Edebiyat

Adanalı Hayret Kimdir, Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Adanalı Hayret.(1848-1913) Tanzimat’tan sonraki yıllarda eski şiiri devam ettiren şairlerin en tanınmışlarından biri.

Yaşamı

Adana’da çiftçilikle uğraşan Hacı Hü­seyin Ağa’nın oğludur. Asıl adı Mehmed Bahâeddin’dir. Devrinde daha çok Ho­ca Hayret adıyla meşhur oldu. İlk tah­silini Adana’da tamamladı. Bu sırada Arapça ve Farsça öğrendi. Daha son­ra İstanbul’a giderek Süleyman Subaşı Medresesi’ne girdi; ayrıca hocalık için açılan imtihanı kazanarak Dârülmualli’mîn’den diploma aldı. Bir süre Adana ve söğüt rüşdiyelerinde görev yaptıktan sonra İstanbul’a döndü. Önce Prens Mustafa Fâzıl Paşa’nın konağında hoca­lık yaptı. Daha sonra 1876’da Üsküdar Paşakapısı ve 1878’de Gülhane Askerî Rüşdiyesi’nde Türkçe dil bilgisi, ardın­dan da Mekteb-i Sultanîde Türk edebi­yatı dersleri verdi. 1881’de kütüpha­neler müfettişliği, 1886’da Maarif Ne­zâreti Teftiş ve Muayene Encümeni âzalığı, 1892’de Kandiye İdâdîsi edebi­yat hocalığı yaptı; 1908’de Darülfünun ulûm-ı dîniyye ve edebiyye şubeleri mü­dürlüğünde bulundu. Otuzbir Mart Vak’ası sırasında baş muharrirliğini yaptığı İslâm Mecmuası’nda yayımlanan bir makalesi yüzünden Rodos’a sürüldü; ancak 1910’da affedildi. 17 Eylül 1913’te İstanbul’da öldü ve Merkezefendi Kabristanı’na defnedildi.

Edebi Kişiliği

Muallim Nâcî mektebine mensup şa­irler arasında belli bir yeri olan Hayret, devrinde daha çok klasik tarzdaki şiir­leriyle tanınmıştır. Çağdaşları arasın­da sözünü sakınmamakla da şöhret ka­zanan şair, bilhassa hicivleriyle dikka­ti çekmiştir. İlmî yazı ve münakaşala­rının çoğu Beyânülhak, Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşad mecmuaların­da yayımlanmıştır. Yaratılıştan hür fi­kirli olan Adanalı Hayret devrinin bir­çok aydını gibi önce Sultan II. Abdülhamid’e cephe alarak İttihat ve Terak­ki Cemiyeti’ne girmiş, kısa bir müddet sonra cemiyetin iç yüzünü anlayınca da ayrılmıştır.

Dil, edebiyat, şiir ve tasavvufî konu­larda geniş bilgisi olmasına rağmen ma­kaleleri dışında fazla eser bırakmamış­tır. Şehrâyîn ve Sihr-i Beyân adlı iki bölümden meydana ge­len mesnevi tarzındaki eserinin birinci bölümünde Sultan II. Abdülhamid, ikinci bölümünde de Sadrazam Said Paşa methedilmektedir. Daha çok bir mecmua­yı andıran Sûk-ı Ukâz, ancak bir sayı yayımlanabilmiş, şiirle­ri ise ölümünden sonra Eş’âr-ı Hayret adıyla bir araya getirilmişse de neşredilmemiştir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler