Ahad/Ehad Nedir, Ne Demektir, Kur’an’da Ahad İsmi
Ahad. Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri.
“Bir, yegâne, bir tek” anlamına gelen ahadın, vahd veya vahdet kökünden türetilen vahad kelimesindeki vav harfinin hemzeye çevrilmesiyle ortaya çıkmış bir isim olduğu kabul edilir. Aynı kökten türemiş olan vâhid de aynı veya yakın anlamda olmak üzere Allah’ın isimleri arasında yer alır. Ahad. İhlâs sûresinde (112/1) doğrudan doğruya, bazı âyetlerde de dolaylı olarak Allah’a nisbet edilmiş, bu mânada hadislerde de geçmiştir. Vâhid ismi ise Kur’ân-ı Kerîm’de on beş yerde ilâhın, beş yerde Allah lafzının sıfatı, bir âyette Allah’a râci zamirin haberi olarak kullanılmış, hadislerde de Allah’a nisbet edilmiştir.
Vâhid ve ahad kavramları Allah hakkında kullanıldığında, “Bölünmesi (tecezzî, inkısam) ve sayısının artması (tekessür) mümkün olmayan bir, tek, yegâne varlık” mânasını ifade eder. Buradaki birlik, herhangi bir sayı dizisinin İlk basamağı anlamında değildir; Allah’ın cüzlerden teşekkül eden birleşik (mürekkeb) bir varlık olmadığı, benzeri ve dengi bulunmadığı mânasını taşır. Aynı kökten gelmekle birlikte ahad ile vâhid arasında kullanılış bakımından bazı farklar tesbit edilmiştir. Ahad, genellikle nefy için kullanılır ve Allah’a nisbet edildiğinde onun birliğini tenzihî veya selbı (ne olmadığını belirten) sıfatlan (celâl sıfatları) açısından anlatır. Nitekim İhlâs süresindeki ahad, “Ortağı ve benzeri yoktur, bu bakımdan O, bir ve tektir” anlamını taşır ve sûrenin daha sonraki âyetleri de bu mânadaki birliği vurgular. Aynı sûreye bundan dolayı Tevhîd adı da verilmiştir.
Ahad, bazı istisnalar dışında, müsbet kullanılışla Allah’tan başkasına nisbet edilemez; bu sebeple de kelimenin çoğulu yoktur. Vâhid ise müsbet ifade ile kullanılır ve Allah’a nisbet edilince onun birliğini sübütî (ne olduğunu belirten) sıfatlar (cemal sıfatları) açısından anlatır, O’nun zâtında ve sıfatlarında benzeri bulunmayan bir ve yegâne olduğunu ifade eder. Nitekim zât-ı ulûhiyyetle ilgili olarak Kur’ân-ı Kerîm’deki kullanılışında ilâh ve Allah lafızlarına sıfat olması da bunu gösterir. Çünkü Allah isminin tarifi içinde “Bütün sıfatlarını ihtiva etmek” mefhumu vardır. Buna göre İhlâs sûresinin ilk âyetinde Allah lafzıyla sübûtî sıfatlara, ahad ismiyle de selbî sıfatlara İşaret edilmiş olur. “Birleşik (mürekkeb) olmamak, benzeri ve dengi bulunmamak” anlamında bir ve tek olan varlığın ezelî ve ebedî olması gerekir. Binaenaleyh ahad ile vahidin her biri ezeliyet ve ebediyet mânasını da ihtiva etmekle birlikte, bazı âlimler ahadı ezeliyet, vahidi de ebediyet mânasına tahsis etmişlerdir. Ahad, Allah’ın zâtı bakımından, vâhid ise sıfatları bakımından bir olduğunu gösterir. Çünkü ahad, zât için düşünülebilecek adedî ve terkibi çokluğu ve bunun doğuracağı cismi-yet özelliklerini nefyetmek suretiyle Allah’ın birliğini ifade eder. Vâhid ise onun zâtına ait sıfatların gerçekte çokluğu gerektirmediğini, O’nun, sıfatlarıyla birlikte de bir ve yegâne olduğunu ifade eder. Başka bir ifade ile ahad her türlü nisbî kesreti, vâhid ise adedî kesreti nefyeder.
Kur’an’da ve hadislerde Allah’a nisbet edilen vahdehû, ahad ile vahidin kökünü teşkil eden vahd kelimesinin zamire muzaf olmasıyla meydana gelen bir tâbirdir. “Yalnız, bir olan” mânasına gelen bu tâbir, gramercilere göre ibarede hâl. mefûl-i mutlak veya zarf durumundadır. Müddessir sûresinde geçen (74/11) vahiden kelimesi, kayda değer bir yoruma göre Allah’a nisbet edilmektedir. Bu durumda anlamı “Ezelden beri tek ve yegâne olan, kâinatı tek başına yaratıp idare eden, celâl ve kemal sıfatlarıyla vasıflanmış bulunan” demek olur.
Allah’ın birliği, bütün müslümanların ittifakla benimsediği bir prensip olmakla birlikte, bu birliğin nasıl anlaşılıp yorumlanacağı konusunda kelâm âlimleri, mutasavvıflar ve İslâm filozofları arasında farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi