WordPress veri tabanı sorunu: [Disk full (/var/tmp/#sql_4a81b_1.MAI); waiting for someone to free some space... (errno: 28 "No space left on device")]
SHOW FULL COLUMNS FROM `unaqb_options`

Abdüsselam Tekkesi Nerededir, Tarihi, Özellikleri – Sosyolojisi.com
Tarihi Eserler

Abdüsselam Tekkesi Nerededir, Tarihi, Özellikleri

İstanbul Koska’da XVI. yüzyılda Papaszâde Mustafa Paşa Külliyesi’nin bir parçası olarak yapılan ve XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren Sa’diyye Âsitânesi olarak tanınan bir tekke.

Kaynaklarda Kovacı Dede, Kovacı Şeyh. Sa’dî Abdüsselâm ve Asitâne-i Abdüsselâm isimleriyle de anılır. Başlanğıçta hangi tarikata ait olduğu tesbit edilemeyen tekkenin XVIII. yüzyıl başlarında Celvetiyye’ye bağlı bulundu­ğu, 1130’da (1718) Sadiyye’ye intikal ettiği ve bu tarihten itibaren tarikatın İstanbul’daki âsitânesi olarak kabul edildiği bilinmektedir. Tekkenin dahil olduğu küçük külliye, Papaszâde Mustafa Paşa (Çelebi) (ö. 960/1552-53) tarafından kurulmuştur. Tekkeden başka bir mescid. bir dârül-hadis ve bir medreseden meydana ge­len külliyenin inşa tarihi kesin olarak tesbit edilemiyorsa da, vakfiyesinin 949 Recebinde hazırlanmış olmasına dayanarak, bu tarihten az önce yaptırılmış olduğu söylenebilir. Tekkenin yirmi, medresenin ise yirmi sekiz hücresi vardı. Mescidin, benzer nitelik­teki birçok külliyede görüldüğü gibi, ay­nı zamanda medresenin dershanesi ve tekkenin tevhidhanesi olarak kullanıldı­ğı anlaşılmaktadır. Bu yapıların geçir­dikleri onarım ve değişiklikler hakkın­da kesin bilgi yoktur. Ancak mescid ile medresenin aslî konumlarını ve biçimle­rini az çok koruduğu, fakat dervişlere ait ve herhalde kagir olan hücrelerin zamanla ortadan kalktığı, tekkenin ise geçen yüzyıl içinde ahşap bir binaya dö­nüştürülmüş olduğu anlaşılmaktadır. Celvetiyye’den Şirden lakaplı Şeyh Abdülvehhâb Efendi’nin 1130’da (1718) vefatından sonra Abdüsselâm eş-Şeybâni (ö 1165-1752) tekkenin postnişini olmuş, böylece tekke Sa’diyye’ye intikal ederek onun ismiyle anılmaya başlamıştır. Abdüsselâm Tekkesi, ta­rikatın İstanbul’daki en eski. en kıdem­li tekkesi olmamasına rağmen (en eski­si Eyüp-Taşlıburun’daki Lâgarî Tekkesi’dir). Sa’dî âsitânesi olarak kabul edilegelmiştir. Tekke, Kovacı Şeyh Mehmed Emin Efendi’den sonra (ö. 1836) Kovacı Dede. Kovacı Şeyh veya Kovacılar Tek­kesi adları ile de tanınmıştır. Tekkelerin kapatılmasından sonra metruk kalan ve zamanla harap olan tekke. 1940’larda külliyenin diğer bölümleriyle beraber. Vakıflar İdaresi tarafından pek çok benzeri gibi enkazcıya satılmış ve yıktı­rılmıştır. Türbe ve hazîre de dahil ol­mak üzere, hiçbir iz bırakmadan orta­dan kaldırılan tekkenin yerine 1945’te Koca Ragıb Paşa İlkokulu inşa edil­miştir.

Abdüsselâm Tekkesi’nin mimari özel­likleri hakkında sadece bazı genel bilgi­lere sahibiz. Külliyenin girişi batıda. Börekçi Ali sokağı üzerindeydi. Arsanın kuzeyini, kollan birbirine eşit olmayan (U) şeklindeki, iki katlı kagir bir kitle içinde toplanmış medrese hücreleri iş­gal ediyordu. Avluya bakan tarafta bir revakla donatılmış olan ve bu yapıda, her katta on dörderden toplam yirmi sekiz hücre yer almaktaydı. Bu kitle­nin doğusunda, ona bitişik muhteme­len medreseye ait bir müştemilât olan tek katlı ahşap bir bina vardı. Arsanın güneybatı köşesinde ise yamuk planlı, kagir duvarlı ve ahşap çatılı mescid-dershane-tevhidhane bulunuyordu. Bu­nun, biri Börekçi Ali sokağına, diğeri kuzeye medrese hücrelerinin yer aldığı avluya açılan iki kapısı ve her yönde ikişerden sekiz adet kemerli penceresi vardı. Minaresi ise güneybatı köşesinde yükselmekteydi. Mescidin doğusunda, güneydeki Ağa Çeşmesi sokağına açılan müstakil kapısı ve kuzeyde, avludan duvarlarla tecrit edilmiş küçük bir bahçesi olan. iki katlı ahşap tekke binası yer almaktaydı. Harem, selâmlık ve der­viş hücrelerini barındırdığı anlaşılan bu yapının üst katta, sokak yönünde cep­hesinin yarı uzunluğunda bir çıkma yaptığı ve birçok geç devir tarikat yapısın­da görüldüğü gibi, her yönü ile bir ah­şap mesken karakterinde olduğu söyle­nebilir. Bunun da doğusunda, arsanın güneydoğu kesimini işgal eden türbe ile hazîre bulunuyordu. Batı yönünde tek­keye hemen bitişik olan türbenin dik­dörtgen planlı, kagir duvarlı ve ahşap çatılı bir bina olduğu anlaşılmaktadır. Ağa Çeşmesi sokağına bakan, demir parmaklıklı ve sivri kemerli geniş bir niyaz penceresi, doğuya açılan bir ka­pısı ile ayrıca üç penceresi bulunan bu türbede tekke şeyhlerinin sandukaları yer almaktaydı.

Elimizde müşahhas deliller yoksa da benzer örneklerden hareketle, Papazâde Mustafa Paşa Külliyesi’nin ilk yapıl­dığı dönemde, derviş hücreleriyle tek­keye ait diğer bölümlerin medrese hücrelerini barındıran kitleye benzer bir kit­le içinde sıralandıkları ve avluyu çevre­ledikleri, bilinmeyen bir tarihte, muhte­melen bir depremde hasar gördükten sonra değişik bir anlayışla yeniden ihya edildikleri tahmin edilebilir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi