Edebi Şahsiyetler

Adnan Özyalçıner Kimdir, Hayatı, Kitapları, Hakkında Bilgi

ÖZYALÇINER, Adnan (1934)

Türk öykü yazarı. Kent insanının toplumsal yaşamdaki konumunun açmazlarını kendine özgü bir anlatım tekniğiyle yansıtmıştır.

1 Ocak 1934’te İstanbul’da doğdu. 1953’te kendisini evlat edinen halasının soyadı Çelik’i aldı. 1955’te liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne devam etti. Geçim zorlukları nedeniyle öğrenimini yarıda bıraktı. Dergi ve kitap dağıtıcılığı, Varlık Yaymevi’nde düzeltmenlik gibi işlerde çalıştı. Düzeltmenliğe 1959-1981 arasında Cumhuriyet gazetesinde devam etti. 1974’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı, burada uzun yıllar sekreterlik yaptı. 1980-1984 arasında Yazko Edebiyat, 1984’ten başlayarak da Yazko Çeviri dergilerinin yazı işleri müdürlüğünde bulundu. Daha sonra Hürriyet gazetesine geçti.

İlk öyküsü, 1953’te çıkarılmasına katıldığı Demet dergisinde yayımlandı. Yayınlamayı sürdürdüğü öyküleriyle dikkati çekti. 1950’lerin ikinci yarısında gençlerin çıkardığı A Dergisi’nin,1972 sonrasında ise anık ünlenmiş olan aynı sanatçıların yeniden çıkardıkları Yeni A dergisinin yöneticileri arasında yer aldı. Sur adlı kitabıyla 1964’te Sait Faik Hikâye Armağanı’ nı, Yağma ile 1972’de Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü kazandı. Gözleri Bağlı Adam ile de 1978’de Sait Faik Hikâye Armağanı’nı Selçuk Baran’la paylaştı.

İlk öykülerinde İstanbul’un kenar mahallelerindeki yoksul kesim insanlarının yaşantılarını konu edinerek onların toplum içindeki yabancılaşmalarını yansıtmıştır. Düş ve alegori, bu dönem öykülerinin başlıca öğeleriydi. Kişilerin trajik yanlarını ruhsal çözümleme ve betimlemelerle ayrıntılı biçimde işlemiştir. Geleneksel öykü anlatı tekniğinin dışında, kendine özgü bir öykü evreni kurmuştur. Giderek öykücülüğünü toplumsal gerçekçi bir çizgiye ulaştırmış, bireyselden toplumsala yönelmiştir. Halktan kişilerin yaşamlarından kesitleri, karşıtlarıyla birlikte sunmuştur. Toplumsal yaşamdaki çelişkileri,sınıf ayrımının özüne yönelik bir eleştiriyle ele almıştır. Kötüye kullanılan uygarlık olanaklarının insanın yaşantısını etkileyişini, kişiliğini değiştirişini ortaya koymuştur.

İlgili Makaleler