilmektedir. Yirmi yaşında Fas’a giderek Karaviyyin Camii’nde dinî ilimleri öğrenmeye başladı. Burada adları kaynaklarda zikredilen birçok hocadan ders aldı. İbn Hacer el-Askalânrnin eserlerini inceledi. Karaviyyin’deki hocalarından Abdülvehhâb et-Tâzî vasıtasıyla Hıdıriyye, Ebü’l-Kasım el-Vezîr vasıtasıyla da Şâzeliyye’nin Nâsıriyye koluna intisap etti. Yine hocalarından Şinkitî ona Hz. Ali’ye atfedilen Hizbü’s-seyfî adlı meşhur münâcâtı öğretti. Tefsir ve hadise önem veren, şert ilimlerle tasavvufu kaynaştıran hocaların yanında eğitim görmesi onun şahsiyetini derinden etkiledi. Kısa bir süre sonra çevresinde geniş bir talebe halkası oluştu. Ahmed b. İdrîs onlara sürekli dinin ana kaynakları olan Kitap ve Sünnet’e dayanmalarını tavsiye etti ve bu görüşünü hayatının sonuna kadar ısrarla savundu.
Fas ulemâsı ile Karaviyyin mensupları arasındaki ihtilâfa adı karışınca bir daha geri dönmemek üzere Fas’ı terketti (1797). Cezayir, Tunus ve Trablusgarp üzerinden Bingazi’ye geçti. Orada Cebeli-ahdar ve Berka’da dersler verdi. Mısır’ın Fransızlar tarafından işgal edilmesinden birkaç yıl önce, muhtemelen 1798 yılı başlarında Bingazi’den deniz yoluyla İskenderiye’ye gitti. Buradan da Kahire’ye geçerek Ezher’de halka açık dersler okuttu. Derslerini dinleyip tesiri altında kalanların bir kısmıyla beraber 1213 sonu veya 1214 yılı başlarında (1799) Mekke’ye gitti. 1243 (1827-28) yılında Yemen’e yaptığı mecburi seyahate kadar yaklaşık otuz yıl Mekke’de kaldı. Bu arada iki veya üç defa Mısır’a gidip geldi. Önceleri Mekke ulemâsınca pek iyi karşılandı. 1788-1814 yılları arasında Mekke emirliği yapan Şerîf Gâüb b. Müsâid’in destek ve himayesini gördü. Kendisine ve müridlerine Mekke’deki Ca’feriyye Sarayı’nı tahsis eden Emîr Gâlib, 1803’te Suûd b. Abdülazîz idaresindeki Vehhâbîler tarafından Mekke’den atıldı. Ancak Suûd b. Abdülazîz’in de Ahmed b. İdrîs’e büyük saygı gösterdiği, kendisine ipek bir kaftan hediye ettiği ve maiyetini koruduğu rivayet edilmektedir. İbn İdrîs Vehhâbîler’in Mehmed Ali Paşa kuvvetleri tarafından Mekke’den çıkarıldığı 1813te şehri yalnız olarak terketti ve müridlerinden Mîrganî ile birlikte Kızıldeniz’i geçerek Uksûr şehri yakınlarındaki Zeyniyye köyüne gitti. Önemli bir dinî merkez olan Zeyniyye, Nüden Kızıldeniz kıyısına kadar uzanan kısa bir çölün ucunda bulunmaktaydı. Bir rivayete göre îbn İdrîs Mısır’a ilk gidişinde Yukarı Mısır’ı da ziyaret etmiş ve Zeyniyye’de Hasan b. Hasan Bey el-Kınâî vasıtasıyla Halvetiyye tarikatına intisap etmiştir. Dört yıl Zeyniyye’de kalan Ahmed b. İdrîs 1817’de tekrar Mekke’ye döndü. Bu yıllarda Emîr Gâlib’in mensup olduğu Şerîff kabilelerle Mehmed Ali Paşa’nın kuvvetleri arasında süregelen bir gerginlik vardı. On yıl sonra 1243’te (1827-28) paşa emirliği Şerîfî Zeyd kabilesinden alıp Avn kabilesine verdi. Bunun üzerine Mekke ulemâsı Zeyd kabilesinin desteğinden mahrum kalan Ahmed b. İdrîs’in dinden saptığını ileri sürerek aleyhinde bazı suçlamalarda bulunmak isteyince, aynı yıl Mekke’den kesin olarak ayrılmak zorunda kaldı. Vekili sıfatıyla Mekke’de bıraktığı Senûsî dışındaki bütün talebeleriyle birlikte Yemen’e doğru yola çıktı. Yemen ulemâsının kendisine gösterdiği yakın ilgi ile Mekke ulemâsının düşmanca tavn arasındaki tezat ilgi çekici bir durumdur.