Tarih

Abdülhafiz el-Alevi Kimdir, Hayatı, Eserleri (Fas Sultanları)

Abdülhafîz el-Alevi (1863-1937) Alevî (Filâlî) hanedanına mensup Fas sultanı (1908-1912).

Fas şehrinde doğdu. Babası Sultan Hasan’ın 1894’te ölümü ve yerine kar­deşi Abdülaziz’in geçmesi üzerine 1904’te Merakeş valiliğine getirildi. Fas’ta Avrupalı devletlerin nüfuzuna karşı baş gösteren karışıklıklar sırasında, karde­şinin sultanlığını tanımayarak Merakeş bölgesinde istiklâlini ilân etti. Böylece Fas ikiye bölünmüş oldu. Abdülhafîz, Alman nüfuzu altında­ki kardeşine karşı Fransızlar’ın desteği­ni sağladı ve onu 19 Ağustos 1908’de mağlûp ederek Fas sultanı oldu. 1906 el-Cezîre (Algeziras) mukavelesiyle se­leflerinin imzaladığı antlaşmaları kabul ettiğine dair teminat vermesi üzerine Batılı devletler tarafından sultan olarak tanındı. Ancak Fas’ta nüfuz mücadelesi içinde olan Fransa ile Almanya arasın­daki gerginlik, ülkedeki iç karışıklıklar sebebiyle had safhaya ulaştı. Ağır ver­giler ve yabancı nüfuzu, 1911’de bazı kabilelerin ayaklanmasına sebep oldu. Kardeşinin de Miknâs’ta isyan etmesi üzerine zor durumda kalan Abdülhafîz, Fransızlar’dan yardım istedi. General Moinier kumandasındaki Fransız kuv­vetlerinin yardımıyla isyan bastırıldı ve Fas şehri muhasaradan kurtarıldı. Karı­şıklıklardan faydalanmak isteyen İspan­ya, 1904 antlaşmasına dayanarak Larache ve Kaşr’a yerleştiği gibi, Almanya da Agadir’e savaş gemileri göndererek tâviz koparmak istedi. Ortaya çıkan bu­nalım Fransa ile Almanya arasında ba­rış yoluyla, fakat Fas’ın zararına olarak halledildi. 4 Kasım 191 l’de yapılan ant­laşma ile Almanya siyasî iddialarından vazgeçince Fas. Fransız himayesine terkedildi; Abdülhafîz de 30 Mart 1912 tarihli antlaşma ile Fransızlar’ın hima­yesini kabul etmek zorunda kaldı. An­cak bu himaye antlaşmasına dayanan Fransızlar, sultan hesabına bütün Fas’ı yeniden zaptederek Mareşal Lyautey’i Fas genel valisi tayin ettiler. Fransız hi­mayesinin doğrudan idare şeklini alma­şı üzerine Abdülhafîz de sultanlıktan çekilmeye ve Fransa’ya gitmeye mec­bur oldu. Bir süre Marsilya’da oturduktan sonra 1913’te hacca gitti. I. Dünya Savaşı sırasında İspanya’ya geçti ve 1914’ten 1925’e ka­dar burada kaldı. Ülkesine dönmesi ya­saklandığı için yeniden Fransa’ya gitti, 4 Nisan 1937’de Enghiende öldü. Me­zarı Fas’tadır.

Eserleri

Siyasî hayatı yanında İslâmî ilimlere de yakın ilgi duyan Abdülhafîz önceleri. Fas’ta yaygın olan sûfî yaşayışına ten­kitçi bir gözle bakıyordu. Ancak gözden düşüp tahttan feragat etmeye mecbur kaldıktan sonra Ticâniyye tarikatına girdi ve sûfiligi öven şiirler yazdı. Böyle­ce tahtını kaybetmenin ve ülkesi üze­rindeki yabancı nüfuzunun verdiği üzün­tüyü bu yolla gidermeye çalıştı. Edebi­yat ve İslâm hukuku alanında bazı çalış­maları da bulunan Abdülhafîz’in bu ko­nularla ilgili yayımlanmış eserleri şun­lardır: el- Azbü’s-selsebîl fî halli elfâzı Halîl ; el-Cevâhirü’l-levâmi’ fî nazmi Cemci’I-cevâmic; Keşfü’l’kınâc an i’tikâdi tava’iti’î-ibtidâc (bazı mutasavvıf ve bid’atçılara red­diye,; Nazmü muştalahi’I-hadîş; Yâkütatul-hükkâm fi mesâ’ili’1-kaiâ ve’l-ahkâm ; Neylü’n-necâh ve’l-Lelâh fî cilmi mâbihi’l-Kur’ânü lâh

Diyanet İslam Ansiklopedisi