Kimdir

Abdülhamid I kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Abdülhamid I kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1725-1789) Osmanlı padişahı. Islahatçı girişimlerde bulunmuştur. 20 Mart 1725’te, İstanbul’da doğdu. 7 Nisan 1789’da, aynı yerde öldü. III. Ahmed’in oğludur. Annesi Râbia Şermi Sultan’dır. Veliahtlığının büyük bölümü sarayda kapalı geçti. Düzenli bir öğrenim göremedi. Kardeşi III. Mustafa’nın ölümü üzerine, 21 Ocak 1774’te tahta çıktı. I. Abdülhamid tahta çıktığında 1768’den beri süregelen Rus Savaşı Osmanlılar aleyhine gelişiyordu. Osmanlı ordusunun karada ve denizde aldığı yenilgi­ler savaşın sürmesini olanaksız kılmıştı. Bunun sonu­cunda, Temmuz 1774’te Küçük Kaynarca’da yapılan antlaşma ile Kırım’a bağımsızlık verildi. Rusya, Kara­deniz’de donanma bulundurma ve dilediği yerde konsolosluk açabilme hakkını alarak, imparatorluk bünyesindeki tüm Ortodokslar’ın koruyucusu duru­muna geldi. 1783’de, Kırım’ı topraklarına kattı. Azak Denizi’ne egemen oldu ve burada kurduğu güçlü bir donanma ile boğazlar ve İstanbul için büyük bir tehlike oluşturdu.

Ruslar’ın yandaşları olan Şahin Girayı Kırım’a han seçtirmeleri üzerine karışıklıklar çıktı. Fransa’nın girişimi ile Mart 1779’da Haliç’te Aynalıkavak Tenkihnamesi adıyla anılan bir antlaşma yapıldı. Buna göre Kırım bağımsız kalacak, Rus askerleri geri çekilecek, Osmanlı Devleti de Şahin Giray’ın hanlığı­nı tanıyacaktı. Bu antlaşmadan sonra da karışıklıklar sürdü. Ama, I. Abdülhamid barışı korumak istiyor­du, İngiltere ve Prusya elçilerinin Rusya aleyhine kışkırttıkları Sadrazam Koca Yusuf Paşa ise savaştan yanaydı. II. Katerina’nın Kırım’ı ziyaret edip burada Avusturya imparatoru ile görüşmesi üzerine, Rusya’ dan Kırım’ın geri verilmesi istendi. Bunun kabul edilmemesi üzerine, 1787’de savaş ilan edildi. 1792’ye değin sürecek olan bu savaşta ilk saldırıyı Osmanlılar başlattı. Ruslar da Ozi Kalesi’ni kuşattı. I. Abdülha­mid’in çok önem verdiği bu kale Cezayirli Hasan Paşa’nın tüm çabalarına karşın kurtarılamadı.

Öte yandan Rusya’nın müttefiki olan Avusturya da Osmanlı topraklarına yönelik saldırgan bir politika izliyordu. 1781’de Rusya ile’ Avusturya, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki topraklarını ele ge­çirmeyi amaçlayan bir proje (Grek Projesi) hazırladı.

Avusturya, 1787’de başlayan Osmanlı-Rus Sava-şı’nda Sırbistan’a saldırdı. Ancak, Koca Yusuf Paşa Avusturya ordusunu bozguna uğrattı. 1. Abdühamid döneminin önemli olaylarından birisi de İran’la yapılan savaştı. Nadir Şahın ölümün­den sonra İran’da karışıklıklar çıktı. Osmanlı-İran sınırındaki bazı aşiretlerin mücadelesinden yararlanan İran Şahı’nın vekili Zend Kerim Han Irak’ı egemenli­ği altına almak istedi. Bu amaçla Basra’yı kuşattı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti 1776’da iran’a savaş açtı. I. Abdülhamid, o sırada Bağdat’taki Kölemen Ocağı’nı kaldırmayı düşündüğünden yeterince savunulamayan Basra, Zend Kerim Han güçlerinin eline geçti. Ancak, 1779’da Kerim Han’ın ölümü üzerine çıkan taht kavgalarından yararlanan Osmanlılar Bas­ra’yı yeniden ele geçirdiler. İran sorunu da uzunca bir süre için son buldu. 1. Abdülhamid, saltanatı sırasında birçok ıslahat girişimlerinde bulundu. Bu ıslahat daha çok askeri alanda gerçekleşti. Topçu, lağımcı ve humbaracıların eğitimi için Fransa’dan uzmanlar getirtti. III.-Mustafa zamanında Fransa’dan getirtilen Baron de Tott’un önderliğinde topçu ocaklarında başlatılan yeniliklerle ilgilendi ve bunların daha da geliştirilmesi için çaba harcadı. Bu yenileşme hareketlerinde en büyük yar­dımcıları sadrazamlarından Karavezir Silâhdar Meh­med Paşa, Halil Hamid Paşa ve Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa’ydı. Mehmed Paşa askeri alan­daki yeniliklerin yanı sıra yönetim alanında da yeni­likler yaptı ve devlet merkezinde daha yetkin memur­ların çalışmasını sağladı. Halil Hamid Paşa ise Rusya ve Avusturya ile her an bir savaş çıkabileceğini düşünerek Rumeli ve Kafkas kıyılarındaki kaleleri güçlendirip, eğitilmiş sürat topçularıyla donattı. Ter­sane ve donanma işleriyle de uğraştı. 1784’te donanma düzenine ve donanmanın savaş hazırlıklarına ilişkin bir yasa çıkarttı. Aynı yıl Mühendishâne-i Berri-i Hümayun öğrenime açıldı, ibrahim Müteferrika’nın ölümünden sonra kullanılmayan basımevi de bu dönemde yeniden çalıştırılmaya başlandı. Ayrıca, Avrupa mallan yerine yerli malı kullanımı zorunlu kılındı ve küçük sanayi özendirildi.

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Anskilopedisi, 1. Cilt, Anadolu yayıncılık, 1983

İlgili Makaleler