Abdullah bin Revaha Kimdir, Hayatı, Şairliği
Abdullah bin Revaha
Abdullah bin Revaha, Medine’li Hazrec kabilesinin ünlü Beni Hân’a kolundan idi. Mart 622’de ikinci Akabe Biatı’nda Medine müslümanlarının, Peygamberin arzusu üzerine, seçmiş oldukları 12 vekilden birisi idi. Peygamber Medine’ye hicret ettiği zaman, Abdullah onun davasının en gayretli ve en mert müdafilerinden biri olmuştur. Peygamberin Abdullah’a çok ehemmiyet vermiş, kendisine çok mühim vazifeler tevdi etmiştir. Müslümanların 623 tarihinde Bedr Savaşındaki zaferinin müjdesini, Abdullah, Medine’ye Zeyd bin Hârise’ye koşarak, götürmüştür. Peygamber ordusunun karşısına düşmanın çıkmaması ile gerçekleşmeyen ikinci Bedr seferi esnasında (625), Medine’de, muhafız vekili sıfatı ile kalmıştır. Medine kuşatmasının başlangıcında (627), Beni Kurayza’ların sadakatleri şüpheli bir hal aldığı vakit, Peygamber tarafından, Medine’nin diğer üç eşrafı ile birlikte, müttefiklerin düşüncelerini tetkik için gönderilmiştir. Hayber fetholunup, toprakları taksim edildiği vakit (628), Peygamber onu vergilendime işine memur etmiştir. Mute Savaşı esnasında (629), Abdullah üçüncü baş kumandan adayı seçilmiştir. İlk kumandan Zeyd Bin Hârise ile ikinci kumandan Cafer b. Ebû Talib’in şehit düşmeleri üzerine, Abdullah İslam ordusunun kumandasını görevini almış, şanlı bir ölüm aramış ve nihayet, çarpışma esnasında, uğurunda döğüştüğü iman yolunda şehit olmuştur.
Askerî liyakatinden başka, sahip olduğu daha bir çok meziyeti sayesinde, Peygamberin takdirine mazhar olmuştu. İslâm dininin çıkışından evvel, okuyup yazmağı bilen pek nadir kimselerden biri idi. Bundan dolayıdır ki, Peygamber onu kendisine kâtip tayin etmiştir. Peygamberin diğer bir kaç sadık dostu dahi aynı vazife ile vazifelendirilmiştir. Peygamber Abdullah’ı, özellikle şiirdeki istidadı dolayısı ile, çok takdir ettiği zannediliyor. Kitâb el-Ağani’ye nazaran Peygamber bunun şiirlerini, şahsına bağlı bulunan şairlerden Hassan b. Şâbit ve Ka’b b. Mâlik’in şiirleri ile aynı ayarda tutardı. Abdullah’in “edebî temayülünün” özelliği bilhassa Kureyşlilerin imansızlığına tariz etmesi keyfiyetidir; yukarıda bahsettiğimiz diğer iki şair ise, bunları, günahkâr işlerinden dolayı, ayıplıyorlardı. Abdullâh’ın şiirlerinden ancak elli beyit kadar mevcut olup, bunların büyük bir kısmı İbn Hişâm ‘da bulunur.