Tarih

Abdullah bin Sebe Kimdir, İslam’da Çıkardığı Fitneler

Abdullah bin Sebe

Abdullah bin Sebe, Arap tarihçileri ona çoğunlukla, annesine iza­feten, İbn al-Savdâ ismini vermişlerdir. Kendisinin Musevî ve aslen San’a’lı olduğu iddia olunur. İslâmiyeti halife Osman’ın devrinde kabul etmiştir. Evvelâ Hicaz, Basra ve Kufe’de başıboş dolaştıktan sonra, oralardan kovulmuş ve Suriye yoluyla Mısır’a gitmiş ve orada Os­man’ın idaresinden memnun olmayan kimselere katılmıştır. Hattâ Mısır’da özel bir mezhep vücuda getirmiş ve taraftarlarının sonradan geşitirdikleri bu mezhep sayesinde de ismi şöhret kazanmıştır. Bununla birlikte bu mezhep­teki prensiplerden hangilerinin kendisine ve hangilerinin haleflerine ait olduğunu ayırt etmek çok güçtür. Mezhep tarihi yazanlar ve bu arada Şahrastani, prensiplerde Abdul­lah ile öğrencilerinin hisselerini açıkça ayırt et­memiştir.

Taberi ve Makrizi’nin rivayetlerine göre, bu zat Peygamberin tekrar dünyaya geleceğini talim ve telkin etmiştir. Bu raca key­fiyetine, oryantalist Julius Wellhausen gibi, Peygamberin Alî ‘ye hululü nazarı ile bakmamalıdır. Her halde İbn Sebe’nin bu raca prensipi, sonradan Wellhausen’in de haklı olarak iddia ettiği gibi, hulul ve yeniden doğma prensipleri ile paralel ve bu sonuncularda tenasüh ile ve her şeye hulul eden güneş ışığı ile izah edilmiştir. Üstelik o her Peygambere Allah tarafından bir vasi verildiği ve Muhammed Peygamberin vasisi Ali olduğu hakkında ortaya bir prensip attı. Dolayısiyle her mü’minin bizzat kavil ve fiille Ali’nin hukukunu müdafaa etmekle mükellef ol­duğunu ileri sürdü. Abdullah bu fikirleri yayma ve propaganda yolunda daîler vasıtası ile de çalışmıştır. O, (Nisan 656) te Mısır’dan Medine’ye gelenler arasında bu­lunmuş ve halife Ali’ye refakat etmiştir. Ken­disinin Ali’ye ibadet etmesi o kadar uygunsuz görüldü ki, Ali onu Medâ’in’e sürgün etti. Abdullah’ın hayatının nasıl ve ne zaman sona er­diği meçhuldür. Eğer o efendisinin katlinden sonra da yaşamış ise, Peygamberin raca’sı hakkındaki talimlerini gulât-ı Şi’anın akide esaslarına uygun olacak surette değiştirmiş olması pek mümkündür.

Raca-Ricat konusunda: İbn Sebe Hz. İsa ile Hz. Peygamber arasında mukayese şu sözlerle propagandasını destekliyordu:

“Değil mi ki, hz. İsa ahir zamanda tekrar dünyaya gelecektir. Öyleyse o’ndan daha büyük peygamber olan Hz. Muhammed niçin gelmesin? Şaşarım onlara ki İsa’nın geleceğine inanırlar da Hz. Muhammed’in tekrar geleceğine inanmazlar..”  diyerek bu fikrini bazı ayetlere yanlış mana vererek de destekliyordu.‘(Ey Muhammed!) Kur’an-ı Kerim’e uymayı sana farz kılan Allah seni döneceğin yere döndürecektir.’(Kasas Suresi 85.ayet)

Hz. Ali şehadetinden sonra ise onun tekrar dünyaya geleceği fikrini yaymıştır. Ehl-i sünnete en yakın bilinen İmamiyye(Caferi mezhebi) adları ile tanınan bugünkü İran’ın resmi mezhebinde 1

2. İmam Mehdi için aynı anlayış devam etmektedir.