Tarih

Abdullah bin Cahş Kimdir, Hayatı, Şehid Olması

Abdullah bin Cahş, tam adı Ebû Muhammed Abdullah b. Cahş b. Riâb b. Ya’mer el-Esedî ( 584 ? – 624) Hz. Muhammed’in halasının oğlu ve ilk seriyye kumandanı.

Hz. Peygamber Dârülerkam’a sığın­madan önce, iki erkek kardeşiyle birlik­te müslüman oldu. Habeşistan’a yapılan hicretlerin ikisine de katıldı; dönüş­te Mekke’de bir süre kaldıktan son­ra ailesiyle birlikte Medine’ye hicret et­ti. Resûlullah onunla Âsim b. Sabit ara­sında kardeşlik bağı (muâhât) kurdu.

Hz. Peygamber, hicretin on yedinci ayında Nahle’ye gönderdiği seriyyeye Abdullah’ı kumandan tayin etti ve kendisine iki gün sonra açılmak üzere bir de mektup verdi. Mektupta, Nahle’ye gidip Kureyş’i gözetlemesi ve edindiği bilgileri Medine’ye ulaştırması emredi­liyordu. Seriyye Nahle’ye vanp Mekkeliler’e ait bir ticaret kervanı ile karşıla­şınca, müslümanlar kervanı ele geçir­meye karar verdiler; içlerinden biri de kervanbaşı Amr b. Hadramîyi öldürdü. Bu arada iki kişi esir edildi; kervan da ganimet olarak ele geçirildi. Abdullah, ganimetlerin taksimini bildiren âyetin henüz gelmemiş olmasına rağmen, beşte birinin Hz. Peygamber’e ayrılma­sını emretti. Daha sonra nazil olan âyet de (Enfal Sûresi/41) aynı hükmü getir­di. İslâm tarihinde ilk defa düşman ka­nı dökülen, esir ve ganimet alınan bu seriyye, aynı zamanda Batn-ı Nahle se­feri diye de anılmıştır.

Bu sefer haram aylar’dan biri olan recebde meydana geldiği için müşrikler Hz. Peygamberin haram ayda savaşı helâl saydığını ve ganimet aldığını etra­fa yaydılar. Hz. Muhammed Abdullah’a böyle bir emir vermemiş olduğu için olanları tasvip etmediği gibi, kendisine ayrılan ganimet hissesini de almadı. Ancak, in­sanları Allah yolundan alıkoymanın, küfürde ısrar etmenin, Mescid-i Harâm’ın ziyaretine engel olmanın ve sa­kinlerini oradan çıkarmanın haram ay­da savaşmaktan çok daha büyük günah olduğunu bildiren âyet (Bakara Sûresi/217) nazil olunca, seriyyeye katı­lanların haklılığı anlaşıldı.

Abdullah, Bedir ve Uhud savaşlarına katıldı. Uhud Savaşı’nda kahramanca çarpıştıktan sonra kırk yaşlarında iken şehid oldu.

Sa’d ile Dualaşması

Savaş sırasında Sa’d bin Ebi Vakkas ile aralarında çok ilgi çekici bir konuşma cereyan etti. Sa’d’a, “önce sen duâ et, ben duâna amin diyeyim. Sonra ben duâ edeyim, sen duâma amin de” dedi. Önce duâ eden Sa’d; “Allahım, bana çok kuvvetli ve çetin kâfirleri gönder. Onlarla kıyasıya vuruşayım. Hepsini öldüreyim. Gâzi olarak, geri döneyim,” deyince, Abdullah “amin” dedi. Abdullah ise; “Allahım, bana zorlu kâfirler gönder, kıyasıya onlarla vuruşayım. Cihâdın hakkını vereyim. Hepsini öldüreyim. En sonunda bir tanesi de beni şehîd etsin,” şeklinde duâ edince, Sa’d istemeye istemeye “amin” dedi. Neticede her ikisinin de duâsı kabul olundu. Sa’ad gazi olup dönerken, Abdullah Uhud Savaşı’nın şehitleri arasına dahil oldu.

Uhud Savaşı’nda şehit olan Abdullah’ın cansız bedenine bile çirkin muamelede bulunan müşrikler burun ve kulaklarını kestiler. Savaş sonunda Hz. Muhammed, O’nu amcası Hz. Hamza ile birlikte aynı kabre koyup defnetti (624). Hazreti Hamza aynı zamanda Abdullah’ın da dayısı idi. Böylece dayı ve yeğen aynı savaşta şehit olmakta ve birlikte ebedî âleme uğurlanmaktaydı.

Düşman askerleri tarafından burnu ve kulakları kesilen naaşı. dayısı Hamza’nınkiyle birlikte aynı kab­re defnedildi.